Ali OKTAY |
|
Kimi dosta varır, dosta bend olur!... |
Yahya Soyyiğit’e rahmet niyazıyla…
Pazar günü, akşama doğru telefonum çaldı. Kültür Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu’nun değerli sanatçısı Bahri Güngördü idi arayan. “Yahya’yı kaybettik” dedi. Sesi titriyordu. Bir an için söyleyecek bir şey bulamadım. Uzun bir zaman gibi geldi o geçen 2,3 saniyelik suskunluk. “Bahri abi başımız sağolsun. Allah rahmet etsin” diyebildim. Bahri abi “Yahya ile en son 15 gün önce provada idik. Pek iyi görünmüyordu. Ondan sonra da gittikçe kötüleşmiş. Gözleri görmez olmuş. Etrafındakileri de tanıyamıyormuş artık. Nihayet Pazar günü Hakkın rahmetine kavuşmuş” diye anlattı devamla. O üzüntüyle san'atçı dostum Ender Doğan’ı aradım. Ender, aynı zamanda Yahya abinin eniştesidir. O da oldukça üzgün bir sesle telefonu açtı. O’na da başsağlığı diledim. Allah’tan (c.c) sabırlar niyaz ettim. Pazartesi günü ikindi namazında son görevimizi yapmak için Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii'ndeydik. Caminin avlusu tamamen dolmuştu. Ne çok seveni vardı. Ahmet Özhan, Tuluyhan Uğurlu, Bahri Güngördü, Mehmet Kemiksiz, Hakan Aykut, Hüseyin Sert, Cem Murat Dişçi , Yurdal Tokcan gibi daha pek çok san'atçı dostu da oradaydı. Cenaze namazını kıldık. Mikrofonu alan bir hocaefendi oldukça içli, ağlamaklı ve yürek yakan bir sesle, “Ey şehid oğlu şehid isteme benden makber / Sana gönlünü açmış duruyor Peygamber, Yahyaa” dediğinde cami avlusunda ağlamalar, tekbirler yükselmeye başladı. Namazın ardından Ümraniye mezarlığına doğru son yolculuğuna uğurladık Yahya Soyyiğit’i. 2004 yılında Dervişane albümünde beraberdik Yahya Ağabeyle. O, Veysel Dalsaldı ve Ender Doğan’la ilâhî seslendirmişlerdi. Konserlerde zaman zaman aynı sahneyi paylaştık. Birkaç yıl evvel Dost Tv’de program yaparken konuğum olmuştu. En son birkaç ay evvel Zeytinburnu Belediyesi Kültür Merkezi’nde İstanbul Tarihî Türk Müziği Topluluğu’nun konserinde izleyebildim. Her zaman olduğu gibi kasideleri yine Yahya Soyyğit’e okuttular. O müthiş ses, o güzelim yorum ne yazık ki hastalığın tesiri ile oldukça yıpranmıştı. Sağ tarafına inen felç sebebiyle sol koluyla sağ kolunu tutuyordu konser boyunca. Bütün rahatsızlığına rağmen yine sahnede idi. Gerçekten Yahya’sız koro artık çok eksik. Kasidelerden o eski tadı almak eminim imkânsız olacak. Her zaman tebessüm eden siması, konser salonunu çınlatan güzelim sesi hep hafızamda olacak. Bence Yahya Soyyiğit, Türkiye’de kasideyi hakkını vererek en güzel okuyan insandı. O ses ve yorumu, insanın içini coşturan Kur’ân tilâvetini başkasından bir daha aynı güzellikte dinleyebileceğimi pek sanmıyorum. Veysel Dalsaldı ile birlikte okudukları “Kimi dosta varır” ilâhisindeki kaside icrasını her dinleyişimde hep duygulanırım. Yahya Soyyiğit hafızdı. İlahiyat mezunuydu. Uzun yıllardır Ahmet Özhan yönetimindeki Kültür Bakanlığı İstanbul Tarihî Türk Müziği Topluluğu’nda ses san'atçısı olarak görev yapıyordu. Pek çok ülkede konserler verdi. Bestekârdı, ses san'atçısıydı. Gazetemiz yayınları arasında çıkan Sada-yı Envar albümünde de kaside icra etmişti. Biri 6 yaşında olmak üzere 3 çocuk babasıydı. Son birkaç yıldır beyin tümörü dolayısıyla ameliyatlar olmuştu. Henüz 45 yaş gibi en verimli çağında aramızdan ayrıldı. Fani dünyadan ayrılıp baki dostuna kavuştu. Onu tanıyan herkesin hemfikir olduğu üzere kimseyi incitmemiş, kimseyi kırmamıştı. Halim selim bir insandı. Bu ülke çoğu zaman olduğu gibi, ne kaybettiğini belki çok sonraları anlayacak. San'atçı geçinen onca insanı nezle olsa yarım sayfa haber yapan, ama Yahya Soyyiğit gibi bir değeri tanımayan, bir haberi bile çok gören bütün medyayı -muhafazakâr medya da dahil– kınıyorum. Mekânı cennet olsun. Allah (c.c) rahmet etsin. 28.10.2010 E-Posta: alioktay@alioktay. net |