Hüseyin EREN |
|
Şifâ salâvatta |
Salâvatta şifâ var. Kabul olunmuş bir duâ; ne büyük bir devâ… “Allahım, Hz Muhammed (asm) ve âline rahmet eyle” Derman arayışlarının ilk ve son durağı salâvat; dertler ve devâlar adedince rahmet tecellisi, bereket müjdecisi. Musîbet soluklanmalarında sabır salâvat. Salâvatsız hangi musîbet aşılır ve de sabredilir? Keder kementlerine onsuz nasıl karşı konulur? Kemâl nasıl kazanılır? “Allah’ım, Hz. Muhammed (asm), âline ve ashabına rahmet eyle” Elem rüzgârlar salâvat nefesiyle şifa meltemlere döner. Hastalık zamanlarda onunla neşelenilir. O ki musîbetlerin en büyüğünü yaşamış, kederlerin katmerlisini tatmış, elemlerin en elemini çekmiş, hüzünlerin en hüznünü hissetmiş; “Ümmetî ümmetî” demiş; böylesi bir rahmet Peygamberine (asm) rüzgâr estikçe, buluttan yağmur indikçe, yeryüzünün bitkileri, denizlerin dalgaları adedince salât ü selâm getirmeli değil mi? “Allahım, Hz. Muhammed (asm), âline ve ashabına rahmet eyle” Ashabına “Kardeşlerimi özledim” demesi ona gâibâne inananlar için ne büyük şeref. Ümmetinin bütün zamanlarda bütün dert ve derman arayışlarından, hidayet ve şifa talebinden, af ve afiyet isteğinden, bağışlanma ve mağfiret duâsından haberdar. Ona edilen her salâvat duâsı, onun duâsına yaklaştırma duası… “Allahım, Hz Muhammed (asm), âline ve ashabına salât eyle” Salâvat sadra şifa, gönle bereket, akla nur, vicdana rahatlık, hissiyata ünsiyet, fikre zenginlik, bedene sıhhat, ruha inbisat, sırra sır; maddî ve manevî bütün cihazatla, Âlemlerin Rabbinden âlemlere yansıyan hidayet nurunu anlama ve algılama şifresi. Dünya döndükçe, güneş ışık saçmayı sürdürdükçe, bütün yıldızlar onun aşkıyla raks ettiği sürece kâinat zerratı adedince ona salâvat getirmeli değil mi? “Seçkin elçin olan Efendimiz Muhammed’e (asm) ve onun temiz âline salât eyle” Kimseye açamadığımız sırları, kimseye söyleyemediğimiz dertleri, kimseye anlatamadığımız düşünce ve hissiyatı sana söyler, sen de dinler, bizi yargılamadan, hor görmeden, küçümsemeden, küçümseyici bakmadan, teselli edici bakışınla bizi rahatlatır, ayırmadan ayrım gözetmeden, ötelemeden bağrına basar, hüzün gözyaşlarımızı silerdin. Çünkü sen, arkadaştan, eşten, dosttan, anneden, babadan daha yakınsın, çünkü sen eminsin, çünkü Âlemlerin Rabbi seni âlemlere Rahmet olarak göndermiş. Şifa sevilir, derman dilenir, deva beklenilir, af ve afiyet istenilir, dünya kirlerinden temizlenmek beklenilir, güzellik ve cemal perestiş edilir, cennet ve cemalullaha kavuşmak istenir; bunlar seni sevmeksiz, sana salât ü selâm getirmeksiz, sünnet yolunda yürünmeksiz asla olmaz. “Bize Hz. Muhammed’in (asm) (ona ve Ehl-i Beytine Allah salât eylesin) şefaatini nasip eyle ve ahirette bizi onun arkadaşlığından mahrum etme, şüphesiz ki Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.”
Not: Salâvatlar İmam-ı Zeynelâbidîn’e (ra) âit. 24.08.2010 E-Posta: [email protected] |