Yasemin GÜLEÇYÜZ |
|
Peçe, Lordlar Kamarasında! |
Avrupa’daki tesettür tartışmalarını önceki yazılarımızda sizlerle paylaşmıştık. Bu aralar tartışmalar peçe üzerinden yapılmakta. Dinimizdeki tesettür emri üniforma tarzında tek tip bir örtünmeyi nasihat etmiyor bizlere. Örtünmenin sınırları tesbit edilmiş sadece. İslâm tarihi boyunca her toplumda coğrafya, iklim, geleneklere göre Müslüman kadının örtünme tarzı değişik olmuş. Dolayısıyla tesettür kavramı, peçe ile sınırlı değil elbette. Yüzlerce örtünme şeklinden sadece bir tanesi. Ama ilginçtir, tartışmalar peçe üzerinden gerçekleşmekte… Fransa’da Sarkozy Hükümeti, Müslüman kadınların peçe takmasını yasakladı. İngiltere’de ise bu konuda sert tartışmalar yaşanmakta. İngiliz Bakan Damien Gren’in sözlerini aktarmıştık sizlere. 21 Ekim 2010 tarihini taşıyan gazetelerde yer alan en son haber ise, tartışmaların geldiği noktayı göstermesi açısından ilginçti. Peçe tartışmaları artık Lordlar Kamarasında idi. Lordlar Kamarası, İngiliz Parlamentosunun üst kanadı konumunda bir yapıya sahip. Yasalar çıkarılırken önce Avam Kamarası’nda konuşuluyor. Ardından Lordlar Kamarasında tartışılıyor. Kraliçenin onayı ile yürürlüğe konuluyor. Habere göre, Lordlar Kamarasının Müslüman üyesi Lord Ahmed’in başkanlığında düzenlenen “Batı peçeden panikledi” başlıklı konferansta, peçenin sosyal, dinî yönü gönüllü ya da mecburî kullanılıp kullanılmadığı konuları değerlendirilmiş. Society Outreach isimli dernek tarafından düzenlenen konferansta, İslâmiyet konusunda çeşitli kitapları bulunan Dr. Fazıl El Milani, ödüllü gazeteci ve savaş muhabiri Yvonne Ridley, Exeter Üniversitesi Arap ve İslâmî Çalışmalar Enstitüsü akademisyenlerinden Dr. Ghada Karmi konuşmacı olarak katılmış. El Milani, Kur’ân-ı Kerim’de peçe ile ilgili bir âyet bulunmadığını, ancak hadislerden yararlanılarak peçenin kullanımı konusunda çeşitli bilgiler bulunduğunu söylemiş. Gazeteci Ridley ise peçenin Müslüman kadınların demokratik ve özgür seçeneği olduğunu ifade ederek bu konuda çeşitli yorumlarda bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’yi eleştirmiş. Fransa’da her yıl yaklaşık 4 bin kadının aile içi şiddet dolayısıyla öldüğünü, Sarkozy’nin peçe ile uğraşmak yerine öncelikle aile içi şiddeti çözmeye çalışması gerektiğini söylemiş. Dr. Ghada Karmi ise peçenin siyasallaştıktan sonra yaygınlaştığını ifade etmiş.
100 yıl önce, 100 yıl sonra Nereden nereye… Haberleri okuduğumda nereden nereye diye düşündüm gayri ihtiyari… İngiltere’deki Avam Kamarası, Lordlar Kamarası kavramlarına Risâle-i Nur’u okuyanlar aşinadır. Zira Bediüzzaman Hazretlerinin Tarihçe-i Hayat’ında yer alan bir olay hepimizin zihnine kazınmıştır adeta. Bediüzzaman Hazretleri Van’da bulunduğu yıllarda bir yandan Horhor Medresesinde ders vermekte, bir yandan da Vali Tahir Paşa’nın konağında yer alan zengin kütüphaneden istifade etmektedir. Toplumun sıkıntılarının farkındadır. Medreselerde din ilimleriyle birlikte müsbet ilimlerin de okutulması gerektiğini düşünmektedir. Hatta zihninde, bir eğitim projesi teşekkül etmiştir. Bundan sonraki hayatının en büyük iki gayesinden birini oluşturan idealindeki bu üniversiteye, “Medresetüzzehra” adını vermişti. Tahir Paşa, bir gün ona, gazetelerden birinde, İngiltere’nin Sömürgeler Bakanı Gladstone’un Avam Kamarasında yaptığı konuşmayı okur. Gladstone, elinde bir Kur’ân-ı Kerîm’le kürsüye gelerek, “Bu Kur’ân Müslümanların elinde bulunduğu müddetçe, biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’ân’ı onların elinden kaldırmalıyız. Yahut da Müslümanları Kur’ân’dan soğutmalıyız” demiştir. Bu sözler Bediüzzaman’ın dünyasında fırtınalar koparır. “Ben de Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez mânevî bir güneş hükmünde olduğunu dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim” der. Bu olay onun hayatının diğer bir gayesi olarak, “Kur’ân’ın bu asra bakan manevî mu’cizesini insanlara ispat ederek gösterme kararı”nı almasına sebep olur. (Bediüzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, s. 44, Yeni Asya Neşriyat, Ekim 2002) Yaklaşık yüz yıl önce İngiltere’de Avam Kamarasında yapılan konuşma ile yüz yıl sonra Lordlar Kamarasındaki konferans, gizlenmek istenen bir gerçeği güneş gibi ortaya çıkarıyor: İslâm hızla yayılıyor. Kur’ân güneşini söndürmek mümkün değil! Güneş balçıkla sıvanır mı? 24.10.2010 E-Posta: [email protected] |