Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Mayıs 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Cevher İLHAN

Bediüzzaman’ın Kuva-yı Milliyeye desteği (2)



Bediüzzaman, Kasım 1918’de İstanbul’a geldiğinde büyük bir ilgiyle karşılanır. Gazeteler İstanbul’a gelişine birinci sayfada verir.

Ardından “ordunun kontenjanı”ndan Dâr-ül Hikmeti’l İslâmiye âzâlığına getirilir. Osmanlı Devleti, ciddî sıkıntılar içinde. 13 Kasım 1918’de İstanbul’a asker çıkaran İngilizler hızla başşehri ele geçirir.

İşgal gücü sâdece İstanbul’u işgâlle kalmaz, istilâcı politikalarını destekleyecek kamuoyu oluşturmaya çalışır. Bunun üzerine Bediüzzaman, İngiliz propagandalarına kapılanların etkisini kırmak ve halkı ikaz edip uyandırmak için “Hutuvat-ı Sitte” (şeytanın altı aldatması) adlı eserini neşreder.

“Harb-i Umumîde mağlûbiyetimizden dolayı fazla müteessir olduğunuzu görüyoruz” diyenlere, “Ben kendi elemlerime tahammül ettim. Fakat, ehl-i İslâmın eleminden gelen teellümât (elemler) beni ezdi…” diye cevap verir. İşgâlci İngiliz kuvvetlerine karşı “Lânetli şeytandan Allah’a sığınırım” (Bakara Sûresi, 168, 208) ve “şeytanın peşine düşüp gitmeyiniz” (En’am, Sûresi, 142) âyetlerini zikrettiği eserin başında şöyle bir giriş yapar.

“Her bir zamanın insî bir şeytanı vardır. Şimdi beşerde insan suretinde şeytanın vekili olan ‘ruh-u gaddar’ fitnekârâne siyasetiyle cihanın her tarafına kundak sokan el-hannas (şeytan), altı hutuvatiyle (aldatmasıyla) âlem-i İslâmı ifsad için insanlarda ve insan cemaatlarındaki habis menbaları ve tabiatlarındaki muzır madenleri, fiilî propaganda ile işlettiriyor, zaif damarları buluyor” diye yazar.

KUVVA-YI MİLLÎYE’Yİ DESTEKLEYEN MUKABİL FETVASI

İngilizler bu millî direnç ve direnişi kırmak için kontrol ettikleri resmî makamları ve resmî hocaları kullanmaya koyulurlar. İngilizlerin etkisinde kalan bazı çevrelerin de baskısıyla başta dönemin Şeyhülislâmı Dürrizâde Abdullah Efendi olmak üzere Kuva-yı Milliye ve Anadolu’daki İstiklâl Harbi’nin aleyhinde fetvalar çıkartırlar.

İşte zorla yazdırılan bütün bu fetvalara karşı harekete geçen 76 müftü, 36 ilim adamı ve 11 mebus, fetvalardaki yanlışları ve isnadları tesirsiz hale getiren mukabil fetvalar neşrederler. Bediüzzaman da bunların başında gelir. (Osmanlı Şeyhülislâmları, 260; Sarıklı Mücâhitler, 300; Risâle-i Nur Hakkında İlmî Bir Tahlil, 71)

Daha sonra Tulûat adlı eserinde yayınlanan “Anadolu aleyhine çıkmış olan fetvaya ne dersin?” sualine Bediüzzaman, “Fetva-yı mahz (dine ve Müslümanların maslahatına göre verilmiş bağımsız ve objektif bir fetva) değil ki itiraz edilmesin” diye cevap verir.

Sözkonusu Anadolu’daki Kuvvâ-yı Milliye aleyhindeki fetvanın, işgâli meşrulaştırmak ve Müslümanların direnişini kırmak kasdıyla verildiğini izâh edip, “Kim nazar etse bizzarure muradı anlar” diyerek fetvanın maksadını deşifre eder.

İşgal altındaki bir idâreye bağlı makamın verdiği fetvanın sağlam olmadığını ve dinlenilmemesi lâzım geldiğini belirtir; mukabil fetvada bütün açıklığıyla İstanbul ve Anadolu’daki işgalcilere karşı mücadele edilmesinin bir vecîbe olduğunu açıklar.

Fetva verilmeden önce Anadolu’nun konuşturulması ve Anadolu harekâtın aleyhindeki dâvâda işgâlcilerin değil, ülkenin durumuna vakıf siyasetçilerden ve hiçbir tesir altında kalmayan ulemada müteşekkil bir heyet tarafından “maslahat-ı İslâmiye” (İslâm’ın menfaati ve geleceği) noktasında muhakeme edildikten sonra ancak fetvanın verilebileceğini kaydeder. Cihadın aleyhindeki “fetva”yı reddeder.

“Düşman istilâsına karşı harekete geçenler asî değillerdir, fetva geri alınmalıdır” diye açıkça mukabele eden Bediüzzaman, işgâlcilere arka çıkan fetvaları şöyle değerlendirir:

“Zaten şimdi bazı hakaikda (hakikatlerde) bir inkılâb var. Ezdat (zıtlar) isimlerini değiştirip, mübadele etmişler. Zulme adâlet, cihada bağy (isyan), esârete hürriyet nâmı veriliyor.” (Tulûat, 81)

“KUVA-YI MİLLİYE ALEYHTARI

FETVALAR MUALLELDİR...”

Bugün Irak’ta ve Afganistan’da olduğu gibi bazı “yerli” işbirlikçilerin destek çıkmasıyla o gün İngiliz ve Yunanın yaptıklarına sahip çıkanları açıkça kınar. Kuva-yı Milliye aleyhtarı fetvaların “muallel (hastalıklı, eksik, sakat ve kusurlu)” olduğunu ilân ederek şiddetle karşı çıkar.

“Edirne Camiinde, bir İslâm hocasının lisanıyle, Venizelos gibi şeytan zâlime duâ ettirilmesi”ne, “Merkez-i Hilâfette, Müslümanlar lisanıyle hizbüşşeytan olan (İngiliz) ve Yunan askerlerini halâskâr (kurtarıcı), tathirci (temizleyici, pâklayıcı) ilân” edilip “karşısındaki gürûh-u mücâhidini (mücâhitler kafilesini) câni, zâlimi” olarak nitelendirilmesinin garabetine dikkat çeker. (a.g.e.)

Bu vartanın bir vâlidenin veledini (çocuğunu) kendi eliyle öldürerek ve müteessir olmayarak parça parça etmesine benzeten Bediüzzaman, “Hiç mümkün müdür ki onda hissiyat-ı âliye (yüksek hisler) ve ahlâk-ı sâmiye (yüksek ahlâk) intıfa etmesin! (sönmesin!)” diye İngiliz taraftarlığına dair fetvaları şiddetle takbih eder.

İstanbul’daki İngiliz işgâl kuvvetleri komutanı General Harrington’ın emriyle “idam kararı”yla ölü veya diri ele geçirilmek üzere her tarafta aranan Bediüzzaman, bu eseri, gizli olarak matbaalarda çoğaltarak İstanbul’un önemli yerlerinde dağıttırır. Böylece İstanbul kamuoyunda İngiliz aleyhtarlığı uyanıyor ve İngiltere lehindeki propaganda etkisini kaybeder.

Kafkas cephesinde avcı hattında talebeleriyle ve fedâileriyle birlikte savaşan, İstanbul’da canını ortaya koyarak İngiliz işgaline karşı hayatını ortaya koyarak mücadele eden, “cihâd fetvası”yla Anadolu hareketi aleyhindeki “fetva”nın dinlenilmeyeceğini ilân eden Bediüzzaman’ın Kuva-yı Milliyeye aleni ve büyük desteği, öteden beri başvurulan bütün aksi ve bayat iddiaları bir kalemde silen bir gerçektir…

Her 19 Mayıs’ta bu gerçeklerin hatırlanması gerekir…

20.05.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.05.2008) - Bediüzzaman’ın Kuva-yı Milliyeye desteği (1)

  (17.05.2008) - İfâde özgürlüğünün ihlâli

  (16.05.2008) - Ekonomide tsunami…

  (15.05.2008) - Krizin krizle kapatılması…

  (14.05.2008) - 14 Mayıs’ın mânâsı…

  (13.05.2008) - Son baskının izâhı

  (12.05.2008) - Ankara siyasetinin hal-i pürmelâli

  (10.05.2008) - “Kapatma dâvâsı”yla kapatılan gündem

  (08.05.2008) - “Dünyevileşme” vurgusu

  (07.05.2008) - “Pes etmemek” ve “teslim olmamak”

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT