Saadet BAYRİ |
|
Kadınlar insan mı? |
Bugünlerde haberlerde ve tartışma programlarında tek bir konu var. Kadınlar ve kadınların dinî inançları. Aslında komik ve hayret bir durumla karşı karşıyayız. Bir zamanlar “Kadınlar insan mı?” diye tartışılırken… Şimdi konu biraz daha çağ atladı; “Kadınların inancı olur mu?” durumuna gelmiş halde. Tabiî bu kadar net değil konu ancak şöyle bir bakınca, bende çağrışım yapan cümle bu. Yoksa “Kadın başını şurada açmalı, burada kapamalı” diye bir cümle söylenir miydi? Ve bunu yine bir kadın yapar mıydı? Neden erkeklerin inançları hakkında hiçbir yorum yokken, inancından dolayı bir kadının yapmış olduğu tercih bu kadar eleştirilir. Hem cevabı çok uzun, hem de çok kısa bir soru bu… *** On yıl önce başörtüsü meselesiyle ilgili yazı yazmıştım ve aradan geçen zaman hiçbir şeyi değiştirmedi. Değişen sadece başörtüsü hakkında yorum yapanların kimliği. Kimlik derken erkek yazarlardan bahsetmiyorum. Ya da dışarıdaki beylerden. Ben başını bir şekilde açıp sınava girmiş ya da peruk takıp birkaç yerden geçmek zorunda kalmış kişilerden bahsediyorum. Hemen hemen başörtüsüyle ilgili bütün yazılmış yazıları okumaya çalışıyorum. Ancak gördüğüm durum şu: Artık nasıl göründüğümüzle ve ne yaptığımızla ilgilenmiyoruz biz sadece tribünlere oynuyoruz. Bu konuyu gündemime almayalı bayağı uzun zaman oldu. Zira biraz sıkışınca kişiler, vicdanlarına biraz darbe alınca “Sen çok mu süpersin?” tarzı ifadelerle leş kargalığı yapıyor. Ki; bu sözleri okuyunca ya da duyunca sadece tebessüm ediyorum. Demek ki “Sen çok mu iyisin?” diyen cenneti garantilemiş. Yoksa yaşıyor olup bu soruyu sorma cüretini gösteren, tertemiz olmalı günahtan. Daha ne denir ki… Şahsî günahlarımızla şeairi birbirine karıştırdıysak, durumumuz bayağı acip. Bu “Namaz kılmıyorsam, ezan neden okunuyor?” demek gibi bir şey. *** Her neyse… Bu meselede bitmeyecek türlerden. Bir diğer konu ise televizyonda konuşan örtülüler. Ekrana çıkıp örtümü savunan kişilerin hallerine bakıyorum, açık bir bayandan tek farkları başlarındaki örtü… Öyleyse neyin savunucusu bunlar. Benim bile tasvip etmediğim bu kişiler, nasıl olur da benim hakkımı savunduğunu söyler. Bir hakkı savunan kişi, karşı çıktıklarına, tasvip etmediğine her ne şekilde olursa olsun benzer mi? Derken fazla olduğumu fark edip, önüme bakayım diyorum. O kadar çok eleştiri var ki yolumda birine takılıp düşüyorum. Eskiden sendelerken, şimdilerde düştüğüm yerden dahi kalkamıyorum. Her halimin eleştiri yağmuruna tutulduğu bu günlerde, bende birilerini eleştiriyorum. En çok nefret ettiğimi ben yapıyorum. Ne kadar tuhaf. Ekranıma bir yazı düşüyor “Peygamber size gelse”. Çok kızıyorum. Peygamber bize ya da şehrimize gelse halimize ağlardı. Şiirdeki gibi kulağımızdan tutup çekmezdi. Biliyorum. Ama sadece ben biliyorum. 24.10.2010 E-Posta: [email protected] |