M. Latif SALİHOĞLU |
|
Feyizli okumalar (4) |
Bazı iş ve hizmetler vardır ki, bunları "okuma programı" zamanları dışında da yapmak mümkün. Meselâ, seminer çalışmaları gibi... Bu sebeple, sohbet veya seminer için dâvete icabet ederek gelen misafir(ler), okuma programını gölgede bırakacak derecede vakit harcamamaya dikkat etmeli. Misafir odaklı programları haftada bir–iki kez tekrarlamanın, yahut günde bir seans uygulamanın sakıncası olmasa gerek. Ancak, program boyunca her gün bir misafir getirtmek ve katılımcıları da o misafire saatlerce bağlı şekilde tutmak, ister istemez bazı sakıncaları beraberinde getirir. En başta, asıl maksadın dışına çıkılmış olur ve meselâ "okuma programı" bir nevî "sohbet ve dinleme programı"na çevrilmiş olur. Misafir odaklı ders, sohbet ve sorulu–cevaplı diyaloglar da, şüphesiz ki faydadan hali değildir. Ancak, bunlar başka zamanlarda da uygulanabilir hizmetler cümlesine girer. Dolayısıyla, okuma programlarında "okuma seansları" esas alınmalı, bunun dışındaki faaliyet ve meşguliyetlere tâli derecede yer verilmeli. * * * Toplu halde bulunulan yerlerdeki tertip, temizlik ve iaşe–ibate hizmetleri de büyük önem taşır. Her biri aynı zamanda birer izci de olan katılımcıların uyum, tertip ve düzenliliğe son derece dikkat etmesi lâzım. Dağınıklık, düzensizlik, özensizlik, uyumsuzluk, okunan kudsî hakikatlerle bağdaşmaz. Bu bakımdan, kendi inançlarıyla çelişkiye tenakuze, düşmemek lâzım. * * * Yiyecek–içecek meselesinde de, israfa girmekten şiddetle kaçınılmalı. Mideyi, âdeta öğütme makinasına çevirircesine, işkembeye işkence çektirmekten imtina edilmeli. Kaldı ki, okunan Kur'ânî hakikatler, bize "âzami iktisat" dersini veriyor. Nefse hakimiyet ve irade terbiyesi ne derece kuvvetlenirse, okunan hakikatlerin anlaşılması da o nisbette kolay olur. Kezâ, mütalâa edilen bahislerin sağladığı feyiz ve bereket de aynı nisbette büyük olur. Bütün bu hususları dikkate alarak, iki öğünlü bir hayata tam kanaat ile tâlim etmek lâzım. Aksi halde, ipin ucu kaçabilir. Günümüzde, yemek meselesine, bilhassa öğle yemeklerine, haddi aşacak derecede rağbet gösteriliyor. Bazı çarşı ve caddelerde, neredeyse iki dükkândan biri yemekhane olmuş durumda. Yemekler, alabildiğine cazip hale getiriliyor. Burunları sızlatan, şımarmış mideleri etrafında pervane gibi gezdiren çeşitler, sadece vitrine çıkarılmakla yetinilmiyor, artık kaldırımlara da taşınıyor. İş, büyük ölçüde ticarileşmiş bir vaziyete bürünmüş olup, israfat dizboyunu da aşmış durumda. Bizi israfa alıştıran her türlü Süfyanî hayat tarzından uzak durulmalı. Özet olarak: Nefse eziyet edercesine aç kalınmamalı; nefsi şımartacak kadar da mideyi serbest bırakmamalı. * * * Temizlik ve taharet konusu ise, herkes için mutlak sûrette uyulması gereken hususları ihtiva ediyor. Şu meâldeki Hadis–i Şerif, bize bu meselenin ehemmiyeti hakkında yeterince dersler veriyor olmalı: "Kabir azabının en mühim bir sebebi, temizliğe, tahârete dikkat etmemektir; necasete bulaşmak veya bulaştırmaktır." Taharet temizliğine dikkat edilmemesi halinde, alınan abdeste, kılınan namaza halel gelebilir; yapılan sâir ibadetler de boşa gidebilir. Berzahta yaşanacak kabir azabı da cabası... Bazıları yadırgasa da, meselenin ehemmiyetine binaen, herkes için lâzım olan temizlik ve taharet kurallarını bilvesile burada da liste halinde hatırlatmakta fayda görmekteyiz. Belki bazıları yazının ilgili bölümünü kesmek ister veya çıktısını, fotokopisini alıp ilgili yerlere yapıştırmak ister düşüncesiyle, dokuz maddede hülâsa etmeye çalıştığımız bu kuralları ayrı bir çerçeve içinde sunuyoruz.
Temizlik ve tahâret âdabı
1) Tuvalete girmeden önce kollar ve paçalar sıvanmalı, çoraplar çıkarılmalı
2) Tuvalete sol ayakla girilmeli, sağ ayakla çıkılmalı Çıkarken, helâ temiz vaziyette bırakılmalı.
3) Tuvalette iken, ulvî/kudsî şeyler düşünülmemeli. İçeride gereğinden fazla kalınmamalı.
4) Ayakta bevletmemeli. Sol ayak üzerine hafifçe meylederek oturmalı. Necasete, avret yerine bakılmamalı.
5) Taharet, sol el ile yapılmalı. İbrik, maşrapa, musluk, kapı kolu, vs. şeyler, temiz olan sağ el ile tutulmalı. Bu unsurlar, mümkünse sağda yer almalı.
6) Tuvalette tükürülmez, sümkürülmez. (Mekruhtur)
7) Helâdan çıkmadan önce, mümkünse kullanılan su kabı doldurulmalı, dolu halde bırakılmalı.
8) Helâdan çıktıktan sonra, eller sabunlu suyla iyice yıkanmalı. Abdest alınmadan önce, istibra (idrar sızıntısı tedbiri, temizliği) yapılmalı. (En az 40 adım kadar yürünmesi de, yapılan tavsiyeler arasında.)
9) Temizlik, tahâret, abdest ve sâir ibadet hususunda, teyakkuz halinde olunmalı, bilinen kàide ve kurallara uyularak hareket edilmeli; ancak, bunları yaparken, şüpheden, vesveseden ve kuruntudan da uzak durulmalı. 14.06.2010 E-Posta: [email protected] |