Vehbi HORASANLI |
|
Yemin metinleri |
Çocuklarımıza her gün “andımız” adı altında ırkçılığı ifade eden metinler söyletiliyor. Çağdışı ve faşist uygulamaların çok tipik bir gösterisi olan bu durumun kaldırılması gerekiyor. Sadece ilköğretim kurumlarında mı? Hayır, Meclis’te bile bu ilkel tutum halkın temsilcilerine söyletiliyor. Mecliste yapılan yemin töreni, demokrasimizin kaçıncı ligde olduğunu ve seviyesini çok güzel bir şekilde gösteriyor. Gönül ister ki, hükümetimiz bu utanç verici gösterileri değiştirecek çalışmalar yapsın... Eğer demokrasinin kurumsallaşmasını ve ülkemizde iyice yerleşmesini istiyor isek, Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi “Hangi siyasî partide demokrasi var? CHP’de var mı? Hiçbirinde yok. Siyasî Partiler Yasası, 12 Eylül’ün ürünü” sorularını sormamız ve gerçekleri ifade etmemiz gerekiyor. Yok, “Ben günümüzü kurtarmak istiyorum, benden sonrası tufan” diyerek mevcut antidemokratik yasalar sayesinde siyaset yapmayı düşünenler var ise, bu insanlara biraz da acıyarak bakmak lâzım. Gelecek nesiller onlar hakkında hiç de iyi şeyler söylemeyeceklerdir. Zira dünya Ay’a giderken bizim yaya kalmamızın en önemli sebeplerinden birisi, işte bu bencil ve sadece kendi menfaatini düşünen politikacılar dolayısıyladır. Aslında Cumhuriyetimiz kurulurken çok sağlam temeller üzerine bina edilmiştir. Bir Cuma günü, yani 23 Nisan 1920’de Cuma namazından sonra tekbir ve Kur’ân’lar okunmak sûretiyle açılış yapılmıştır. Bediüzzaman’ın Meclis’te dağıtılan beyannâmesinden sonra namaz kılanların sayısı artmış, Meclis’in camii yeterli gelmediği için yeni bir yer açılmıştır. Sadece Meclis’te mi? Devletimizin her kurumunda bin yıllık inancımızın etkileri görülmüş, hatta İstiklâl Savaşı boyunca alkollü içkilerin üretilmesi ve satışı yasaklanmıştır. İlginç olması bakımından askerlerin yemin töreninde kullandıkları metni nazarlarınıza sunmak istiyorum. Bakın 6 Eylül 1937 tarihindeki Harp Okulu Yemin Talimatı nasıldı: “Ben sulhte ve harpte, Karada ve denizde Ve havada Ve her nerede olursa olsun, Milletime ve memleketime daima Doğruluk ve sadakatle hizmet Ve hükûmet-i cumhuriyetimizin Bütün kanun ve nizamlarına Ve âmirlerimin her türlü emirlerine, Bütün kalbimle İtaat etmekten ayrılmayacağıma Ve milletimin nâmını, Mukaddes ve şerefli sancağımın şanını Ve askerliğin namus ve şerefini Canımdan aziz bilip Bu uğurda Seve seve canımı feda etmekten Hiçbir zaman çekinmeyeceğime Ve her zaman vazifesini, Namusunu sever, Özü ve sözü doğru Ve gayretli, Bir asker olarak Çalışmaktan başka Bir şey düşünmeyeceğime; Cenâb-ı Allah’ın Kelâmı olan Kur’ân-ı Azîmüşşan’a el basarak Yemin ediyorum. “Vallah ve billâh” İşte, böyle sevgili okurlar. Sağlam temeller üzerine kurulmuş olan Cumhuriyetimiz ne yazık ki ihtilâller ile devletin başına geçen diktatörler sayesinde bu hâle getirilmiştir. Eğer bu durumdan kurtulmak istiyor isek, aslımıza rücu etmeli, yani imanımızı güçlü ve yaşanır kılmak mecburiyetindeyiz vesselâm… 14.10.2010 E-Posta: [email protected] |