Suna DURMAZ |
|
Aydınlık dolu yarınlar İçin Türk-Arap kardeşliği |
Sen! Ben! desin efrad, aradan vahdeti kaldır Milletler için işte kıyâmet o zamandır. M. Âkif Ersoy
Türkler ve Araplar İslâm dinine müntesip olmanın yanı sıra, yüzyıllardır aynı coğrafyayı, aynı tarihi ve aynı kültürü paylaşan iki necip millettirler. İslâm ümmetinin bu iki büyük unsurunun bir araya gelmesi, geçmişte olduğu gibi, müstakbelde de insanlığa huzur ve refâh getirecektir biiznillah. Tarih sayfalarına dönüp baktığımız zaman, atalarımız olan Selçuklu Türklerinin (Kürtler de dahil), yine asılları Türk olan Memluklüler ve Arap kardeşleriyle omuz omuza vererek Haçlılar, Moğol ve Tatarlar gibi müthiş istilâcı kuvvetleri Ortadoğu’dan kovduklarını görürüz. Ecdadımızın Arap kardeşleriyle beraber sergilemiş oldukları bu vahdet ve tesânüd, istilâcı kuvvetlerin korkulu rüyası olmuştur yüzyıllarca. Bu yüzden, zâlimlerin önünde iman kalesi oluşturan Arap ve Türk milletinin arasına fitne sokmak için ellerinden geleni ardlarına koymamışlardır. Neticede, kurulan tuzakları göremeyip emperyalist Batının yakmış olduğu “hamiyyet-i câhiliyye” ateşine düşen Türk ve Arap milleti, “Ümmet” gibi kudsî bir beraberliği bırakıp, “Turancılık ve Arapçılık” gibi dünyevî ideolojiler cerayânına kapılarak kuvvetlerini yitirmişlerdir. Kuvvetten düşünce de, yüzyıllardır beraberce yaşadıkları öz yurtlarının üzerine nâmahrem çizmelerin basmasına karşı koyamamışlardır. Böylece, tabiî servetlerini, daha da önemlisi yüzbinlerce evlâdını kaybetmişlerdir. “Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider.” (Enfal Sûresi 46. âyet). Ancak, Allah’ın rahmet ve inâyeti ile yavaş yavaşta olsa gaflet uykusundan uyanmaya başlayan Arap ve Türk milleti, aralarındaki buzdan duvarları muhabbet ve uhuvvetin sıcağıyla eritmeye başladılar hamd olsun. Artık, biz Araplara “Pis Araplar! İngilizlerle beraber olup bizi arkamızdan hançerleyen hâinler!” demiyoruz. Onlar da bize, “Bizi sömüren kuru kafalı Türkler” demiyorlar. Artık,” Ayrılığımız uzun sürdü canım kardeşim!” diyerek gönülden sarılıyoruz birbirimize. Bu hal, Üstad Bediüzzaman’ın geleceğe umutla bakıp “Ümitvâr olunuz; şu istikbal inkilabı içinde en yüksek gür sada İslâmın sadası olacaktır” müjde dolu sözlerinin gerçekleşmekte olduğunu gösteriyor. Son yıllarda “İslâm Birliği” temeli atılması yolunda güzel gelişmelere şahit oluyoruz. Bu güzel gelişmelerin siyasî oyuncuları olsa da, İlâhî kader kalemi İslâm ümmeti için çok güzel şeyler yazıyor. Türk ve Arap milleti bedenindeki yaralar sarılıyor; acılar unutuluyor ve ayrılık hasreti sona eriyor. Ve “Külli âtin karib” sırrınca, zafer “geliyorum” diye bize el sallıyor. Sakın kader deme; kaderin üstünde bir kader vardır Ne yapsalar boş; göklerden gelen bir karar vardır Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardır Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır (Sezai Karakoç)
Stratejik işbirliği ve stratejik derinlik Türk-Arap birliğini sağlama bakımından önemli bir toplantı olan “Türkiye-Körfez İşbirliği (KİK) Yüksek Düzey Stratejik Diyalog İkinci Dış İşleri Bakanlığı Toplantısı” 17 Ekim tarihinde Kuveytte yapıldı. Körfez Ülkeleri Birliği ve Türkiye arasında Ticaret ve Yatırım, Gıda güvenliği, Ulaştırma ve İletişim, Kültür, Sağlık, Eğitim, Çevre dallarında işbirliği yapma mutabakatına varıldı. Körfez Ülkeleri, uluslar arası platformlarda Türkiyeye diplomatik destek vereceklerini, Türkiye’nin İslâm Konferansı Teşkilât Başkanlığını yürütmesini arzuladıklarını, ayrıca, 2014 yılında yapılması planlanan İslâm Ülkeleri Toplantısı’nın Türkiyede yapılması teklifini desteklediklerini açıkladılar. Kuveyt medyasının toplantıya gösterdiği ilgi büyüktü. Haber analizlerde, Türkiye’nin Körfez ülkeleri için stratejik öneme sahip bir müttefik olduğu,son yapılan anlaşmalarla Türkiye’nin Körfez ülkelerine olan 20 milyar dolarlık ticaret hacminin daha da büyüyeceği özellikle vurgulandı. *** Bildiğiniz gibi Dış İşleri Bakanı Ahmet Davudoğlu’nun “Stratejik Derinlik” adlı önemli bir kitabı var. Bu kitap, son yıllarda izlenen Türk dış siyasetinin el kitabı hükmünde. Katar’da bulunan El-Cezire Stratejik Araştırmalar Merkezi kitabın Arapçasının tanıtımı için bir program yaptı. Bir gün öncesinden reklâmı yapılan toplantı el-Cezire Mübâşir kanalından canlı olarak yayınlandı. Programa konuşmacı olarak katılan Ahmet Davudoğlu, Arap aydınlara Türk Dış Siyaseti ve bu siyaseti belirlemekte etkin rol oynayan “Stratejik Derinlik” adlı kitabını tanıttı. Güler yüzü ve samimiyeti ile ilgi çeken Davudoğlu “Demirperde Berlin’de değildi. Demirperde Suriye ile bizim aramızdaydı ve biz bu perdeyi yırttık” dedi. Ahmet Davudoğlunun “Sudan’da 1917 yılına kadar hutbeler Osmanlı Halifesi adına okundu. Biz bunu unutur muyuz! Uluslar arası şartlar Araplarla Türkleri ayıramaz. Birlikte yaşadık. Kıyamete kadar da birlikte yaşayacağız. Hepimiz Bağdatlıyız. Şamlıyız, Kahireliyiz, Halepliyiz ve İstanbulluyuz” sözleri ise alkışlarla karşılandı. ‘’Türk Arapsız yaşayamaz; kim ki yaşar der, delidir Arabın, Türk hem sağ gözüdür, hem sağ elidir’’ M. Âkif Ersoy 27.10.2010 E-Posta: [email protected]@hotmail.com |