Muzaffer KARAHİSAR |
|
Bir göz açıp kapamak |
Bir göz açıp kapamak tabiri; kısa bir zaman dilimini, bir lâhzayı, bir ân-ı vahidi anlatmak için kullanılır. Ama o kısa ânın içerisinde binlerce güzellik, faaliyet ve sanat yerleştirilmiş. Varlık âlemine gelip yaşadığımız zaman dilimi içerisinde perde perde verilen güzellikleri, sanatları, nimetleri fark edip anlamak, düşünüp yorumlayabilmek için, bütün dimağımızı kuşatmış bulunan ülfet perdesini yırtmamız gerekiyor. Birbiri içinde yerleşmiş mahlûkatın ve mevcudatın hikmeti, rahmeti, önemi, özelliği farklı oldukları halde birlikte dayanışıp yardımlaşarak bir noktaya, bir gayeye yönelmeleri; bütün bunların insanların hizmetine sunulması gayet manidar ve düşündürücü. Hayata gözleri kapalı olarak gelen ve akıllı, şuurlu bir insana bir bakışlık şans tanınsa ve o nazarının ulaşabildiği kadar uzakları tarassut etse... O kısa bakışta: Gökyüzünün engin, lacivert, kadife maviliklerinde uçuşarak, canlılara su taşıyan beyaz ve gri bulutların savrulduğunu görecektir. Biraz aşağısında gökyüzü ile bulutların birleşip kaynaşmış vaziyette ufuklardaki sıradağları ve güneşin aydınlattığı ormanlıktaki ağaçları seyreder. Rüzgârın esmesiyle onlardaki hareketi, kuşların ötmesiyle canlılığı, renkli çiçeklerle, yeşil çimenlerle, otlarla, çalılarla, sarmaşıklarla, kenger dikenleriyle, taşıyla, toprağıyla velhasıl güzelliklerle bezenmiş, düzenlenmiş, yaratılmış, işleyen bir sistemi tarif eden manzaraları görecektir. İlk defa temaşa ettiği bir bakışlık zamanda ve mekânda gördüğü süslerle, renklerle, desenlerle meydana getirilmiş sanat harikalarının bütününü gönül dünyasına genişçe yansıtacaktır. Bir bakışta gördüklerini kendi iç dünyasında uzun süre tefekkür ve tahlil ederek hayran kalacaktır. Saatte108 bin km hızla hareket eden içinde bulunduğumuz dünyamız, bir göz açıp kapayıncaya kadar, dakikada bin 800 km mesafe yolu kat ediyor. Avrupalı bilim adamları, kâinatın başlangıcından sadece 600 milyon sene sonra yaratılmış eski bir galaksi keşfetmişler. UDFy ismi verilen galaksinin ışığı dünyaya 13 milyar yıl sonra ulaşmış. (Işık saniyede 300 bin km mesafe kat ediyor. Bu da yılda 10 trilyon km. anlamına geliyor.) Bu büyüklük, genişlik ve zaman dilimi içerisinde cirmi, cismi ve varlığı bir toz zerresi kadar dahi bulunmayan; yaşadığı süre göz açıp kapamadan daha kısa olan insanlara verilen değer, yüklenen misyon itibariyle, arzın halifesi, eşref-i mahlûkat ve muhatab-ı İlâhî olması binlerce küllî şükrü, duâyı, ubûdiyeti ve itaati gerektirdiğini bir an bile akıldan çıkarmamak gerekiyor. Yukarda bahsettiğimiz manzaralardan, galaksilere kadar her şeyde, her yerde sinema perdesi gibi durmadan mahiyetinde, şeklinde ve yapısında değişiklikler, yenilenmeler, hareketler, tazelenmeler, devam edip gidiyor. Zerrelerden, hücrelerden, atomlardan ta kürelere, galaksilere kadar her şey belli bir plan ve program içersinde, nizamlı, intizamlı, hikmetli, sanatlı, süslü, binlerce güzellikler içinde ölçülü bir şekilde bir anda yaratılıp tazelendiriyor, sistemli olarak işletiliyor. Bunların hepsini Bediüzzaman veciz bir şekilde ifade ediyor: “Halık-ı Rahim, bir kuşun tüylü libasını hangi kanunla değiştiriyor, tazelendiriyor; O sani’-i Hakim aynı kanunla, her sene Küre-i Arz’ın libasını (elbise) tecdid eder. Hem o aynı kanunla, her asırda dünyanın şeklini tebdil eder. Hem aynı kanunla, kıyamet vaktinde kâinatın suretini tağyir edip değiştirir. Hem hangi kanunla zerreyi, mevlevî gibi tahrik (hareket) ederse; aynı kanunla Küre-i Arz’ı meczub ve semaa kalkan mevlevî gibi döndürüyor ve o kanun ile âlemleri böyle çeviriyor ve manzume-i şemsiyeyi gezdiriyor. Hem hangi kanunla senin bedenindeki hüceyratın zerrelerini tazelendiriyor, tamir ve tahlil ediyorsa, aynı kanunla senin bağını her sene tecdid eder ve her mevsimde çok defa tazelendirir. Aynı kanunla, zemin yüzünü her bahar mevsiminde tecdid eder, taze bir peçe üstüne çeker. Hem O Sani’-i Kadir, hangi kanun-u hikmetle bir sineği ihya eder; aynı kanunla şu önümüzdeki çınar ağacını her baharda ihya eder ve o kanunla Küre-i Arz’ı yine o baharda ihya eder ve aynı kanunla haşirde mahlûkatı da ihya eder (diriltir).”1
Dipnot: 1. Mektubat, 24. Mektup 02.11.2010 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (13.10.2010) - Sen dönerken aramıza (12.10.2010) - Sonbaharın hatırlattıkları |