01 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Görüş

Hayat yolculuğu

Ben, daha dünyaya gelmeden, öyle bekleniyordum ki, çeşitli eşyalarımı sevenlerden tut, hayalen birlikte olanlara kadar, türlü tavırlar vardı.

Aslında, ben, çoktan yaratılmıştım. Ruhların yaratılışında ben de vardım. Daha sonra, dar bir dünya olan anne rahminde hayata başladım. Öyle bir âlemde idi ki, yaşamak için hiçbir çaba göstermiyordum. Mükemmel bir yapıya kavuşuncaya kadar göbek bağı ile beslendim. Bir kaç ay içerisinde bütün organlarım oluşmaya başladı. Çok dar bir âlemde yaşamama rağmen rahattım. Göz, el, kulak, vs. gibi organlarıma, bulunduğum âlemde ihtiyacım yoktu. Göz ile ne yapacaktım? Bakacak bir yerim yoktu. Demek başka bir âlemde kullanacaktım. Bu hâli bilen biri olmadan, böyle bir oluşumun olması düşünülemezdi. Demek bu uzuvların burada kullanılacağını bilen biri vardı.

Derken, yaşadığım âlem dar gelmeye başladı. Ben, bir an önce gelmek istercesine, dört hafta önce geldim dünyaya. Geldiğim zaman, ilk yaptığım şey ağlamak oldu.

”Kim çıkardı beni buradan? Dünyam yıkıldı” der gibiydim.

Gerçekten o dünyam yıkılmış, kendim de o âlemde yok olmuştum. Başka bir deyişle ölmüştüm, o âlem açısından. Bu ölüm, benim için bir dirilişti aslında. Bulunduğum yerde ölmeden, yeni bir dünyada dirilmem mümkün değildi. Nitekim öyle de oldu.

Ben eski dünyamdan göç etmiş, yeni dünyamda yaşamaya başlamıştım.

Dünyaya gelir gelmez, daha önce de duymuş olduğum, adına ezan dendiğini sonradan öğreneceğim, güzel bir sesle uyandım.

Ardından, ömür boyu herkesin söyleyeceği, benim de sahipleneceğim bir isim kulağıma söylendi.

“Senin adın, Ahmed Yusuf.”

Bu söz üç defa tekrarlandı. Boş olan zihnimde yerleşen bu sesi de, her geçen gün duymaya başladım. Artık benim diyebileceğim bir şeyim olmuştu. Kim bu ismi söylese, ona doğru yönelmeye, adeta buyurun demeye başladım.

Erken gelmenin sıkıntılarını yaşadım biraz. Kendim acizdim. Hiçbir gücüm yoktu. Ağlamaktan başka hiçbir silâhım yoktu. Fakirdim. Dünyaya gelirken, çırıl çıplaktım. Dünyalık hiçbir sermayem yoktu. Ama herkes emrime amade olmuştu. Acizliğin ve fakirliğin, aslında ne büyük güç olduğunu hisseder gibiydim. En çok hoşuma giden şey, bana birçoğunun “Yusuf yüzlü” demeleriydi.

Elde etmek istediğimi, tek bir ağlamakla hallediyordum. Gerektiğinde, sabaha kadar bekletiyor, istersem uyutmuyordum. Yemek derdim yoktu. En gıdalı anne sütü, doğar doğmaz hazırdı.

Yemek, altımın temizlenmesi, giydirilmem ve uyutulmam gibi dört şeye ihtiyacım vardı. Başka da bir isteğim yoktu. Maddî ihtiyacımın dışında, en önemlisi, sevgiye muhtaçtım. Birkaç haftalıkken bile ilgi istiyor, sevgi ile bakıldığında, memnuniyetimi belli ediyordum. Ağladığımda, bana kızılmasından hoşlanmıyor, daha da hırçınlaşıyordum. Sevgi gösterilerine hemen karşılık vermeye başlamıştım.

Dünyaya gelişim, en mübarek olan üç ayların ikincisi, Şaban ayına denk geldi. Birkaç gün sonra Ramazan başladı. Ramazan’ı dedemlerde geçirdim.

Her gün sahura kalkar, ev halkını da uyandırmış olurdum. Dedem yanına alır, sesli olarak Kur’ân okurken, sesimi hiç çıkarmaz, Allah kelâmı olduğunu adeta hissederdim. Bu sesi, sanki daha önce duymuş gibiydim. Dinlerken, kendimden geçer, sonuna doğru da uyurdum. Kim bilir belki de hayatım boyunca, hücrelerime kadar işleyen bu İlâhî kelâmı duyacağım.

Benim, dünyaya gelişim, birçok kişiyi hareketlendirmiş, giden gelenler artmıştı. Gelenler benimle ilgileniyor, methiyeler diziyorlardı. Böyle giderse, herkes istediğimi yapacak, ben de padişahlar gibi yaşayacaktım.

Böyle olmadığını, ilk iğne yediğimde anladım. “Tahlil yapmak için” diye aciz ve zayıf bedenimden kan aldılar. Canımı yakmışlardı. Demek, bu hâl böyle gitmeyecek, büyüyüp güçlendikçe, emrime amade olanlar, birer birer kaçacaklardı. Ne olursa olsun, şimdilik durumum çok iyi. Büyüyünceye kadar bu krallığın keyfini yaşamaya bakacağım. Zamanı gelince gelecek sıkıntıları göğüslemeyi de öğrenir, Yaratan’ın istediği şekilde hareket etmeye gayret eder, rahat etmeye çalışırım. Şimdilik başkasının kalemiyle anlattığım bugüne kadarki hayat hikâyemi, yazabilecek yaşa geldiğimde kendim yazarım.

Temennim, bu hayat yolundaki yolculuğum iyi tahlil edilir de, dersler çıkarılır.

MEHMET ÇALIŞKAN

01.11.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.