Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Mayıs 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Vurgun çarkı



Bazı “büyük” holding ve banka patronları, son günlerde ard arda yaptıkları açıklamalarda AKP hakkındaki kapatma dâvâsının uzun dönemde ekonomi üzerinde fazla bir olumsuz etkisinin olmayacağını söylüyorlar.

Mecliste büyük çoğunluğa sahip bir tek parti iktidarının böyle bir yargı tehdidiyle karşı karşıya olması gerçekten ekonomiye zarar vermez mi?

“Vermez” diyenlerin gerekçesi ne? Bu görüş Türkiye’de yaşayan herkes için geçerli mi, yoksa her zaman olduğu üzere yalnızca “tuzu kuru” kesimlerin hadiseye bakış tarzını mı yansıtıyor?

Son dönemde, özellikle AB sürecinde yapılan reformlar ve sıkı IMF takibiyle uygulanan politikalar neticesinde ekonominin siyasetten bağımsız ve siyasî tartışmalardan çok fazla etkilenmeyen bir zemine oturtulduğu çok söylendi.

Buna ilâveten, AKP’nin her fırsatta vurguladığı “siyasî istikrar” da ekonomideki gidişatı olumlu etkileyen bir faktör olarak nazara verildi.

Şimdi kapatma dâvâsıyla bu “istikrar” görüntüsü bozuldu. Ve bu durumun dış yatırımcılar tarafından nasıl karşılandığını, Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek geçenlerde şöyle dile getirdi:

“Eskiden sormuyorlardı; ama kapatma dâvâsından sonra siyasî istikrarı sormaya başladılar.”

Zihinlerde tereddütlerin belirdiğine, yatırımcıların içine kurt düştüğüne işaret eden bu durum, yabancı yatırımlardaki azalma ve sıcak para çıkışındaki artışla da kendisini göstermekte.

Yakın zamana kadar faizleri düşürmemekle eleştirilen ve bir noktadan sonra “gıdım gıdım” indirmeye başlayan Merkez Bankasının, son kararıyla yeniden faiz yükseltme trendine yönelmesi, özellikle sıcak para kaçışına engel olmayı amaçlayan bir atraksiyon olarak yorumlanıyor.

Ancak bu sıcak para politikasının bedeli ağır.

Dünyanın en yüksek faiz oranlarıyla cezbedilen sıcak paranın ardında, erbabınca “köpek balıkları”na benzetilip “haydut fonlar” olarak nitelenen hedge fonlar var. Uygulanan politikaların asıl kazandırdıkları, piyasaları bu fonlarla çarpan uluslararası haramzadelerden başkası değil.

Bunların başını da meşhur Soros çekiyor.

Sıcak para sistemi, kapitalist sömürü çarkının yeni bir aracı. Türkiye’nin, Bakan Mehmet Şimşek’e göre 50, diğer Bakan Tüzmen’in hesabınca 60 milyar doları bulacak olan cârî açığı bu sistemle kapattığı söyleniyor; ama sıcak paraya ödenen yüzde 30-40 faiz halkın cebinden çıkıyor.

İşin bir başka boyutu, “yüksek faiz-düşük kur” politikasından kazananlar içinde kartel çevrelerinin de yer aldığına ilişkin duyumlar. Dışarıdan borçlanılan dövizlerin içeride TL faizine yatırılıp haksız-fâhiş kazançlar sağlandığı ifade ediliyor.

Şimdi o çevrelerin “AKP kapatılsa da ekonomi bozulmaz” diyerek açığa vurdukları rahatlık, “AKP gitse de başkası gelir; bizim kazanmamız üzerine kurulan sistem tıkır tıkır işlemeye devam eder” diye düşünmelerinin mi bir neticesi?

Türkiye’de ekonominin de sağlam temeller üzerinde kalıcı ve sağlıklı bir istikrara kavuşmasını engelleyen iki önemli sebep var. Biri, devletin ekonomideki rolünün hâlâ olması gereken seviyede azaltılamayışı; diğeri vaktiyle devlet desteğiyle oluşturulan tekelci sermaye yapılanması.

Yapısal reformlarla ve dikkatli-dengeli özelleştirmelerle bu yapıdan çıkılıp sermaye tabana yayılamadığı müddetçe sıkıntının aşılması zor.

Siyasetteki tatsız gelişmelerin, en çok yeni yeni boy atma sürecinde bulunan Anadolu sermayesini ve girişimcilerini tedirgin etmesi boşuna değil. Zira kazanç yolunu faiz ve vurgunda değil, üretimde gören bu kesimler, yıllardır boğuştukları yapısal-bürokratik engeller ve haksız rekabet ortamı yetmiyormuş gibi, genel ekonomik dengelerdeki bozulmadan da olumsuz etkilenecekler listesinin ilk sıralarında yer alıyorlar.

28 Şubat da öncelikle onları vurmamış mıydı?

Her devirde “Altta kalan ezilsin” mantığıyla bakılan işsizlerin, dar ve sabit gelirlilerin, fukaranın halini ayrıca hatırlatmaya bile hacet yok!

30.05.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.05.2008) - Bediüzzaman ve fetih

  (28.05.2008) - Yargı oligarşisi

  (27.05.2008) - “Laik azınlık”

  (25.05.2008) - Şahs-ı manevî

  (24.05.2008) - Yargı ve siyaset

  (23.05.2008) - Devlet krizi

  (22.05.2008) - Kaygı mı, bahane mi?

  (21.05.2008) - Yargıya baskı mı?

  (20.05.2008) - Yıpratan süreç

  (18.05.2008) - Ömür dakikaları

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Zeynep RUHAN

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır