H.İbrahim CAN |
|
Kuzey İrlanda’dan Güneydoğu'ya |
Her yılın 12 Temmuz’u kaygıyla beklenir Kuzey İrlanda’da. O gün Kuzey İrlanda’nın İngiltere’nin bir parçası olarak kalmasını savunan Birlikçi Protestanlar kutlama yürüyüşü yaparlar. İrlanda’nın bütünlüğünü savunan Cumhuriyetçi Katolikler ise, İngilizlerin adaya egemenliğini sağlayan 1690 yılındaki Boyne Savaşının yıldönümü kutlaması niteliğindeki bu yürüyüşten rahatsız olurlar. 1998 Barış Antlaşmasına kadar önemli çatışmalara sahne olurdu Orange Yürüyüşü olarak bilinen bu yürüyüş. Bu tarihten sonra önemli bir olay olmamıştı. Ancak bu yıl iki taraf arasındaki ve iki tarafla polis arasındaki çatışmalar dördüncü gündür sürüyor. Belfast’ta 83 polis memuru yaralandı. Peki neden anlatıyoruz bunları? Uzun yıllar boyu –İrlanda örneğinde yüzyıllardır- süren etnik yada dinî çatışmalarla aralarında uçurumlar oluşmuş halk grupları arasında birlik ve huzuru sağlamanın çok kolay olmadığını anlatmak için. Kuzey İrlanda’da dinle etnik kökenin özdeşleştiği bir ikilik oluşturuldu İrlanda kökenlilerle İngiliz göçmenler arasında. Savaşlar ve çatışmalar sonunda adanın 6 eyaletinin koparılıp İngiltere’ye bağlanmasına, diğer eyaletlerin ise Serbest İrlanda Cumhuriyeti olmasına yol açtı. Ama İngiltere’de kalan kısımda çatışmalar hiç bitmedi. Barış Antlaşmasına ve iktidar paylaşımına, milyarlarca dolarlık AB ve ABD yardımına rağmen, iki toplum kaynaşmadı. Protestan-Birlikçiler ve Katolik-Milliyetçiler ayrı politik-kültürel ortamlar geliştirdiler. Her bir grubun kendi okulları, kendi gazeteleri, siyasal partileri, kültürel ve spor organizasyonları, karşı grubu güvenilmez olarak betimleyen kendi tarih versiyonları var. Her iki grup da kendi mensupları arasında katı bir disiplin ve adalet sistemi uyguluyor. Ceza dayakları olarak bilinen ve kurallara uymayanların kimliği belirsiz çetelerce dövülmesi, hatta bazı hallerde dizden ayaklarının kesilmesi, ilkel bir adalet ve disiplini koruma anlayışının ürünüdür. Bu yılki kavgalara sekiz yaşındaki çocukların bile katılması, iki toplum arasındaki uçurumların sürdüğünü ve yeni nesillere de bu kavganın aşılandığını gösteriyor. PKK terörünün yeniden azdığı bugünlerde unutulmaya başlanan bir gerçeği bu vesile ile hatırlamamız gerek. Silâhlı terörün susturulması ülkemizdeki Türk-Kürt sorununu bitirmeye yetmeyecektir. İki toplumu ortak zeminde kaynaştırmadan, bir tür üst kimlikte birleştirmeden, herkesin birinci sınıf vatandaş olduğu bir ülke inşa etmeden terör ve çatışmayı bitirmek imkânsızdır. Eğer yaralar iyileştirilmezse, insanlar kaynaştırılmazsa, en küçük bir kıvılcımda yeniden kavga ve çatışma ortamının hortlaması kaçınılmaz olmaktadır. Amerika, İngiltere ve Avrupa Birliği’nin tüm çabaları ve maddi-manevi desteğine rağmen Kuzey İrlanda’da bu çatışmaların yaşanıyor olması bunun en anlamlı göstergesi. Temennimiz; bütün yanlışlara ve tahrik etmek, hatta tersine çevirmek isteyen tüm hainlere rağmen, bu ülkenin müreffeh, huzurlu ve birlik içindeki geleceğinin tek umudu olan demokratik açılım yada Kürt açılımının samimi ve kararlı adımlarla sürdürülmesidir. Samimi ve kucaklayıcı hamleler mutlaka halk nezdinde destek bulacaktır. 16.07.2010 E-Posta: [email protected] |