M. Latif SALİHOĞLU |
|
Toptan satışa gelmemek için |
Geçen haftaki "Lider üzerinden kitlelerin kontrolü" başlıklı yazı, müdakkik birçok arkadaşımızın ilgisini çekti. Konuyla bağlantılı dikkate değer yorumlar geldi. Bunlar sevindirici gelişmeler. İşin üzüntü veren tarafı ise, mânâyı bozacak bazı tashih hatalarının olmasıydı. Bilhassa hemen ikinci cümlede sehven çıkan "sağlamamayı" kelimesi... Doğrusu "sağlamayı" şeklinde olacaktı. Bu arada, konu üzerinde biraz daha tahşidat yapmamızı, mümkün olduğunca detaylı bilgiler sunmamızı talep eden okuyucularımız da oldu. Takdir edersiniz ki, burada her doğruyu yazmak doğru olmaz. Hele şahıs veya lider ismini zikretmek, bazan çok aksülâmel yapabiliyor. Bu sebeple, daha geniş mâlumat isteyen kardeşlerin e–posta adreslerine ilâve bazı hususî bilgiler gönderildi. Yine gönderilebilir. Bu yöndeki talepleri, şimdilik ancak bu sûretle karşılayabilmekteyiz. Bu vesileyle, dikkatleri konuya çekmek için, burada birkaç hatırlatmada daha bulunmak istiyoruz. * Evet, gruplar, kitleler, cemaatler..., şahıs üzerinden maalesef toptan satışa getirilmeye çalışılıyor. * Gazetemizin bugünkü "Kirli ittifak" başlıklı manşet haberinden de açıkça anlaşılıyor ki, bazı şahıslar üzerinden kitlelerin dikkati bambaşka taraflara çekilmeye, hatta aksi istikametlere doğru yönlendirilmeye çalışılmış. * Darbe mahsûlü "12 Eylül Anayasası"ndan bugün nefret etme noktasına gelen kitleler, 28 sene önce "itibarlı şahıslar"a aldanarak yüzde 90 oranında "evet" tercihinde bulunmuştu. İşte, o yüzde 90'lık kitle, bugün itibariyle tam tersine dönmüş durumda. * Bugün itibariyle, insanlarımızın çoğu "OHAL" uygulamasına karşı. Ama ne yazık ki, bu uygulamaya karşı olanların büyük çoğunluğu, vaktiyle OHAL'in kurucusu ve uygulayıcısı olan siyasî iradeye büyük destek vermiş, o hükümetin liderine havsalaya sığmayacak derecede perestiş etmiştir. * Dün, bazı itibarlı şahısların teşvikiyle dindar çevrelerin nakdî birikimleri, bazı şirketlere, holdinglere kanalize edildi. Sonradan yaşanan iflaslarla, vatandaşlarımızın bu cihetten de toptan satışa getirildikleri ortaya çıktı. * Hasılı, şahıslar üzerinden yönlendirilmiş olan kitleler, zamanla alkışlamış oldukları anayasaya, OHAL'e..., muhalefet eder duruma geldiği gibi, ilköğretim öğrencileri için birkaç senedir uygulanagelen SBS'lerden yaka silker bir hale geldi. * Millî Eğitim Bakanı Çubukçu'nun dün yapmış olduğu açıklamadan, SBS uygulmasından geri dönüldüğü ve artık bu kâbustan da kurtulma noktasına gelindiği anlaşılıyor. * Oysa, hem öğrencilerin, hem de velilerin bir süre sonra ayyuka çıkan ve giderek şiddetlenen şikâyetleri hep kulak ardı ediliyordu. Neden? Çünkü, başlangıçta itibarlı şahıslar devreye sokulmuş ve kitlelerin alkışlı desteği sağlanmıştı. Dolayısıyla, bundan vazgeçilmesi kolay görünmüyordu. Şimdi ise, bıçak kemiğe dayanma noktasına gelmiş olmalı ki, SBS'nın kaldırılması cihetine gidiliyor. * Bakalım, vaktiyle kitlelere dayatılan daha ne tür uygulamalardan vazgeçilecek... Bunu bekleyip görelim. Ama, hiç olmazsa bundan sonra irademizin dizginini şahısların eline vermeyelim ki toptan satışa gelmeyelim.
Tarihin yorumu 29 Haziran 1934
Zaro Ağanın sırrı
Aslen Bitlisli olup İstanbul'da ikàmet etmekte olan Zaro Ağa, 159 yaşında vefat etti. 1775 Bitlis Mutki doğumlu olan Zaro Ağanın mezarı Eyüpsultan Kabristandadır. Kabristanın girişindeki meşhûrlar listesinde ismi yer almaktadır. Bir buçuk asırdan fazla ömür süren Zaro Ağanın, o tarihte sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en yaşlı adamı olduğu kuvvetle muhtemeldir. Osmanlı döneminde birçok savaşa katılan ve hayatında birçok evlilik yaptığı anlaşılan Zaro Ağa, İstanbul'da uzun yıllar hamallık yaptı. Keza, uzun yıllar İstanbul Belediyesinde çalıştı ve oradan emekli oldu. Onun sağlıklı uzun ömür yaşaması, Türkiye'de olduğu gibi, başka ülkelerden insanların da ilgisini çekiyordu. Bu yönüyle, yerli–yabancı pekçok gazete ve dergiye konu oldu. Hatta, İtalya, İngiltere ve ABD gibi önemli ülkelere davet edilerek, krallar gibi ağırlandı. Ancak, yine de kimse onun uzun ömür sürmesinin sırrını tam olarak bilemedi, çözemedi. Zaro Ağa, suyu temiz, havası sağlam Bitlis dağlarında doğup büyümüştü. İstanbul'a geldikten sonra, yine temiz orman havası olan bir yeri tercih etti: Alemdağ. Kendisine en çok hangi yiyecek ve içecekleri tercih ettiği sorulduğunda da, karşılığı veriyordu: "En çok bulgur pilâvı ile çörekotlu ekmeği seviyorum. Ayrıca, keçi yoğurdu ile yayık ayranı da öncelikli tercihlerim arasında." Çörekotu, bulgur ve yoğurt... Bunlar, sağlıklı beslenmede kuvvetli unsurlardır. Fakat, şüphesiz ki, uzun ömür sürmenin daha başka sırları ve unsurları da olmalı. 160'a kadar merdiven çıkabilen Zaro Ağa örneğinden de anlaşılıyor ki, Cenâb–ı Hak, bizlere ortalama 150 yıl ömür yaşayabilecek sağlamlıkta mükemmel donanımlı bir beden ve iskelet vermiş. Biz bu emaneti, çoğu kez kendi sû–i ihtiyarımızla (stresle ve zararlı yiyecek–içeceklerle) yıprata çökerte, vasatî ömrünü yarıya indirmeye çalışıyoruz. 29.06.2010 E-Posta: [email protected] |