Ali FERŞADOĞLU |
|
Savunma mekanizmaları ve başa çıkma şekilleri |
İçten veya dıştan duygu, düşünce yoluyla gelen strese karşı verilen tepki diye tanımlanan savunma mekanizması, ruhumuzun bedenimizde yaşayabilmesi için yerleştirilen “akıl, şehvet, gadab/öfke/savunma” kuvvetlerinin ifrat ve tefritleri sonucunda meydana gelen stres, sıkıntı, huzûrsuzluk ve mutsuzluğu ortadan kaldırmak için geliştirilen palyatif bir tedbirdir. Diğer bir ifâdeyle, olumsuz duyguların mecralarına yönlendirilmemesinden hasıl olan strese karşı bir tepkidir. İflâs durumunda saçını başını yolmak, trafik kazası veya bir musîbet karşısında dizini dövmek; birisine kızıldığında sözlü bir cevap yerine duvarı yumruklamak gibi haller savunma mekanizmasının dışa yansıması olsa gerektir. Kızgınlık, kırgınlık, huzursuzluk, sıkıntı hallerinde eyleme vurma şeklindeki bir savunma mekanizmasının en tipik örneklerinden biri de, bir sigara yakmak şeklinde ortaya çıkar. Oysa sıkıntı ile bağlantısı, sıkıntıyı gidermekten çok, ferdin eyleme vurma ihtiyacını karşılıyor olmasıdır. Ölüm korkusunu bastırmak, ağır problemlerden kaçmak için de biraz daha aşırı uca kaçanlar alkol alıp aklını iptal ederek kendine problemsiz, toz pembe, dümdüz bir dünya oluşturmaya çalışmak gibi bir savunma mekanizmasının içerisine girerler. Olumlu ve olumsuz diye ikiye ayırabileceğimiz savunma mekanizmalarının pek çok çeşitleri vardır. Olumlu, sağlıklı, tesirli savunma mekanizmaları geliştirirken mutlaka Vahye, İlâhî kaynağa müracaat etmemiz gerekmektedir. Çünkü insan; elle tutulur, gözle görülür maddî cephesini tam olarak tanımıyor; tanısa da, ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Nerede kaldı ki, hassas olun rûh ve duygularını tanısın; şuûruna varamadığı sayısız iç ve hesaplayamadığı dış âlemden gelebilecek strese karşı ölçülü bir mekanizma geliştirebilsin! Basit bir mantık yürütme bizi bu gerçekle yüz yüze bırakır: Evvelâ insanın bakışı, ilmi, ihatası kısa ve dardır; herşeyi kuşatamaz; geleceğe nüfûz edemez. Gayet âciz, zayıf, unutkan, esnek, değişken ve çepeçevre zaaflarla çevrilmiş bir varlıktır. Bu özellikleri nazara alındığında sıkıntı ve problemlerin doğurduğu strese karşı sağlıklı bir savunma mekanizması geliştiremeyeceği âçıktır. Maddî-mânevî yapısı, kâinatın bütün unsurlarıyla alâkalı, İlâhî muazzam bir fabrika, antika bir makine gibi ve hassas bir yaradılışı olan insanın yaradılışına en uygun savunma mekanizmalarını Yaratıcı olan Allah belirleyecektir. Teknik geliştikçe daha da girift meselelerle karşılaştığına göre; mânevî cephesini elbette bütün buutlarıyla bilemez. Öyle ise, yaratılanı en iyi tanıyan Yaratan olduğuna göre, en emin yol ve kestirme yol; O'nun ortaya koyduğu hükümlere uymaktır. 07.06.2010 E-Posta: [email protected] [email protected] |