Cevher İLHAN |
|
Resmî rakamlarla “siyasî söylemler”in çelişkisi |
Çin’in Doğu Türkistan’daki vahşet ve zulmü, Naboccu projesinin imzalanması; içte askerî personele yargılama yolunu açan yasa değişikliği üzerindeki hararetli yorumlar ve Ankara’da merakla beklenen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun kararları ortasında hafta başında yeni açıklanan ekonomik rakamlar ve revizeler yeterince tartışılamadı. Öncelikle TÜİK’in daha önce duyurduğu 13.8’lik küçülmeye karşı Mâliye Bakanlığı’nın Haziran ayı itibariyle açıkladığı bütçe rakamları, gelir-gider dengesindeki bozulmayı ve ekonominin durumunu açıkça ortaya koyuyor. Geçen yıl Haziran ayında 3 milyar 978 milyon lira fazla veren bütçenin, bu yılın aynı ayında 2 milyar 521 milyon açık vermesi; ve geçen yılın ilk altı ayıyla mukayese edildiğinde yılın ilk altı ayında bütçe açığının 23 milyar 205 milyona ulaşması, vahâmetin açık bir belirtisi. Mâliye Bakanlığı’nın bildirmesiyle 13 kat açık veren bütçe, Başbakan’ın iddia ettiği gibi krizin hiç de “teğet geçmediği”ni açıkça bildiriyor. Geçen yılın ilk altı ayında 82 milyar 752 milyon lira vergi toplanırken, bu yılın ilk altı aylık döneminde 79 milyar 83 milyon lira vergi toplanması ve yılın yarısında yıl sonu bütçe hedefinin ancak yüzde 39.1’i oranında vergi tahsili, vergi gelirlerindeki azalmanın göstergesi. Kısacası büyük bütçe açığına ilâveten faiz giderlerinin yüzde 31,4 artarak 27 milyar 242 milyon liraya çıkması ve vergi gelirlerinin yüzde 4.4 azalması, ekonomik krizin alarm işâretlerini sürdürüyor. EKONOMİNİN FECİ AKIBETİ Diğer yandan, son Bakanlar Kurulu kararıyla yıl ortasında yeniden yapılan 7.87 oranına varan ve bir yıl içinde yüzde 67’ye ulaşan zamlarla akaryakıt fiyatları kendi rekorunu kırıyor. Benzin ve motorinin yanı sıra daha geçen ay Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun LPG grubuna getirdiği yeni zamlara ek olarak, “tavan fiyat” uygulamasıyla sağlanan indirimden fazlası KDV ve yüzde 8’den yeniden yüzde 18’e çıkarılan ÖTV’yle geri alınmış oluyor. Hükûmetin akaryakıtın yanı sıra turizm işletmelerine ve diğer bazı hizmet kalemlerine yaptığı zamlar ise cabası. Sezon ortasında gelen zammın işletmeleri zora sokacağı ve neticede bütçe açığıyla, akaryakıt zammının ve ÖTV artışının vatandaşlara fatura edileceği belirtiliyor. Bunun diğer bütün ürünlere de yansıyarak en az yüzde 10 fiyat artışıyla pahalılığın artmasına, enflasyonun fırlamasına sebebiyet vereceğini uyarıyorlar. Esnaf ve sanatkârın daha da zor duruma gireceğini ve zaten daralmış piyasaların bu kadar yüksek fiyat artışını kaldıramayacağını haber veriyorlar. Ekonomistler, hükûmetin zaman zaman yaptığı ufak indirimlere karşılık özellikle akaryakıta yaptığı son zamlarla, “kaşıkla dağıtılan kepçeyle alınıyor” tesbitinde bulunuyorlar. Bu arada TÜİK’in, yaz aylarında mevsimlik işçilere rağmen işsizlik artış oranının yüzde 14.9 olarak açıklaması da dikkat çekici. Buna göre işsiz sayısı 3.6 milyon. Dahası, geçen yıl 17.6 olan genç nüfusta işsizlik oranı bu yıl yüzde 26.5’e çıkmış. Her dört gençten biri işsiz… Bunlar resmî rakamlar; gizli işsizler, iş aramayanlar, iş aramaktan vazgeçenler ve iş ümitlerini kaybedenler de buna eklendiğinde, gerçek işsiz sayısının kat kat olduğu ve işsizlik oranının yüzde 20’leri bulduğu uzmanlarca dile getirilmekte. Böylece yatırım, üretim ve istihdamdan yoksun ekonomi politikaların feci akıbeti bir defa daha gözler önüne serilmekte… RAKAMLAR NEDEN ÇARPITILIYOR? İlginç olan, devletin resmî kurumlarının rakamlarına rağmen, Başbakan’ın hâlâ “ekonomik krizin teğet geçtiği”ni ve “geçeceğini” söylemesi; hükûmetin kurumlarıyla “siyasî söylemi”nin çelişkisi… Hakikaten, devletin resmî kurumu olan TÜİK’in yüzde 13.8’le Türkiye tarihinin en büyük ekonomik küçülmesini açıkladığı ve son bir yılda yediden yetmişe her şeye yüzde 50’lerden yüzde yüzlere varan zamlara karşılık işçi emekli aylıklarına ancak yüzde 1.8 zammın öngörüldüğü bir ülkede, Başbakan’ın milletin gözünün içine baka baka, Türkiye’yi ekonomide 26. sıradan 17. büyük ekonomisine getirdiklerinin propagandası, neyin ifâdesi? Başbakan’a göre ekonomide “Türkiye Avrupa’da 6. sıraya çıkmış. Gayrisafi Yurtiçi Hâsılası -2008 sonu itibarıyla- 230 milyar dolardan 742 milyar dolara çıkarılmış. İhracat, 36 milyar dolardan 132 milyar dolara yükselmiş” vs… Belli ki Başbakan, ilk altı ayda ihracatın yüzde 34 gerilediğine dair rakamları, dolar bazında yüzde 29’a varan daralmayı, işçi emeklilerine ortalama 11 liralık komik maaş zammını, resmî rakamlarla yüzde 13 olan işsizliğin yüzde 20’lere varmasını “teğet geçiyor.” Krizin gün geçtikçe daha da derinleştiğini çarpıtarak tam tersi gösteriyor; “Türkiye büyüyor” diyor. Peki, “bizim makamda, mevkide gözümüz yok” diyen Başbakan niçin göz göre göre bu tür çarpıtmalara başvuruyor? Buna neden gerek duyuyor? 19.07.2009 E-Posta: [email protected] |