"Gerçekten" haber verir 24 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Özkök ve 28 Şubat



Ergenekon operasyonunun, kendi döneminde biri kuvvet komutanı olarak görev yapmış iki emekli orgenerale uzanması ve bu komutanların adının bir kez daha gündeme gelen darbe günlükleri bağlamında darbe girişimi tartışmalarına karışması üzerine harekete geçen Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök’ün yaptığı çıkışlar ve Köşkte Gül’le görüşmesi, geçen günlerde hayli konuşuldu.

Darbe planları için “Var da demem, yok da demem” gibi “ortadan” ifadeler kullanan Özkök’le ilgili yaygın kanaat, ordunun başında görev yaptığı dönemde darbeyi önlediği yönünde.

Darbe günlüklerinden de, emrindeki kuvvet komutanlarının bu istikametteki talep ve hazırlıklarına onay ve geçit vermediği anlaşılmakta.

Ama bu, işin bir boyutu. Diğer boyutunu ASDER Genel Başkanı, Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin yaptığı hatırlatmada buluyoruz:

“Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı sırasında, iktidarın başlattığı demokratik birçok girişim, TSK’nın örtülü müdahaleleri ile engellenmiştir.

“Kamu yönetimi reformu kanun tasarısı, YÖK kanununun değiştirilmesi, meslek liselerine uygulanan katsayı adaletsizliğinin kaldırılması, Kur’ân kurslarına devam etme yaşının indirilmesi, üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılması ve YAŞ kararı ile tasfiyelerin durdurulması ile ilgili girişimler bunlardan bazılarıdır.

“Yapılan baskılar sonucunda, TBMM’ne intikal etmiş olan bir kısım yasa teklifleri hükümet tarafından geri çekilmiştir. Bunların her biri birer askerî müdahale mesabesindedir. Muhtemelen, kuvvet komutanlarının bugün basına yansıyan darbe hazırlıkları gerekçe gösterilerek bu darbecikler uygulamaya sokulmuş, demokrasinin işlemesi engellenmiş, millî irade ipotek altına alınmış, milletin onuru ile oynanmıştır.

“Hilmi Özkök Paşanın Yüksek Askerî Şûrâ üyeliği sırasında 952 subay ve astsubay, inançları nedeniyle TSK’dan re’sen emekli edilmiş ve bugünkü çarpık kadrolaşma sağlanmıştır...”

Bu derli toplu hatırlatma, darbe veya muhtıra girişimlerini önlediği belirtilen Özkök’ün, 28 Şubat postmodern müdahalesince gerçekleştirilen hukuk ve demokrasi dışı tasarrufların korunması noktasında, zihniyet olarak temelde farklı bir anlayışa sahip olmadığını gösteriyor.

Fark, dediğimiz gibi, yöntem ve üslûpta.

Nitekim Tanrıverdi’nin hatırlattığı örneklere ilâveten, Jandarma Komutanı olarak Şener Eruygur tarafından yapılan hukuk dışı “irtica” operasyonlarının, netice itibarıyla Özkök döneminde gerçekleştiği; Kemal Gürüz ve rektörlerle makamında görüşerek onlara taktik veren, “irtica” ile ilgili konularda açıklamalar yapan Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın bunları ya üst kademenin bilgisi dahilinde yaptığının deklare edildiği ya da akabinde bunları teyid eden resmî açıklamalar yapıldığı da hatırlanmalı.

Aynı şekilde, yine Özkök’ün 2006 Nisan’ında Harp Akademileri Komutanlığında yaptığı ve “Türkiye İslâm ülkesi değildir” sözünü sarf ettiği talihsiz konuşma da kesinlikle unutulmamalı.

Bütün bunlar bir araya geldiğinde, Özkök’ün laiklik, Atatürkçülük ve irtica konularında, askerin yıllardır bilinen çizgisinden farklı bir yaklaşım içinde olmadığı, yalnızca bu çizgiyi ifade etme ve savunma üslûbunu değiştirdiği görülüyor.

Bu üslûp, yöntem ve taktik değişikliğinin birçok sebebi olabilir. AB sürecinde alınan mesafe, demokrasinin kaydettiği gelişme, son iki seçimde sandıktan çıkan neticelerin statükoyu savunmak için daha ince yöntem ve stratejilere mecbur bırakması, ilk anda akla gelenlerden bazıları.

AKP’nin altı senedir izlediği politikalar ise, milletten aldığı oyların, statükoyu savunma, hattâ daha da ötesinde tahkim etme stratejilerine hizmet edecek şekilde blokajını netice veriyor.

Öyle olmasaydı, 28 Şubat tasarrufları, o sürecin başında olduğundan daha sağlam ve yaygın bir şekilde altı senedir devam edebilir miydi?

24.07.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.07.2008) - Tan ve Ergenekon

  (24.07.2008) - Özkök ve 28 Şubat

  (23.07.2008) - Meşrutiyetten 100 yıl sonra demokrasinin neresindeyiz?

  (22.07.2008) - Kemalizmin iç kavgası

  (20.07.2008) - Bir bilirkişi raporu (2)

  (19.07.2008) - Bir bilirkişi raporu (1)

  (18.07.2008) - Peki, sonuç?

  (17.07.2008) - AB ile gelen değişim

  (16.07.2008) - Eruygur, Tolon ve...

  (15.07.2008) - Travma ve tasfiye

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır