H.İbrahim CAN |
|
Bu kez doğru adımlar atılmalı |
Kürt sorununun çözümüne yönelik yeni bir çalışmanın başladığını memnuniyetle görüyoruz. MİT Başkanı Hakan Fidan’ın ABD seyahati, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın Kuzey Irak ziyareti, BDP ile görüşme, İmralı’da yapıldığı iddia edilen görüşmeler, Öcalan ve BDP’nin açıklamaları, gelinen aşamada sorunun çözümüne yönelik olumlu bir havanın oluştuğunu gösteriyor. Her şeyden önce uluslar arası çatışma teorisinde “olgunlaşma noktası” olarak adlandırılan bir noktaya geldik. Artık hem devlet hem de terör örgütü Kürt sorununun şiddet yoluyla çözümlenemeyeceğini, bu çatışmanın sürdürülmesinin kimseye yarar sağlamadığını gördüler. Yani sorun olgunlaştı. Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz adımların da sırasıyla atılmaya başlandığını görüyoruz. Terör örgütünün öncelikle provokasyona açık yerlerden olmak üzere, militanlarının güvenlik güçleriyle çatışmaya girmeyecek noktaya çekmesi, eylemsizlik sürecini uzatması önemli bir gelişme. Tabi bunun eylemlerin sorunun siyasallaştırılmasının zeminini hazırlamaya yönelik olduğu da gözden kaçırılmamalı. Ayrıca örgüt militanlarının Türkiye sınırları içinde bulunduğu sürece, güvenliğimize yönelik bir tehdit olarak görüleceği ve operasyonların süreceği unutulmamalı. Eğer bu adımın işe yaraması isteniyorsa, örgütün bütün militanlarını sınır dışına çekmesi gerek. Bu süreçte “muhatap” belirleme en önemli unsurlardan birisi. Şimdi hükümet ABD, Öcalan, BDP, Kuzey Irak Yönetimi görüşmeleriyle muhatap belirleme çabasına girdi. Barzani’nin örgüt mensuplarının silâhsızlandırıldıktan sonra Kandil’in eteklerine indirilebileceği, Mahmur’un yeni yerleşim yeri olabileceği gibi tekliflerinin kendisinden kaynaklı mı yoksa örgütün talebi mi olduğu bilinmiyor. Ama bu noktadan önce silâhsızlanma ve af konusunun açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Burada silâhsızlanmada ABD, Kuzey Irak Yönetimi ve Suriye’nin devreye sokulması, ayrıca uluslar arası denetçilerce örgütün gerçekten silâhsızlandığının teyit edilmesi gerek. Referandum sonrası başlayan bu yeni süreçte henüz gündeme getirilmeyen af konusu ise, sürecin en önemli aşaması. Bu aşamanın önemi hem örgütün yönetim kadrosu hariç bütün militanlarını bir şekilde kapsayacak bir düzenleme yapılmasının gerekliliğinde, hem de bu düzenlemenin topluma kabul ettirilmesinin güçlüğünde. Bütün bu somut aşamalara, bütün bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin arttırılması ve güvenceye alınması, herkese birinci sınıf vatandaş olduğunun hissettirilmesi, Diyarbakır Cezaevi gibi geçmişin kötü hatıralarını anımsatan sembollerin ortadan kaldırılması, toplumun bütün kesimlerinin kucaklaşmasını sağlayacak adımların atılması eşlik etmelidir. Kısacası; hükümet, açılımı bu kez doğru başlatmalı ve bütün kesimlerin katılımını sağlayarak sürdürmelidir. Herkesin “artık bitmeli” dediği bu aşamada sorunu çözme fırsatını kaçırmak, ülkemizin geleceğini karartmak anlamına geleceğinden, bu kez açılım başarılı olmak zorundadır. 02.10.2010 E-Posta: [email protected] |