H.İbrahim CAN |
|
Papa’nın Kıbrıs ziyareti |
Papa XVI. Benedict’in Kıbrıs Rum kesimini ziyaretine, Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposunun şikâyetleri damgasını vurdu. Ona göre Türkiye bütün adayı ele geçirmek için gizli planlar peşindeymiş; Türkler Kuzey’deki bütün Hıristiyan kültürel mirasını imha etmiş ya da kaçakçıların yağmalamasına göz yummuş. Bütün Rumlar ve Hıristiyanların adadan yok olmasını istiyorlarmış. Başpiskopos bunları saydıktan sonra Papa’dan kendilerini kurtarmalarını istedi. Başpiskoposun bu nefret dolu cümleleri, Rumların Türkiye’ye genel bakışını yansıtıyor aslında. Bu yüzden bütün barış çabalarının, Rumların nefretine takılması kaçınılmaz görünüyor. Ancak dinî bir ziyaret yapan ve Katoliklerle Ortodokslar arasında dinler arası diyaloğu ve ilişkileri sıklaştırmayı amaçlayan Papa, Başpiskopos’un bu siyaset kokan sözlerine hiç cevap vermedi. Tam Papa’nın ziyareti öncesinde, onu karşılayacaklar arasında yer alması beklenen Anadolu Katolik Kilisesi Piskoposu Luigi Padovese’nin İskenderun’da şoförü tarafından öldürülmesi üzücü bir talihsizlik oldu. Özellikle İtalya’da bazı çevrelerin, bu olayı Trabzon cinayeti ile ilişkilendirerek, Türkiye’nin Hıristiyan din adamlarını yok etmeye çalıştığı izlenimi vermek istemesine rağmen, Papa, uçakta bu cinayetten Türkiye ve Türklerin suçlanamayacağını, siyasî ya da dinî bir cinayet olmadığını, kişisel bir olay olduğunu açıklayarak, bu komplo teorisyenlerini susturdu. İsrail’in Gazze Konvoyuna yaptığı saldırı da aynı günlere denk geldi. Papanın bu olayla ilgili olarak söylediği “Sabrımızı, cesaretimizi ve ilerleme kaydedeceğimiz inancı içinde yeniden başlama cömertliğimizi kaybetmemeliyiz. Barışı istemeliyiz, şiddet kesinlikle çözüm değildir” sözleri aslında bütün barış isteyenlerin kalbinin sesiydi. Kıbrıs ziyaretinde Papa ile görüşen ilginç bir isim daha vardı: Şeyh Nazım Efendi. Kısa süren bu görüşmede neler görüşüldüğünü bilmiyoruz. Ama bu gezide Papa’nın Kuzey Kıbrıs kesimine geçmesi, barışı teşvik eden önemli bir adım olabilirdi. Bunu Rumların önyargıları dışında engelleyecek hiçbir şey yoktu. Keşke Şeyh Nazım’ı Kuzey Kıbrıs’taki dergâhında ziyaret edebilseydi Papa XVI. Benedict. Ancak görünen o ki; siyaset dinî liderin önünü kesti. Derviş Eroğlu’nun Kıbrıs Cumhurbaşkanı seçilmesiyle iki kesim arasındaki barış görüşmelerinin kesileceği kaygısının yersiz olduğu görüldü. Eroğlu bu konudaki iyiniyet ve kararlılığını gösterdi. Zaten Türkiye’nin ve Kıbrıs halkının istediği bu barışa, Eroğlu’nun karşı çıkması beklenmiyordu. Buna karşın barış yanlısı gibi görünen Kıbrıs Rum liderinin önünde aşması gereken bir Başpiskopos engeli bulunduğu, Papa ziyaretindeki sözlerle açıkça ortaya çıktı. Bu nefret ve kinin ardında yatan asıl sebebin ne olduğu, kışkırtanlar arasında, adada önemli etkileri bulunan İsrail’in olup olmadığı zamanla ortaya çıkacak. Bu durumda Kıbrıs’ta müzakereler sürse dahi, yakın dönemde bir barışa ulaşılması zor görünüyor. Umarız Papa’nın yıkamadığı iki toplum arasındaki duvarları, iki tarafta barış isteyen ve bunun için dua eden halk ve samimî din adamları yıkar. 07.06.2010 E-Posta: [email protected] |