Yeni Asyadan Size |
|
Yeni Asya ve referandum |
Meclisten geçip Çankaya onayını takiben Resmî Gazete’de yayınlanan ve Yüksek Seçim Kurulunun belirlediği takvim çerçevesinde 12 Eylül’de, Ramazan Bayramından hemen sonraki gün halkoyuna götürülecek olan anayasa paketinin, iptali talebiyle götürüldüğü Anayasa Mahkemesinden “rötuşlu vize” almasının ardından, partiler referandumda kullanılmasını istedikleri oyun rengine göre “evet,” “hayır” veya “boykot” kampanyalarını sürdürüyorlar. Siyasî nitelikteki bir oylamanın birinci derecede muhatapları olarak partilerin tavır ve duruşlarını belirlemeleri, işin tabiatının bir gereği. Ama sandığa gidip oy kullanacak veya paketin “evet” veya “hayır” diye tavır almaya değecek bir içeriğe sahip olmadığı kanaatiyle çekimser kalma tercihini yapacak olanlar, bizleriz. Bu çerçevede, Yeni Asya olarak duruşumuzun nasıl olması gerektiği bahsine gelirsek: Önce, şimdiye kadar yapılan referandumlardaki tercihlerimizi hatırlayalım: * 12 Eylül Anayasasının oylandığı 7 Kasım 1982 referandumunda “ihtilâle de, anayasasına da hayır” dedik. (Ama o günün şartlarında maalesef yüzde 92 “evet” oyu kullandı.) * 6 Eylül 1987’de, 12 Eylül’ün eski siyasetçilere getirdiği siyaset yasağının kalkıp kalkmamasının oylandığı referandumda yasakların kalkması yönünde tavır koyduk. (Ve “evet”lerin kılpayı önde çıkmasıyla yasaklar kalktı.) * 25 Eylül 1988’de, bir sonraki yıl Mart ayında yapılacak olan yerel seçimlerin öne çekilmesi için dönemin hükümetince gerçekleştirilen referandumda tercihimiz “hayır” oldu. (Sandıkta da yüzde 65 “hayır,” yüzde 35 “evet” dedi.) * 25 Ekim 2007’de cumhurbaşkanını halkın seçmesine ilişkin anayasa değişikliği için yapılan referandumda ise “evet”ten yana tavır aldık. (Sandıktan “evet”ler yüzde 69.1, “hayır”lar yüzde 30.8 çıktı.) Bu örnekler, halkoylamalarındaki tavrımızı belirlemedeki ölçümüzün “demokrasi” olduğunu gayet açık bir şekilde ortaya koyuyor. İhtilâl anayasasına karşı çıkmamız, siyasî yasakların kalkmasından yana olmamız ve cumhurbaşkanını halkın seçmesine destek vermemiz bunu gösteriyor. 1988’de devrin iktidarının yerel seçimleri öne çekme manevrasında ise, gündeme getirilen referandumda demokrasi açısından bir kazanımın söz konusu olmadığı, buna karşılık 12 Eylül’ün sivil devamı niteliğindeki söz konusu hükümet için bir güven oylamasına dönüştüğü mülâhazasıyla “hayır” diyerek, yine demokrasi eksenli temel yaklaşımımızla tutarlı bir tavır sergiledik. Cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören değişiklikte de, bunun demokrasi açısından bir kazanım olacağı mülâhazasıyla tavrımızı belirledik ve “evet” dedik. Önümüzdeki 12 Eylül referandumunda ortaya koyacağımız yaklaşımın da, bu çizgiyle tutarlı bir çerçeveye oturtulması gerekiyor. Ancak burada durum bir hayli karışık. Bir defa, oylanacak paketin, getireceği demokratik kazanımlar açısından yetersizliği üzerinde yaygın bir görüş birliği var. Paketin özü, demokrasi üzerindeki vesayeti kaldıracak yeterlilikten yoksun. Sadece AKP oylarıyla çıkması da bir handikap. Ve göründüğü kadarıyla, giderek arkasındaki halk desteğini kaybetmekte olan AKP, paketi, bu süreci tersine çevirmek için kullanmaya çalışacak. Ortaya çıkan tabloda, pakete “hayır” demeyi, mevcut düzenin aynen sürmesine onay vermek şeklinde değerlendirenler olabilir. Aynı yorumu tersten yapıp, “evet” tercihinin, AYM’nin rötuşlu onay kararı gibi, mevcut statükonun makyajlanmış şekilde devamına yarayacağını söyleyenler de olabilir. Ve bu ikilem dahi, paket açısından başlı başına bir problem. Son günlerdeki havanın verdiği izlenim ise, iktidar partisinin, paketi, sonraki süreçte gündeme getirmeyi hazırladığı—Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı gibi—bazı projeler için kullanma niyetinde olduğunu düşündürüyor. Bütün bunları bir arada düşününce, karar vermenin iyice zorlaştığı aşikâr. Bu durumun, referandumda “evet mi, hayır mı?” sualinin cevabını merkezî bir kararla belirlemeyi de zorlaştırdığı bir vâkıa. Bu sebeple, geçtiğimiz Cumartesi günü, Yönetim Kurulu üyeleri ile bölge sekreterlerinin katılımıyla gerçekleşen istişarî kurulda referandum paketi masaya yatırıldı. Gün boyu süren toplantı sonunda yukarıdaki değerlendirmeler ışığında herkesin tercihinde serbest bırakılması kararı alındı. Yeni Asya’nın, okurlarına, referandumdaki oy tercihleri için bir telkini olmayacağını duyuruyor; sandıktan çıkacak sonucun, her halükârda, demokrasimizin önünü açmasını diliyoruz. 23.08.2010 E-Posta: [email protected] |