H.İbrahim CAN |
|
Somali yine kan ağlıyor! |
Mekke Müşriklerinin zulmünden kaçarak, Habeş Kralı Necaşi’nin ülkesine giden ilk Müslümanların sığındığı ülke bugünlerde kan ağlıyor. Somali’den söz ediyoruz. 1991 yılında diktatör Siad Barre rejiminin yıkılmasından bu yana iç savaşın bir türlü durmadığı ülkede, şimdi de El Şebab örgütü hükümete karşı savaş ilan etti. Üç günde içlerinde üç milletvekilinin de bulunduğu yüze yakın kişiyi öldürdüler. Örgüt hem hükümete hem de ABD destekli hükümeti koruyan Afrika Birliği Barış Gücüne (AMİSOM) karşı savaş ilan etti. Daha önce kısmen işgal ettiği başkent Mogadişu’yu yeniden ele geçirmesi büyük bir ihtimal. 19 yıldır kan ve gözyaşının dinmediği ülkede, İslam namına ülkeyi kana bulayanların ardındaki destekçileri bulmak çok güç. Etiyopya dahil bir çok komşu ülkeyle birlikte ABD de bölgeye büyük ilgi gösteriyor. Ama bu ilgi sonuçta kaos içinde bir ülke, komşu ülkelere sığınan bir milyondan fazla insan, yokluk ve yoksulluk doğurdu. En az üçyüzbin kişi hayatını kaybetti. Korsanlık, açlık, kıtlık ve ölümün kol gezdiği ülkenin Ocak 2007’den beri aslında ABD’nin müdahale ettiği bir bölge olması, 8 bin Afrika Birliği askerine rağmen istikrarın sağlanamaması tuhaf. Ayrıca bu kadar yabancı gücün korsanlığı sona erdirememiş olması da dikkat çekici. Daha da ilginci iç savaşın başlamasından hemen önce zengin petrol rezervlerine sahip ülkenin petrollerinin üçte ikisinin çıkarılması ve işlenmesi işinin dört Amerikan şirketine verilmiş olması. Diktatör Barre’nin verdiği ihalelerin ülkenin istikrara kavuşması halinde yenileceği kuşkulu. Bu yüzden kargaşa aslında bu şirketlerin işine yarıyor. Özellikle de Conoco Oil’in faaliyetleri sürüyor. Amerika bir yandan da Somali’de kanıtlanmış petrol rezervi bulunmadığı, ilgisinin tamamen insanî sebeblere dayandığını yaymaya çalışıyor. Ama Dünya Bankasının eski baş mühendislerinden Thomas O’Connor üç yıllık bir araştırma sonucunda Somali petrol alanlarının yüksek ticari potansiyel taşıdığını belirtirken, Dünya Bankasının bir başka araştırmasında sekiz müstakbel petrol üreticisi arasında Somali en başta yer alıyor. İlginç bir ironi yaşanıyor Somali’de. Bir taraftan ülkede barışı sağlamak için bulunduğunu söyleyen ABD denetimindeki ülkede, el-Kaide ile ilişkili olduğu söylenen bir örgüt ülkeyi, sözde İslam namına, hem de Ramazan ayında, kan gölüne çeviriyor. Öbür taraftan ABD petrol şirketleri iç savaşın oluşturduğu toz bulutu içinde faaliyetlerini sürdürüyor. El Şebab örgütü de kafa karıştırıyor. Bir yandan sözde Şeriat uygulayıp, zanileri taşlayıp, hırsızların elini keserken, öbür yandan insanî yardım amaçlı bulunan BM görevlilerine (iki yılda 42 yardım görevlisini öldürdü) ve Afrika Birliği Barış Gücüne saldırıyor. Öyle görünüyor ki; Somali’nin dramı, ABD bu ülkeye olan barış getirme görüntülü ticari ilgisini kaybedene kadar sürecek. Afrika Birliği’nin de tek başına ülkedeki iç savaşı bitirmeye gücü yetmiyor. Acaba bizim Dışişlerinin bu konuda bir çalışması var mı? Taraflar arasında uzlaşmayı sağlama gücüne ve güvenine sahip olduğunu daha önce ispatlamış olan Türkiye’nin Somali’de kanın durması için devreye girmesinin yararlı olacağı kanaatindeyiz. Bu mübarek günlerde Necaşi’nin ülkesine huzur ve barış gelmesi için duâ ediyoruz. 26.08.2010 E-Posta: [email protected] |