H.İbrahim CAN |
|
G-20 Zirvesinin ardından |
Kanada’nın Toronto kentinde dün sona eren G-20 zirvesinden önemli bir sonuç çıkmadı. Üç yıl daha krizden çıkış tedbirlerinin sürdürülmesi, ancak ülkelerin korumacılık bariyerlerini kaldırması kararı zaten beklenen bir adımdı. Ancak G-20 ülkeleri bir ikilemle karşı karşıya kaldılar: kamu harcamalarını kısıtlayarak carî açıkları azaltma ile, piyasaya kaynak sağlama açısından tüketimi teşvik etme. Obama’nın büyük ihracatçıların yerel tüketimi teşvik ederek küresel talebi dengelemesi önerisi bu çerçevede tartışıldı. Obama zirve öncesi liderlere mektup yazarak kamu harcamalarında kısıtlama yapmamalarını istemişti. Merkel kendisine yapılan, tüketimi teşvik edici tedbirler alarak ithalat-ihracat dengesini koruması önerilerine, “Almanya küresel ekonomiyi canlandırmak için diğer ülkelerin büyük çoğunluğundan daha fazlasını yaptı” cevabını veriyor. Ülkelerin kriz sebebiyle belli sektörlere yönelik destek ve koruma tedbirlerinin üç yıl içinde sona erdirilmesi de karara bağlanan teklifer arasında. Ama uzmanlar, özellikle Yunanistan’ın Avrupa’da sebep olduğu krize dikkat çekerek, teşvikler ve korumaların kaldırılması halinde ekonomi ve piyasada görülen toparlamanın kâğıttan kule gibi çökeceğini savunuyor. BP’nin okyanusu ve kıyıyı kirleten kuyu kazası, fosil yakıt üretimine verilen teşviklerin kesilmesi kararının çıkmasına yol açtı. Bu karar çevrecileri mutlu etti. Ancak zirvede zenginlerin, en yoksul ülkelerin iklim değişimine adapte olması ve temiz enerjiye yönelmesi için gerekli yıllık 140 milyar dolarlık parayı vermeye pek niyetli olmadığı görüldü. Obama dahil, liderlerin çoğu Milenyum Kalkınma Hedeflerinin gerçekleştirilmesi için vaat ettikleri desteği verme konusunda muğlak konuşmaya devam ediyor. Yalnızca Kanada sözünü tutarak, 400 milyon dolarlık yatırımı yapacağını açıkladı. Amerika, İran’a yaptırım konusunda istediği desteği alırken, Afganistan konusunda istediğini bulamadı. Avustralya, Kanada, Hollanda ve Polonya askerlerini iki yıl içinde çekecek. Halbuki çatışmaların yoğunlaştığı bir dönemde Obama, NATO’dan daha fazla destek bekliyordu. Bu zirvenin önemi; gergin geçen aylardan sonra Başbakan Erdoğan’ın Obama ile görüşmesi oldu. Ancak bu görüşmenin, Obama’nın Türkiye’nin İran ve İsrail konusundaki tutumundan duyduğu rahatsızlığı giderip gidermeyeceğini zaman gösterecek. PKK terörüne karşı işbirliği ve anlık istihbarat paylaşımı konusundaki sıkıntıların giderilip giderilmeyeceğini görmek için çok beklememiz gerekmeyecek. Görüldüğü üzere Batı cephesinde değişen bir şey yok. Küresel krizin sorumluları, bol vaat ve kapalı kapılar ardındaki pazarlıklarla vaziyeti kurtarmaya çalışıyorlar. Yoksul ülkeler mi? Onların ardında pazarlık yapabilecekleri kapıları da, pazarlığa konu olacak paraları da yok. Kısacası; küreselleşme dünyaya daha az adaletsizlik, daha az yolsuzluk ve daha az acı getirmedi. Bu dünyanın patronlarının da gündeminde böyle bir madde yoktu. Herkes kendi kulisini yaparak, kendi ülkesinin çıkarlarına destek bulmaya çalıştı. Sokaktaki protestolar ise otuz saniyelik haber olmaktan öte geçmedi. Şimdi G-20 bitti; ama bizim S-3’ümüz (üç sorunumuz) sürüyor: İşsizlik, terör ve yargı. 29.06.2010 E-Posta: [email protected] |