Bir kaç gün önce; Türkiye ve dünya gerçeklerinden habersiz bir kısım ‘medya’nın, bir sporcunun ‘tesettürü tercih’ ihtimali karşısında sergiledikleri ‘mahalle baskısı’na dikkat çekmiştik. ‘Mahalle baskısı’ uygulamaya çalışanlar, bir adım daha ileri giderek, bu defa da ‘insafsızlığın dik âlâsını’ sergiliyorlar.
Hatırlamak lâzım, Voleybol Millî Takımının ‘yıldız oyuncusu’ Aysun Özbek’in tesettürü tercih edebileceğini açıklaması ve ilâve olarak da hacca gitmeyi düşündüğünü ifade etmesi ‘bir kısım medya’da deprem yaşanmasına sebep olmuştu. Onlara göre hiçbir ‘yıldız oyuncu’ tesettürü tercih etmeyi düşünemezdi. Yine onlara göre bilhassa genç kızlar ancak ‘baba/koca ve mahalle baskısı’ yüzünden ve üstelik ‘zorla, para karşılığı’ tesettüre girebilirlerdi. Burada ise maddî ve manevî olarak ‘iyi’ durumda olan yıldız bir sporcunun tesettürü tercih etmesi sözkonusu idi ki, ‘yasakçılar’ın dayandıkları bütün ‘direk’ler yıkılıyordu. Onlara göre, kişilerin kendi hür iradeleriyle tesettürü tercih etmeleri mümkün değildi.
Oysa gerek Türkiye’de ve gerek dünyanın başka pek çok ülkesinde genç kızlar, gerçek ‘aydın’lar ve çok sayıda ‘ünlü kişi’ İslâmı, dolayısı ile ‘tesettürü’ tercih ediyordu. İşte Voleybol Millî Takımının ‘genç yıldızı’nın tesettürü tercih edebileceğini açıklaması buna sadece bir örnekti.
Böyle bir ‘haber’ karşısında üçüncü kişilerin yapacağı nedir? ‘Hayırlı olsun’ diyemiyorlarsa bile en azından bu tercihe ‘saygı’ göstermeleri gerekmez mi? Ama onlar saygı değil, insafsızca saldırmayı tercih ediyorlar.
Bu sporcumuzun tercihi karşısında bir bayan yazar maalesef şunu yazabildi: “(...) Tıpkı uyuşturucuya kaptırdığımız gençler gibi nice Aysun’ları da bir başka yalan girdabına kaptırır, arkasından ağlarız.” (Yazgülü Aldoğan, Posta, 18 Mayıs 2008)
Gençlerin maddî ve manevî hayatını mahveden ‘uyuşturucu/öldürücü’ kullanma alışkanlığı ile ‘tesettürü tercih etmeyi’ aynı kefeye koymak insafsızlığın dik âlâsı değil mi?
‘Tesettürü tercih edenler’in arkasında ağlamanız gerekmez! Ağlamak istiyorsanız kendi hal ve gidişinize, anlayışınıza, yaklaşımınıza, insafsızlığınıza ağlayınız! Aysun gibi ‘doğru yolu bulan’lara ve ‘tesettürü tercih edenler’e inşallah ‘yarının hacıları’na milletimizin duâları yeter ve artar bile!
İşte Türkiye bu anlayış ve yaklaşım sebebiyle ‘ileri’ye gidemiyor. ‘Geri’de kalmamızın sebeplerini başka yerlerde aramaya gerek yok.
Her ne sebeple olursa olsun, tesettürü tercih etme ile uyuşturucu kullanmayı eş, hatta uyuşturucuyu daha ‘zararsız’ gören bir anlayış var karşımızda. Bu bir gösterge ve yaklaşımdır. Sadece bir ‘yazar’ın kaleminin ‘sürçmesi’ değildir. Bunu bilelim ve ona göre ‘doğru İslâmı ve İslâmiyete lâyık doğruluğu’ anlayalım ve anlatalım...
Tesettürü tercih etmek ile uyuşturucu kullanmayı ‘eş’ gören bayan yazarımız, bir de fetva vermiş: “Dinin bu olduğuna inanmıyorum. Bize anlatılan peygamber Muhammed’in fikirleri de bu değildir.”
Dinin ne olduğunu herhalde size değil, ‘ehil olan uzmanlar’a sormak lâzım. Ayrıca ‘size anlatılan’ peygamberi bilmiyoruz, ama Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed’in; insanları ‘tesettür’e davet ettiğini çok iyi biliyoruz...
Tesettürü tercih edenlere karşı sergilenen “mahalle baskısının dik âlâsı”ndan sonra ‘insafsızlığın dik âlâsı’na da şahit olduk...
20.05.2008
E-Posta:
[email protected]
|