Mehtap YILDIRIM |
|
Kim, ne kaybetti? Kim, ne kazandı? |
Üniversitelerde ve ÖSYM’nin sınavlarında başörtüsü yasağının kalkmasının ardından, yıllar sonra dersliklerde başörtülüler görülüyor. Eeee, şimdi ne oldu? Laiklik elden mi gitti? Anarşi mi çıktı? Cehaletin baş gösterdiği yerlerde sürdürülen bir töre ya da kan dâvâsı gibi yıllarca devam eden yasak tamamen kaldırılsa ne olur? Sormak istiyorum; “Ey yasakçı zihniyet, bunu sürdürsen ne kazanırsın? Son versen ne kaybedersin?” Cumhuriyet ilkeleri mi dediniz? Hadi canım sen de! Cumhuriyet sadece sizde mi görülmüş? Avrupa ülkelerinde, Amerika’da, Avustralya’da cumhuriyet yok mu? Oralarda başörtülü üniversitelere giriliyor, başörtülü öğretmenler görev yapıyor, hastanelerde başörtülü doktor ve hemşire çalıştırılıyor ve daha sizin kamu alanı dediğiniz pek çok alanda başörtülüler hizmet alıyor ve hizmet veriyorlar. Onların ne cumhuriyetleri yıkılıyor, ne de cumhurlarının hakkı gasp ediliyor. Hatırlıyorum da, küçük bir ilçeden merkeze okumak için zor zahmet ürkek adımlarla İmam Hatip Lisesine gelen arkadaşlarım vardı. Bunlar liseden sonra yurt dışına giderek çok güzel bölümler bitirdiler ve birkaç dil bilen, dünyanın çeşitli ülkelerini görmüş, geniş bir ufka sahip insanlar olarak ayaklarını yere basa basa, güçlü adımlarla döndüler ülkelerine. Şimdi düşünüyorum da, bu yasak olmasaydı, evlerinden adım atmaya bile çekinen, yağmur yağdığında ayakkabıları su alan, çiftçi ailelerinin çocukları nasıl dünyaya açılacaktı? Çarşıya pazara bile ancak annesiyle çıkan arkadaşlarım, tek başına bir uçağa binip dünyanın öbür ucuna uçma cesaretini nereden bulacaklardı? Ülkelerinde kalanlar da çok şey kazandılar elbet. Hukukî mevzuâtı, haklarını, yakın tarihi çok iyi öğrendiler. Kim dost, kim düşman? Yasak nereden başladı, oynanan oyunlarla planlanan ne? Anladılar. Araştırmacı ve uyanık olmayı öğrendiler. Belki de bu yasak onları gaflet içinde olmaktan kurtardı. Taklidî bir örtünmeden ziyade, niçin örtündüklerini araştırarak, ilmî delillere dayanarak tahkikî iman ile örtünmelerini sağladı. Sahip çıkmaları gereken bir dâvâlarının olduğunu anladılar. Bu sadece başörtüsü dâvâsı değildi. İman dâvâsı idi, hak-hukuk dâvası idi. Bu onlara hayatlarının bir anlamı olduğunu hatırlattı. Bu dünyanın oyun ve eğlenceden ibaret olmadığını, burada mücadele olduğunu, imtihan olduğunu hatırlattı. Ve bütün bunları onlara yasakçılar kazandırdı. Yani şahinler saldırdı, serçelerin istidatları inkişaf etti. Yasakçılara bütün bu kazandırdıklarından dolayı teşekkür edecek değiliz elbet. Şu an uygulamaya başlanan serbestiyet için de minnet duymayız. Çünkü daha düne kadar başörtülüleri okul kapılarında çeviren, onları ikna odalarına çekerek sorguya alan, onların okumaları için İran’ı ve Afganistan’ı adres gösteren bu yasakçılardı. Bu yaptıklarından dolayı bedduâ etmeye de tenezzül etmeyiz. Onlar seçim sandıklarında milletten gerekli cevabı alıyorlar. Bu zulümden mazlûmlar çok şey kazandı, ama zalimler hep kaybettiler. Bu zihniyetleri değişmedikçe, kaybetmeye de devam edecekler. Haksızlıkları bir ağ gibi ellerini ve ayaklarını saracak, karanlıklar içinde cebelleşip duracaklar. Onlar öyle bir çıkmazda uğraşıp dururken, haklı olanlar ise sağlam adımlarla daha aydınlık ve demokrat günlere doğru hep ilerleyecekler. 03.11.2010 E-Posta: [email protected] |