Faruk ÇAKIR |
|
Kendinizi de, bizi de yakmayın! |
Sigaraya karşı yürütülen mücadelede epey mesafe alındığı inkâr edilemez. Her ne kadar ‘gözden ırak’ bazı yerlerde bu yasak dikkate alınmıyor ve bazı lokantalarda yasak delinmeye çalışılıyorsa da ‘temiz hava sahası’ git gide genişliyor. Şimdilerde inanması zor olsa da, geçmiş yıllarda minibüste, otobüste ve hatta uçakta ‘fosur fosur’ sigaraların içildiğine hepimiz şahit olurduk. Bu bakımdan şimdiki yasağın kısmen de olsa delinmesini ‘sigara içmeyenler’ olarak neredeyse biz bile ‘anlayışla’ karşılıyoruz! Geçen hafta İstanbul’un büyük bir ilçesinde, hem de ana cadde üzerinde faaliyet gösteren bir işhanına yolumuz düştü. İşhanının alt katındaki pasaja girince bir de ne görelim? Çay ocaklarının önü ‘sigarahane’ye dönmüş vaziyette. “Burada sigara içilmez” levhası asılmış, ama herkesin ağzında sigara! Sigaraya karşı başlatılan mücadele büyük ölçüde netice veriyor, ama bu vesile ile bir defa daha aynı mücadelenin ‘alkollü içkiler’e karşı başlatılmamış olmasının da bir eksiklik olduğunu hatırlatalım. Sigaraya karşı başlatılan mücadelede haklı bir slogan bulunmuş. Bazı radyolarda tekrarlanan reklâmlarda, “Sigaranı da, beni de yakma” deniliyor. Bu slogan, sadece sigaraya karşı değil; başka ‘tehlike’lere karşı da kullanılabilir. Bilhassa da müstehcenliğe karşı... Malûm, inancımıza göre müstehcenliğin ahiretteki cezası ‘yanmak’tır. Bu sebeple açık saçık giyinmek sûretiyle hem kendisini, hem de etrafındakileri yakmak isteyenlere, sigara karşıtı reklâmlarda olduğu gibi “Kendini de, beni de yakma!” diyebiliriz. Bazıları ‘hürriyet’i yanlış tefsir ederek “Her istediğini yapmak” şeklinde anlıyor. Oysa hürriyet, kişinin her istediğini her yerde yapması değildir. İnsanoğlunun, ‘kendisi’ne bile zarar verme hakkı yoktur. Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Hürriyetin şe’ni (gereği) odur ki, ne nefsine, ne gayrıya (başkasına) zararı dokunmasın.” Öte yandan, yine Bediüüzzaman’ın ifadesiyle “İnsanlar hür oldular, ama yine abdullahtırlar.” Allah’a (cc) kul olduğunu anlamayanlar, hürriyeti de yanlış tefsir edip hem kendilerini, hem de başkalarını yakmanın peşindeler. Sigara gibi dünya hayatını tehlikeye atan bir tehlikeye karşı haklı olarak büyük kampanyalar açıldığına göre, insanların ahiret hayatını tehlikeye atan müstehcenliğe karşı daha büyük ve etkili kampanyalar açmak gerekir. Başta ilâhiyatçılar olmak üzere bütün eğitimciler ve siyasetçiler bu hususta üzerine düşeni yapmak mecburiyetinde. Sigara içmeyerek belki hasta olmaktan kurtulabiliriz; ama hepimizin ‘yanma’ tehlikesini bertaraf edemeyiz. “Nisa” taifesine sesleniyor ve rica ediyoruz: Kendinizi de, bizi de yakmaya çalışmayın! 02.10.2010 E-Posta: [email protected] |