Havaların ısınmasıyla birlikte ‘müstehcen’ yayınlar da dozunu arttırmaya başladı. Bilhassa gazete ve televizyonlar, maalesef bu konuda birbiriyle yarışıyor. En dikkat çekici olan da, el değiştirdiği için kamuoyunda farklı gözlerle bakılan bazı medya organlarının tavrı. Sanki ‘el değiştirdiği’ anlaşılmasın diye daha fazla ‘müstehcen yayın’ yapmaya başladılar.
En başta şunu ifade edelim: Sınırları tartışılsa da ‘müstehcen yayın’ların bilhassa gençliği ifsat ettiği, bunalıma sürüklediği bir vakıadır. Yıllardan beri devam eden bu ifsat çalışmaları, çok yazık ki ‘mütedeyyin’ insanların ölçülerini de değiştirdi. Geçmiş yıllarda tepki gören bazı fotoğraf, reklâm metni ve ilânlar; artık tepki görmez oldu. Müstehcen yayın yapmakla övünen gazete ve tv kanallarından daha tehlikeli olan da zaten budur.
Düşünün, ‘aile gazetesi’ olarak bilinen bazı gazeteler, bilerek ya da bilmeyerek ‘ifsat şebekeleri’nin ekmeğine yağ sürüyor. Eskiden beri ‘müstehcen yayın’ yaptıkları bilinen gazeteler zaten çoğu eve girmiyor. Fakat, ‘dost’ bilinen bazı yayın organlarının da bu hassasiyeti kaybedip, ‘müstehcen’ sayılabilecek ölçüde resimlerle süslenmiş ‘reklâm’larla evlere giriyor olması düşündürücü. Bu durum, ‘kurt’un ‘gövde içine’ girmesi anlamına gelir ki; açıkça müstehcen yayın yapan medya vasıtalarından daha da öldürücüdür.
“İslâma hizmet, maddeten terakkiyle mümkündür” tesbitini yanlış yorumlayan bazı kişiler, para gelecek olan yerden ‘ölçüsüz reklâm’ı esirgemiyorlar. Güya bu yolla para kazanılıyor, ama bunun karşılığında kaybedilen ‘haya’nın hesabı nedense yapılmıyor... Kaybedilen ‘para’yı temin etmek mi zor, yoksa ‘haya’yı temin etmek mi zor? Asıl bunun bir muhasebesinin yapılması gerekmiyor mu?
Elbette ‘maddeten terakkî’ de gerekiyor, ama bunu temin için ‘haya’ gibi ağır bir bedel ödenmesine itiraz edilmelidir. Unutmamak gerekir ki, bu hassasiyet kaybedildikçe, kazanılan ‘para’ların da hayrı olmuyor.
Türkiye’yi ‘idare edenler’in gündeminde ise ‘müstehcenlik’ gibi bir konu zaten yer almıyor. Onlar da ya bu görüntülere alıştı ya da ‘daha önemli konu’larla meşguller. Böyle bir konunun gündeme gelmesini arzu etmiyorlar. Aynı şey, gazetelerde devam eden ‘alkollü içki reklâmları’ için de geçerli. Sigarayı engellemek için bunca gayret gösteren ‘yetkililer’in, alkol gibi daha zararlı, aklı iptal eden bir alışkanlık için gayret göstermemesi normal midir?
Elbette ‘azgın azınlık’ bu konuda insafsız hareket ediyor. Fakat onların insafsızlığı karşısında doğruları, gerçekleri, hakikati savunmaktan geri kalamayız. Bir örneğini 19 Mayıs kutlamalarında yaşadık. Manisa’daki ‘tören’lerde ‘müstehcen’ görüntüler sahnelendi ve bu durum bir kısım ‘yetkililer’ce savunuldu. Yanlışı savunanlar da her zaman çıkabilir. Fakat aynı ölçüde ‘doğru’yu savunanların da açıklamalarını duymak isteriz. Bu görüntüler; ‘ortalama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı’nın uygun göreceği görüntüler değildir. Sergilenen ‘müstehcenliği’ Türkiye şartlarında ‘uygun’ görenler olsa olsa ‘sırça köşkte siyaset yapan’lar olabilir.
Müstehcen yayın yapanları ikaz etmek görevimiz...
25.05.2008
E-Posta:
[email protected]
|