12 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Muzaffer KARAHİSAR

Sonbaharın hatırlattıkları


A+ | A-

Güz mevsimi, hazan vakti, sonbahar; günlerin, mevsimlerin, senelerin, asırların, dünyanın ihtiyarlıklarını bir çırpıda insana hatırlatan ve dünyadan, sevdiklerinden ayrılıkları buruk bir şekilde gözler önüne seren bir zaman da, gökyüzünde son göçmen kuşlarını akıp giden mavi, beyaz bulutların üzerinden uçup gittiklerini, yerde rüzgârların önünde ayva sarısı yaprakların savrulduklarını seyrederek Afyonkarahisar’ın Döğer kasabasına gidiyorduk. Yol boyunca tarlaya tohum eken çiftçilerin rahmet hazinesinin kapısını aletlerle çaldıklarını görerek, düşünerek, tefekkür ve sohbet ederek geçiyordu yolculuğumuz. Döğer Kasabasına vardığımızda 575 senelik, 2. Murad’ın Karamanoğulları seferi esnasında konaklayarak, kesme taştan yaptırdığı tarihî, antika değerinde bir Osmanlı eseri olan kervansaray çıktı karşımıza. O da asırları geride bırakmış, binlerce hatıraya, ayrılıklara, ölümlere şahitlik etmiş taş abide olarak ayakta durmaya çalışarak, kendisinin sonbaharını yaşıyordu sanki...

Öğle namazımızı kasabadaki tarihi Ulu Camii’nde kılarak Safa Sara Beyin evine misafir olduk. Eve adım atar atmaz son derece sıcak, samimi ve içten ilgi, alaka, tatlı dil, güleryüzle karşılandık. İlk defa gittiğimiz evde yıllarca tanışıklık, ünsiyet ve samimiyet varmış gibi, sohbet ve muhabbet başladı. Evin insanları son derece neşeli ve esprili konuşmalarla bizleri de sohbet atmosferi içine aldılar. Bu içtenliğin, aile içi neşenin ve mutluluğun sebebini zihnimde aramaya başladım. Gelişen zaman ve sohbet içerisinde o huzurun kaynağı kendiliğinden sohbet esnasında ortaya çıktı. Safa Beyin annesi (Fadik Ana) Fadime Teyze. O da ömrünün güz mevsiminde. O da binlerce hatırasını, acılarını, özlemlerini geride bırakmış, bahtiyar bir ihtiyar. On sene önce eşi rahmetlik olmuş. Çocuklarıyla beraber kalıyor. Safa Bey onların rızasını alabilmek için gençliğinde Eskişehir vagon fabrikasındaki işini bırakmış. Onun çok meyvesini, bereketini, verdiği huzuru ve huşuyu imanda, İslâmda, Kur’ân’da olduğunu; kendisinde evinde, işinde, çocuklarında bunların emarelerini gördüğünü sevinçle anlatıyordu.

Fadik Ana ömrünün son deminde, güz mevsimini birden bahara çevirmiş bir bahtiyar. O, 75 yaşında Kur’ân-ı Kerim’i okumaya başlamış. Şu anda 78 yaşında tam bir Kur’ân âşığı. Gece-gündüz fırsat buldukça okuyor, okuyor... O, yeniden doğmuş gibi mutlu ve huzurlu. Onun okuduklarının bereketi, huzuru, mutluluğu evin içerisinde herkese yansımış durumda. Son derece, neşeli, şakacı, hoşsohbet, güleryüzlü bir kişiliği var. Allah’ın 99 ismini (Esma-i Hüsna’yı) ezberlemiş, sair zamanlarda onu zikir ediyormuş. Onlarda gördüğüm o huzur, Bediüzzaman’ın: “Ahiret kardeşlerimden Mustafa Çavuş isminde bir zat vardı. Dininde, dünyasında muvaffakiyetli görüyordum, sırrını bilmezdim. Sonra anladım ki, o muvaffakiyetin sebebi: O zat ise ihtiyar peder ve validesinin haklarını anlamış ve o hukuka tam riayet etmiş ve onların yüzünden rahat ve rahmet bulmuş, inşallah ahiretini de tamir etmiş. Bahtiyar olmak isteyen ona benzemeli”1 sözünü hatırlattı.

SafaBey: “Annem Kur’ân-ı Kerim’e âşık, gece-gündüz elinden bırakmıyor, okuyor ve duâ ediyor. Bir yere gezmeye, misafirliğe giderken önce onun Kur’ân-ı Kerim’i alınır, hazırlanır, götürülür” diyor.

İnsanın ruhuna, kalbine, mâneviyatına, fıtratına uygun olan ve her türlü elemlerden, kederlerden, sıkıntılardan uzaklaştıran Kur’ân-ı Kerim’in kazandırdığı sevaplar, hayırlar, hasenat, yaşlı ve beli bükülmüş ihtiyarlarla buluşunca o haneden kazalar, belâlar, musibetler uzaklaşıp yerini mutluluğa, huzura ve sevinçlere bıraktığını gözümüzle gördük.

Bu hakikatı anlatırken Üstad, insanların inanmasını, sözüne kanaat edilmesini; sözünün kati olduğuna inanılması için kasem ediyor: “Sakın deme ‘maişetim dardır, idare edemiyorum’ çünkü onların yüzünden gelen bereket olmasaydı, elbette senin dıyk-ı maişetin (geçim darlığı) daha ziyade olacaktı. Bu hakikatı benden inan. Bunun çok kati delillerini biliyorum; seni de inandırabilirim. Fakat uzun gitmemek için kısa kesiyorum; şu sözüme kanaat et. Kasem ederim, şu hakikat gayet kat’idir. Hatta nefis ve şeytanım dahi buna karşı teslim olmuşlardır. Nefsimin inadını kıran ve şeytanımı susturan bir hakikat, sana kanaat vermeli.”2

Her insanın güz mevsimi, hazan vakti, sonbaharı vardır... Her mahlukatın, mevcudatın, senelerin, asırların, dünyanın ve içindekilerin ihtiyarlığı, sonbaharının olduğu gibi...

Sonbaharlar aynı zamanda gelecek baharların, çiçeklerin, güzelliklerin kavuşmaların, buluşmaların başlangıcıdır, müjdesidir. Ömrün sonbaharı sevgililerle, sevdayla, aşkla buluşmadır, visaldir, vuslattır, şeb-i âruzdur, tatlı ve huzurlu bir sükûnettir, son nefesti

Dipnot:

1. Mektubat, 21. Mektup.

2. a.g.e. 21. Mektup

12.10.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (05.10.2010) - Sonbahar

  (28.09.2010) - Gece vakti

  (21.09.2010) - Göç

  (19.09.2010) - Gurbet

  (14.09.2010) - Ali Bey’in not defterinden

  (09.09.2010) - İnsanlara yardım, hayvanlara şefkat

  (07.09.2010) - Ramazan bereketi

  (31.08.2010) - Küçük benekli böcek

  (24.08.2010) - Hatem usta

  (17.08.2010) - Takvimdeki günlükten


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.