Suna DURMAZ |
|
İsrail ve İran |
Dünya siyasetinde garip şeyler oluyor. Dost gibi gözükenler arkanızdan kuyunuzu kazarken, düşman gibi gözükenler de bir şekilde sizinle irtibat içinde oluyorlar. Doğrudan olmasa da, dolaylı yollardan işbirliğine girişebiliyorlar. Hatırlarsanız, Ronald Reagan yönetimindeki Amerikan İdaresi (1981-1988), Irak-İran Savaşı (1980-1988) esnasında bir taraftan Humeyni rejimine düşman gibi gözükürken, diğer taraftan da, İsrail aracılığıyla İran’a silâh satmıştı. 1986’da ortaya çıkan bu mesele “İrangate Skandalı” adıyla siyaset tarihine geçmişti. Siyasette düşman gibi gözüküp, dolaylı yollardan ilişkileri sürdürme konusuyla ilgili olarak 21 Eylül 2010 tarihli Haaretz gazetesinde bir makale yayınlandı. Yossi Melman imzalı “How İsrael helps İran” başlığını taşıyan makaleyi ilginç bulduğumdan siz okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
İsrail İran’a nasıl yardım ediyor? “Haldor Topsoe İran ile geniş ticaret bağları bulunan uluslar arası bir Danimarka şirketi olup İran’ın Fars gaz sahasında iki büyük metheanol rafinerisi yapmakla meşgul. Bu yüzden şirket, İran ekonomisini, özellikle de İran’ın ana gelir kaynağı olan petrol ve gaz endüstrisini kalkındıran Amerikan şirketleri ve yabancı şirketlerin (kara) listesini derleyen Amerikan İdaresinin murakabesi altına girmiş oldu. Açıkçası, bu meselede Danimarka şirketi yalnız değil. Onlarca ülkeden yüzlerce firma İran ile farklı sahalarda ticaret yapıyorlar. Yine de, bu durum mevzunun ciddiyetini azaltmıyor. Bu yüzden, İsrail Elektrik Şirketinin Askelan ve Hedara enerji santralleri için 500 milyon NİS’lik (yaklaşık 137 milyon dolar) hava arıtma tesisi kurma ihalesini Haldor Topsoe—şirket bir Alman firmasının taşeronu olarak tanımlanıyor—vermek istemesi rahatsız edici bir durum. Haldor Topsoe İsrail Elektrik Şirketi’nin ihalesinde önde geliyor; ikinci olarak da Japon firması Hitachi. Danimarka şirketinin sunduğu teklif Hitachi’nin teklifinden az olmasına rağmen, İsrail’in kararında sadece finansal kriter mi göz önüne alındı? Politik ve ahlâkî bedellerden ne haber? Yıllarca, İsrail hükümeti nükleer programından vazgeçirmeye zorlamak için İran’a sıkı yaptırımlar uygulanması hakkında diğer ülkelere vaaz verdi. Dışişleri Bakanlığı, dolaylı yollardan ve de Yahudi Organizasyonunun yardımıyla, İran ile ticaret yapan hükümet ve şirketler aleyhine uluslar arası kampanyalar, gösteriler, imza toplamalar, parlamento ve medya mensuplarının katıldığı yürüyüşler düzenledi. Öyle görünüyor ki, İsrail başkalarından talep ettiklerini kendi yapmıyor. Bu tutum iki yüzlülük ve küstâhlıktır. Bundan bir yıl önce, Haaretz, İsrail Havaalanları yetkilileri ve İran’ın Almanya’daki en büyük ticarî ortağı olan Siemens arasındaki 150 milyon NİS’lik (Yaklaşık 41 milyon dolar) bir anlaşmanın varlığını ortaya çıkardı. İsrail Havaalanları yetkilileri ise, ihalenin firma tarafından kazanılmasının firmanın sunduğu cazip fiyattan kaynaklandığını söyleyerek kararlarını savundular. İsrail’de, İran ile ticarî işbirliğine giren şirketlere 20 milyon dolardan fazla yatırım yapmayı açıkça yasaklayan bir kanun var. Ama bu kanun tatbik edilmiyor. Daha da kötüsü, bu önemli meseleyle ilgilenen merkezî bir otorite yok. Bu konu Başbakanlığa ve Devlet Güvenlik Müsteşarı Uzi Arad’ın dikkatine sunuldu ve her fırsatta İran tehdidinin varlığını hatırlatan Netanyahu ve Arad ikilisi hiçbir şey yapmadılar. Bu mesele ilgilerini çekmezse, peki ne çeker? İsrail Elektrik Şirketi İhale Komisyonu Haldor Topsoe ile sözleşme imzalamaya karar verdi ve bu şirketin bir alt kuruluşunun Amerika’da olduğunu söylediler. Bu doğru; ancak şu sıralar Amerika da, Amerika içinde bulunan Amerikan ve yabancı şirketlerinin İran enerji sektöründe yatırım yapmasını önleyecek bir kanun hazırlanmakta. Rakip Japon firmasının son dakika teklifini müteakiben, İsrail Elektrik Şirketi, karar vermesi için konuyu Millî Alt Yapı Bakanı Uzi Landau’ya sundu. Bakan sözcüsü “Bakanın mesele ile ciddî bir şekilde ilgilendiğini” söyledi. Bu yeterli değil. İsrail açık bir duruş sergilemeli ve bu konuyu baştan savmamalı. Kampanyanın sonunda değil (İran’a karşı yürütülen) başında olmalı. İran ekonomisine katkıda bulunan firmalar İsrail’i yok etmek isteyen Mahmud Ahmadinejad rejimini güçlendirmektedirler. İsrail, İran ile ticaret yapan firmaların İsrail’le ticaret yapmaktan fayda sağlayamayacaklarını açıkca belirtmelidir.” 29.09.2010 E-Posta: [email protected]@hotmail.com |