Faruk ÇAKIR |
|
Nutukları bırak, tabloya bak |
Hemen her yıl olduğu gibi bu yıl da cumhuriyetin ilân edildiği tarihin yıldönümünde birbirinden ‘güzel’ konuşmalar yapıldı, nutuklar atıldı. Bu konuşmaları yapanlar, acaba 87 yıldır sürdürülen ‘yanlışlar’ı hiç düşündüler mi? Yakın tarihte yaşananları tam ve doğru olarak bilemediğimiz için bugünkü ‘netice’ye şaşıyoruz. Şaşmamak lâzım, çünkü “87 yıl süren bir uyumsuzluk” söz konusu. “Devlet ile millet arasında uyuşmazlık var” şeklinde özetlenebilecek bir tesbite kim itiraz edebilir? “Hayır, hiç bir uyumsuzluk yok; her şey güllük gülistanlık” demek mümkün mü? Elbette böyle düşünenler de vardır, ama bu düşünce gerçekleri değiştirebiliyor mu? Yıllardan beri devam edegelen kopukluğu sona erdirebiliyor mu? Yıldönümlerinde yaptıkları konuşmalarla ‘nutuk’ atanlar, bugünkü “tablo”ya bakmayı düşünmezler mi? Cumhuriyet ile yönetilmek, özünde “milletin dediğinin olması” anlamına gelmez mi? Peki, Türkiye’de kimin dediği oluyor? Millet ile devleti yönetenler bu konuda ‘uyum’ içinde mi? Başka isimlerle sürdürülen tartışma, özünde “kimin dediğinin olacağı” tartışması değil mi? Cumhuriyetin ilânı büyük bir değişiklikti ve bu değişiklik yapılırken binanın temellerinin sağlam atılması gerekiyordu. Nitekim, “yüksek fikirlerinden istifade için” dönemin yöneticileri tarafından Ankara’ya çağrılan Üstad Bediüzzaman Said Nursî, idarecileri bu yönde ciddî olarak ikaz etmiş ve şöyle demiştir: “Bu inkılâb-ı azîmin temel taşları sağlam gerek!” (Tarihçe-i Hayat, s. 126) Aradan 87 yıl geçti ve bu temel taşların sağlam atılmadığı görüldü. Başlangıçta, “cumhur”un sözünün dinleneceği sözünü verenler, ilk fırsatta bu sözlerini unuttular. Cumhuriyetin ilânından itibaren 1950 yılına kadar Türkiye’nin “tek parti” ile idare edilmesi bile bunu anlamak için yeter. Nasıl bir cumhuriyet ki, milletin taleplerini dikkate almaz? Nasıl bir cumhuriyet ki milleti dışlar? Nasıl bir cumhuriyet ki “Ben ne dersem o olur” diye millete dayatmalarda bulunur? “Bu düşünceler dünde kaldı, şimdi durum değişti” mi? Keşke öyle olsaydı... Elbette geçmiş yıllara nisbetle bu konuda müsbet adımlar atıldı. Ama bunlar, milletin yoğun talepleriyle ve bıkmayan ısrarlarıyla oldu. Bugün tartıştığımız konular bile geçmişten miras kalan hataların tamir edilmesi için değil mi? Cumhuriyetin isimden ve resimden ibaret olmaması için, milletin taleplerinin tez elden dikkate alınmasında fayda var. Türkiye’yi idare edenler ‘güzel nutuk’ları bir yana bırakıp, önlerinde duran ‘tablo’ya bakmalı ve gerçeklerle yüzleşmelidir. Bu iç muhasebe yapılmadan karşı karşıya olduğumuz tablonun düzelmesi kolay görünmüyor. 87 yaşındaki cumhuriyetimiz; ‘cumhur’la barışmasını daha fazla ertelememeli, vesselâm... 29.10.2010 E-Posta: [email protected] |