Faruk ÇAKIR |
|
Buyurun ‘iftar sofrası’na! |
Şartlar CHP’yi de öyle bir noktaya getirdi ki; sonunda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na “Rakı değil, iftar sofrası kurun” dedirtti. Malûm, üç aylar içindeyiz ve ‘ayların sultanı’ Ramazan ayına bir aydan az bir süre kaldı. Bu günden ‘iftar sofraları’ konuşulmaya başlandığına göre, İnşallah önümüzdeki Ramazan ayı çok bereketli ve feyizli geçecek... Anlaşılan bu yılki Ramazan ayı, 12 Eylül’deki anayasa referandumu sebebiyle biraz da ‘siyasî propaganda’lara sahne olacak. İşte bu sebeple ‘rakı sofrası’ ve ‘iftar sofrası’ değerlendirmeleri yapılıyor. Gazetelerde yer alan haberlere göre CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, parti ‘örgütü’nü uyarıp, referandum kampanyasının Ramazan ayı ile çakıştığını hatırlatmış ve “12 Eylül’e kadar içki sofralarından uzak durun” talimatı vermiş. (Akşam, 14 Temmuz 2010) Sebebi ne olursa olsun, normal şartlar altında ‘içki sofrası’nı savunan bir siyasî anlayışın, “İçki sofrası değil, iftar sofrası kurun” deme noktasına gelmesi bir bakıma Türkiye’deki değişimi de göstermektedir. İşte Türkiye’nin gerçek fotoğrafı budur. ‘Söz hakkı’ millette olduğu müddetçe, bu ve benzeri ‘değişim’lere şahit oluruz. Düşünün ki milletin herhangi bir noktada ‘söz söyleme’ hakkı olmasaydı, böyle bir durumda CHP, ‘örgüt’üne benzer bir çağrı yapar mıydı? İşte demokrasi ile idare edilmenin bir faydası daha... Bu hadise aynı zamanda ‘suların tersine akıtılamayacağı’nı da göstermiş oldu. Meselâ, ‘Tek parti devri’ndeki CHP böyle bir karar alır mıydı? Almaya kalksa, belki de kendi içinden de tepki alırdı... Kim bilir? Muhtemelen son açıklamaya tepki gösteren CHP yöneticileri de olmuştur, ama işin içinde ‘rey’ olunca her halde bu itirazlarını seslendirmemeyi uygun görmüşlerdir. CHP’nin geldiği bu nokta, Türkiye’nin daha hür ve daha demokrat olması gerektiğini de bir defa daha göstermiş oluyor. Hadiselerde ‘milletin reyi’ ne ölçüde belirleyici olursa, siyasî partiler de o ölçüde millete yaklaşmaya, onları dinlemeye ve onların taleplerine göre hareket etmeye başlar. Bu noktadan hareket edilirse, uzun dönemde CHP’nin de başörtüsü yasağına karşı çıkması beklenmeli. Öyle ya, bugün ‘iftar sorfası’ kuran bir parti, yakın gelecekte ‘başörtüsü yasağına hayır imzası toplanan çadır’ da kurmak mecburiyetinde kalır. Türkiye’deki müsbet yönde değişimden bütün partiler ve kurumlar etkileniyor ve etkilenmek durumunda. Zaten aklı başında kişi, parti ve kurumların; milletin taleplerine itiraz etmesini, onların rağmına işler yapmasını anlamak mümkün değil. Türkiye’nin ve dünyanın ilerlemeye çalıştığı ‘hür ve demokrat yol’da aksini düşünmek insanlara sadece zarar verir. Tek partiden, çok partili siyasî hayata geçildiği 1950’lerde çokça kullanılan, “Yeter! Söz milletindir” sloganının ne kadar haklı bir slogan olduğunu da bir defa daha görmüş olduk. “Milletin dediği” oldukça, CHP de, başka partiler de ‘yol’a gelmek mecburiyetinde. Darbecilerin, yanlışta ısrar ederek; “Milletin dediği olmasın”daki ısarlarının sebebi de daha iyi anlaşılmış oluyor. “Milletin dediğinin olmadığı” bir Türkiye’de CHP ‘iftar sofrası’ kurma noktasına gelebilir miydi? Buyurun ‘iftar sofrası’na! 16.07.2010 E-Posta: [email protected] |