Cevher İLHAN |
|
“Özerklik talebi” ve “iftirak projesi” (2) |
Terör örgütünün Kuzey Irak’tan büyük terör eylemleri için sızmaya uğraşıp döşediği mayınlardan şehid cenâzeleri Anadolu’ya gelmeye devam ederken, Kandil’den ve İmralı’dan gelen şantajlarla dolu “teklifler”, meseleyi çıkmaza sokuyor. DTP’nin, bir yandan Öcalan ve Karayılan’ın “mesajı”yla Türkiye haritasının ırklara göre 23 eyâlete ayrılarak ayrı ayrı bayrakları ve parlamentoları olan “Bask modeli” ve “İskoç usûlü”nü önerip, diğer yandan eş başkan Emine Ayna’nın, “Operasyonlar devam ederse daha kanlı bir süreç olacak” tehdidini savurması, çözümü daha da zorlaştırıyor. Bu arada bir taraftan Cumhurbaşkanı Gül’den “randevu talepleri”ne cevap beklediklerini bildiren Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir’in, “Kürt sorunu siyasî bir sorundur, nihaî çözümü de siyasî olacaktır” demesi ve bu “beklenti” ile “çözüme yönelik önerilerinin dikkate alınmasını” istemesi, diğer taraftan daha önce “Türkiye Meclisi”nin ve en son DTP’li belediye başkanlarının “demokratik özerklik projesi” yayınlayıp Türkiye’nin özerk bölgelere bölünmesini istemeleri, doğrusu maddî ve mânevî bütün çabaları boşa çıkarıyor. Ankara’nın yalnız bir bölge için değil, bütün ülke için yerine getirmesi gereken demokrasinin ve özgürlüklerin geliştirilmesinin unsuriyetçi atıflarla bir tek bölge için ortaya atılması, demokratikleşmenin önündeki en büyük engeli teşkil ediyor…
TAHRİKİN DIŞ BOYUTU Belli ki terör örgütü, silâhı ve terörü bırakmayı, dağdan inmeyi “özerkliğin kabulü” şartına ve bütün teröristleri toptan affeden “genel af” şantajına bağlıyor. Bundandır ki “özerklik” paravanında “federasyon”la bölünme ve parçalanma senaryosunun senaristleri ve siyasî aktörleri, Gül’ün daha çok demokratik açılımlar ve özgürlükler çerçevesinde ortaya attığı “tarihî büyük fırsatı” zehirleme peşindeler… DTP’nin baştan beri hâricî güç odaklarına ve küresel ifsada âlet olan, bebekleri, çocukları, mâsum bölge halkını öldüren, binlerce insanımızın katline sebebiyet veren PKK’nın peşine düşmesi, asitmetrik kışkırtmayla Türkiye’nin başına terör ve tefrika belâsını musallat edenlere fırsat verdiriyor. Türkiye’nin 300 milyar dolarını terörle mücadeleye harcamasına, bölgenin kalkınmasına sarfedilecek ekonomik ve sosyal gücün tükenmesine yol açıp, aksi yönde “milliyetçilik” damarını tahriki halka yayma vâhim stratejisi güdülüyor. DTP’nin, bütünüyle dış “mihrakların maşası” olduğu ABD’nin Irak’ı işgaliyle Irak ordusunun ağır ve hafif silâhlarını örgüte bırakmasıyla açığa çıkan ve Bush’un politika gereği “düşman” ilân etmesine kafa tutan Marksist–Leninist bölücü terör örgütünü “Kürtlerin temsilcisi görüp, İmralı ve Kandil’den gelen “tâlimatları” seslendirmesi ve dışarıdan gönderilen “yol haritası”nı önermesi, fitneyi daha da azdırıyor. “İftirak projesi”nin dış boyutu ortada. Başbakan’ın ve Cumhurbaşkanı’nın Beyaz Saray’da defalarca Bush’tan Kuzey Irak kent ve kasabalarında ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşan 150 kişilik terörist elebaşıları listesinden bir tekini talep etmemesi ve her defasında güdümündeki kendini korumaktan âciz Irak hükûmetine ve Kuzey Irak aşiret yönetimine havale etmesi hâlâ hâtıralarda… Keza ABD’nin Irak’taki terör örgütüne her türlü silâh, sağlık, mühimmat, eğitim ve malî yardım sağladığı Amerikan Kongresi raporu ve Amerikan savcılarının kararlarıyla sâbit…
“TEFRİKA PLÂNI”NA GÖRE POLİTİKA Son zamanlarda “Irak’ın kuzeyindeki Kürtlerin Türkiye ile birleşme talepleri”nin dile getirilmesinden “Kuzey Irak’ın Türkiye’ye ilhak edilmesinden Erbil, Kerkük ve Musul’un Türkiye verilmesi” senaryoları da, hâriçten bu ateşi alevlendirme amacını taşıyor. Türkiye’nin, zâfiyetinden istifade ile Müslüman komşusu Irak topraklarını ilhakıyla İslâm dünyasını küstürmesi ve Arap âlemini aleyhine sevketmesi bir yana; “federasyon oyunu”na ve iftirak ateşine odun atılıyor… Amaç, Irak’ın kuzeyinde daha şimdiden “Güney Kürdistan” adını verdikleri bir “federasyon” bölgesi oluşturmak, akabinde bunu Türkiye’nin Güneydoğu ve Doğusuyla birleştirip bir konfederasyona dönüştürmek. Devamında da önce “özerk” ardından “bağımsız” kukla “Kuzey Kürdistan devleti”ni kurdurmak… Washington ve Londra’da hazırlanan “yol haritası” bu. Ve ne yazık ki DTP, Türkiye’nin demokrasi ve özgürlüklerdeki noksanlıklarını istimal ve istismar ederek bu “plân”a göre politika yapıyor… Özetle, “bölünme istemiyoruz” deniliyor; ama bölünme ve parçalanmaya zemin hazırlanıyor. Bediüzzaman’ın tespitiyle, tam da bir asır önce ırkçı ayrılıkçıların, “adem-i merkeziyet” paravanında “muhtariyet” perdesinde “meyl-i iftirak marazı”nı tahrikle tefrikayı tahrikleri gibi, “özerklik” maskesiyle “şiddet-i ihtilâf-ı unsuru (ırkların kavga ve geçimsizliğini)” kışkırtma taktiği güdülüyor.. Çözüm, ecnebi himâyesinde bir ırkçılığa dayalı “muhtariyet” ve “özerklik” değil, bütün ülkede “serbesti-i inkişâf”dır; demokratik hak ve özgürlüklerin teminiyle maddî ve mânevî kalkınma özgürlüğüdür. (Eski Said Dönemi Eserleri, 109) 21.07.2009 E-Posta: [email protected] |