"Gerçekten" haber verir 25 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Tan ve Ergenekon



4 Aralık 1945’teki Tan gazetesi baskını gerçekleştiğinde Ergenekon örgütü var mıydı? Baskına katılanlar arasında, Ergenekon soruşturması bağlamında gözaltına alınıp bırakılan İlhan Selçuk’un da bulunması, bu yöndeki çağrışımları güçlendiriyor.

Bir gazetenin basılıp matbaasının tahrip edilmesinin, eylem türü olarak Ergenekon tarzına pek yabancı düştüğü de herhalde söylenemez.

Ama burada bizim konuyu getirmek istediğimiz yer farklı. Ve cevabını aradığımız soru şu:

Tan baskınına Üstadın bakış tarzından, acaba Ergenekon operasyonunu nasıl değerlendirmemiz gerektiğinin ipuçlarını çıkarabilir miyiz?

Bir mektupta bu olay için şu yorum yapılıyor:

“İstanbul’da bolşevizm aleyhindeki nümayiş hadisesi, Risale-i Nur’a karşı perde altında hücum eden iki kuvvet birbirine vaziyet almaya başladığı cihetle, Risale-i Nur fütuhatına büyük bir vesiledir...” (Emirdağ Lâhikası I, s. 92)

Bu iki kuvvetten biri, doğrudan doğruya dinsizlik hesabına dine ve Risale-i Nur’a hücum eden komünizm ve bolşeviklik; diğeri komünizme karşı tavır alan milliyetçi-Türkçü hareket.

Aslında ikisinin de beslendiği kaynak aynı. Ancak zaman içinde altı oktan devrimciliği komünistler, milliyetçiliği Türkçüler sahiplenmiş.

Ve bunlar birbiriyle çatışmaya girmiş.

Yola çıktığı andan itibaren sosyalist-bolşevik prensiplerinin takipçisi olan tek parti rejimi ise, son demlerinde kâh komünistlerin üzerine gitmiş, kâh Türkçü-Turancıları hedefine koymuş.

Yani, evvelce ve yıllarca dine ve Risale-i Nur’a hücumda beraber hareket eden kuvvetlerin birbirine düşmeleri vâkıası, sonraki süreçte daha da derinleşerek devam edip bugünlere gelmiş.

Son dönemde Maocu, Leninist v.s. komünistlerle Turancıların Kızılelmacılık ve ulusalcılık ortak paydasında dayanışmaya yönelmeleri bu parçalanmayı ortadan kaldırmayı hedefleyen çok gecikmiş, beyhude ve umutsuz bir girişim.

Ergenekon operasyonuna tepki adına tertiplenen bir gösteride Atatürk ve Lenin fotoğraflarının birlikte yer aldığı pankart ise, Kemalizm-bolşevizm yakınlığının yeni bir belgesi olmalı.

İşte Ergenekon operasyonu, Kemalist cephedeki yeni bir iç hesaplaşma ve bölünmenin tezahürü. Bu çatışmanın bir tarafında, Kemalizm adına her türlü cinayet, suikast, çete, mafya ve darbe oluşumlarına kaynaklık eden bir yapılanma; diğer tarafında değişen dünya ve ülke şartları içinde bu şekilde devam edilemeyeceğini görerek, sistemlerini “yasal ve demokratik” zeminlerde korumak gerektiğini düşünen cenah.

Operasyonun, başarıya ulaştığı takdirde darbeci ve mafyacı çetelerin tasfiyesi yönüyle müsbet sonuçlar getireceği muhakkak. Ancak Atatürk milliyetçiliğini ibra ettirip dindarları Kemalizmle barıştırma hesapları için kullanılması bahsinde aynı şeyi söylemek asla mümkün değil.

Gerçi tutmaz da. Yeter ki, siyaset ve sivil toplum, kendisine çok daha geniş bir hareket ve inisiyatif alanı veren bu yeni durumu iyi değerlendirip tuzağa çanak tutma hatasına düşmesin.

Bediüzzaman Tan olayını Risale-i Nur’a hücum eden iki kuvvetin birbirine düşmesi yönüyle fütuhata vesile olacak bir gelişme olarak yorumlamıştı. Burada da benzer bir durum var.

Ergenekoncular, şimdi bir defa daha bumerang gibi kendilerine dönen Danıştay cinayetini, “dinci” bir saldırganın, “Nurcu bir şeyhin azmettirmesi” sonucu işlediği iddiasıyla, Risale-i Nur camiasına çamur atmaya kalkışmışlardı.

Bugünkü Genelkurmay yönetimi ise, darbe günlüklerindeki ifadeler doğruysa, Said Nursî’ye nasıl baktığının işaretlerinden birini, “(AKP’nin) AK ismi kasten, bilerek Bediüzzaman’ın yazılarından alınmıştır” beyanıyla açığa vurmuş.

Oysa iki iddia da yanlış. Nurculuğun cinayetle de, şeyhlikle de, siyasetle de ve AKP ile de ilgisi yok ve olamaz. İlginç olansa, son kertede, bu iddia sahiplerinin birbirlerine karşı tavır almaları.

25.07.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.07.2008) - Tan ve Ergenekon

  (24.07.2008) - Özkök ve 28 Şubat

  (23.07.2008) - Meşrutiyetten 100 yıl sonra demokrasinin neresindeyiz?

  (22.07.2008) - Kemalizmin iç kavgası

  (20.07.2008) - Bir bilirkişi raporu (2)

  (19.07.2008) - Bir bilirkişi raporu (1)

  (18.07.2008) - Peki, sonuç?

  (17.07.2008) - AB ile gelen değişim

  (16.07.2008) - Eruygur, Tolon ve...

  (15.07.2008) - Travma ve tasfiye

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır