Selim GÜNDÜZALP |
|
Kalbi neredeyse oradadır insan |
Hiç başka türlü olabilir mi? Kalbi neredeyse oradadır insan. Kalbimiz neredeyse biz oradayız. Kalp böyledir işte. Duygularımızın pusulasıdır kalp. Çeker, götürür bizi peşi sıra. Bütün büyük oluşumlar, büyük görevler ve hizmetler hep kalp ile kaimdir, hep kalbin hüneridir. Kalp neredeyse, insan da oradadır. Unutuyorsak, erteliyorsak, yapamıyorsak bir şeyleri; kalbimiz yoktur onun içinde, yani biz yokuzdur. Okuyamadığı kitaptan, kılamadığı namaza, ziyaret edemediği dostuna kadar... Kalp yönetimi ele geçirince, insan aklına değil, kalbine tabi olunca işler değişir birden. Kalbin güçlüyse eğer, seni yanlış yerlere çıkarmaz, götürmez. Bir dağ başında yapayalnız bırakmaz seni. İnsan kalbinin peşinden giderse yorulmaz, yanılmaz. Kalp, Allah’tan uzaklaştıran nice yollardan alır, kurtarır da Allah’a yaklaştırır seni. O zaman o kalbin sahibi, hakikatte kalbinin sahibinin kim olduğunu yine kalbiyle anlar. Ne yaman bir cihazdır kalp. Kalbinin sahibi bile olamayan insan, kalbinin sahibinin Allah olduğunu kalbiyle anlar. Uzakta yanan bir ışık gibi aradaki mesafeleri hiç hesaba katmadan, göz ilişkiye girer hemen o nurla. Kalbin hızına yetişecek başka bir duygumuz yok. Onunla aşarız dünyaları, onunla kat ederiz mesafeleri. Göz görür, akıl anlar, kalp yaşar. İnsan kalbinin olduğu yerdedir, ayaklarının durduğu yerde değil. Zaten ayakları da kalp götürür ya. Kalbin gitmediği yere ayaklar da gitmez. En güçlü yanımızdır kalbimiz. Kâinatla ilgili her şey kalpte başlar. Kalbinin peşinden giden yorulmaz, yolu yanlış yerlere çıkmaz, yanılmaz. Kalbi Allah diye atanın, kalbi Allah ile olanın yolu yanlış yerlere çıkmaz. Çıkmaz sokaklarda bir ışıktır, yanar kalbimiz. Ah güzel kalbimiz... İhmal ediyoruz, boşluyoruz onu. Güçlendirmiyoruz marifetle, imanla, muhabbetle. Bakıma alınacağı günü bekliyor. Halimiz aynen böyle. Kalbimiz, Rabbimizden haber veriyor. Kalbimiz halimizden de haber veriyor. Kalbimizle ilgilenmeliyiz, kalbimizi güçlendirmeliyiz. Bir yerlerde unutulmuş bir çocuk gibi kalbimiz. Sesini duymalıyız. Kalbimizi bakıma almalıyız. Orada ebedî hayatın müjdesi var, anahtarı var, imkânı var. En büyük imkân, imandır bilmeliyiz. O kalbin imanı ise kâinatın içindeki her şeye bedeldir. Kalplerimiz paslanmış, cilâlamak gerekir. Kalplerimiz yorulmuş, dindirmek, dinlendirmek gerekir. Hangimiz bunu kabul etmeyebiliriz ki? Hangimiz? Hepimiz dünya çapında dönen bu çarkların içindeyiz, öğütülüyoruz nice fuzulî işlerle. Ve koca koca adamlarız. Bir gün Rabbimizin huzuruna bu kalple nasıl gideceğiz diye hiç düşünmüyoruz, düşünemiyoruz. Kalbimiz bir yerlerde kaybolmuş, ağlayan çocuk gibi. İlgilenilmeyi bekliyor, güçlendirilmeyi bekliyor. Kalbimiz yorgun. Bakıma alınmayı bekliyor. Ve bu asrın en başta gelen hastalığı oluyor kalp hastalıkları. Manevî kalbimiz gıdasız kalınca, maddî kalbimiz de hastalanıveriyor işte. Kalbimiz, evlâdımız ya da bir yakınımız kadar ilgilenilmeyi bekliyor. Doyurulmayı bekliyor, kalbimiz aç. Yaratana muhtaç. İçerisine sevgilerin alınmasını, ilâhî mânâların akıtılmasını bekliyor kalbimiz. Bir ömür boyu onca işin peşinde koştura koştura yoruldu kalbimiz. Sonra da sıkıldığımızı, bunaldığımızı söylüyoruz. Başka nasıl olacaktı ki? Başka nasıl olabilirdi ki? Kalbimiz bu asırda ihmale uğradı. Kalbimiz tekledi, yavaşladı. Koşamıyoruz. Ve bir gün kalp isyan bayrağını çekiyor, “Yeter bu kadar!” diyor. Sefahate gidenlerin, günahlara dalanların, bütün problemi kalplerini lâyıkıyla doyuramamaktan ileri geliyor. Eğlenme ve oyalanmayla doyurulmaya çalışılıyor. Heyhat, ne garabet! Maddî hastalıklar, manevî ilâçlarla tedavi edilir. Yapmamız gereken acil tedbir paketini açmak ve kalbimizi bakıma almak. Allah’ın istediği kalıba koymak. Dondurmak değil, oldurmak. Allah ile, Allah aşkı ile kalbimizi güçlü kılmak. Temizleyip, yola çıkmak. Kalp güçlüyse eğer, hissettikleri yansımalar, dünyamıza kattığı ilhamlar da güçlü olacaktır mutlaka. Kalbimiz kimliğimizdir. Kalpte başlar, kalpte biter her şey. Kalbimiz neredeyse, biz de oradayız. Olması gereken yerlerde olamıyorsak, yapılması gerekenleri yapamıyorsak, kalbimizin sesini duyamadığımızdandır. Kalbimizin ihtiyacını karşılayamadığımızdandır. Başka bir sebep aramak, boşuna… İnsan, kalbi nerede ise oradadır. Çünkü Rabbi de onunladır. Ve kalbi, Rabbinden haber verir insanın. Her şeyin ölçüsü, her şeyin habercisidir kalbimiz. Kalbimiz, Rabbimizden haber veriyor. Kalbimiz halimizden de haber veriyor. Şah-ı Nakşibend Hazretlerinin bir duâsı ile: “Ya muhavvilel havli vel ahval, havvil halena ila ahsenilhal.” “Ey mekânları ve hâlleri değiştiren Allah’ım bizim hâlimizi de en güzel hâle değiştir.” 18.07.2010 E-Posta: [email protected] |