Kur’ân-ı Azîmüşşân’ı okumanın her harfine en az on sevap kazandırdığını biliyoruz. Kur’ân’ın yazılı bir şekli olan kâinat kitabını da kelime kelime, cümle cümle, satır satır ibret ve tefekkürle okumak da insana az sevap kazandırmaz. Kur’ân, “Hiç düşünmezler mi?”, “Hiç akıl etmezler mi”, “Bunu ancak akıl sahipleri anlar” buyururken onu tefekkür etmenin önemine dikkat çeker.
Bu düşünceler bizi canlı ve cansız herbir yaratığın harika, mucizevî ve üstün özellikleriyle Yaratıcısının büyüklüğünü, eşsizliğini, hiçbir benzeri, dengi ve ortağı olmadığını, tek ve bir olduğunu anlamaya götürür. Kâinatın yaratılışında öyle bir denge, düzen ve bütünlük vardır ki neye bakarsak bakalım âdetâ bir fabrikanın çarkları gibi bir uyum içerisinde çalıştıklarını görürüz. Biri diğerisiz olmaz, her şey bir zincirin halkaları gibi birbirlerini tamamlar, birbirlerine yardım ederler. Bu açıkça tek elden idare edildiğini gösterir.
Bir elmayı ele alalım. O elma yetiştiği ağaç, toprak, su ve aldığı güneşle birlikte bir bütünün parçası ve birbirlerine bağlıdırlar. Hepsi de aynı elden çıkarlar. Öyleyse bir elmayı yaratamayan baharı yaratamaz. Bahar tezgâhını kim kurmuşsa elmayı îmal eden de odur. Bir ağaç gibi hareket etmekte olan kâinatı da Allah’tan başka kimse yaratamaz ve idare edemez. Bir meyve nasıl ağacın aylar süren faaliyetlerinin ürünü ise, ağacı yaratamayan meyveyi yaratamazsa, meyveyi yaratan ağacı yaratandan başkası değilse, kâinat ağacının meyvesi olan insanı yaratan da ancak Allah’tır. İnsanı yarattığı kolaylıkta kâinatı da yaratır. İkinci bir el karışamaz.
Aslında Allah’ın varlık ve birliğinin sayısız delilleri, atomlar sayısınca işaretleri vardır. Nasıl su yüzünde parlayan damlacıklar gökte sürekli parıldayan bir güneşin varlığını gösteriyorsa, kâinatta su kabarcıkları gibi gözüküp kaybolan bütün yaratıklar da ezelî ve ebedî bir Zâtın, yani Allah’ın varlık ve birliğini îlân ederler. Kâinat kitabının en büyük âyeti, o ağacın hem çekirdeği, hem en nurlu meyvesi, âlem sarayının hem ayı, hem güneşi, İlâhî saltanatın dellâlı, kâinatın sırlarını açan Efendimiz Hz. Muhammed (asm) Allah’ın varlık ve birliğinin en güçlü delillerinden biridir.
Yeri göğe bağlayan İsm-i Âzam ve Arş-ı Âzam’dan gelen, kırk yönlü mu’cize Kur’ân-ı Kerim de bütün âyetleriyle Allah’ın varlık ve birliğini ilân eder.
Risâle-i Nurların değişik yerlerine serpiştirilen bu konularla haşir neşir olan kimse artık inandıklarını görür gibi bir yakîne ulaşır. İşte bu tahkikî îmandır.
23.05.2008
E-Posta:
[email protected]
|