Sevgili Ayhan,
Dirlik ve düzenlik içinde yaşamayı, iki yakamızı bir araya getirmeyi, arzu ve emellerimize kavuşarak mutlu bir hayat sürmeyi ne kadar isteriz.
İsteriz ki, el âleme muhtaç olmadan karnımızı doyurabilelim, evimizi geçindirebilelim, çoluk ve çocuğumuzu barındırabilelim.
Bunun yolu ise hiç şüphesiz çalışmaktan geçer.
Ama hayat yolu bu! Ne kadar didinsek, çırpınsak da her zaman her istediğimize, her idealimize bütünüyle kavuşamayabiliriz.
Peki, ne yapacağız o zaman? “Niçin şunlar şunlar olmuyor? Niye şu noktaya ulaşamadım?” diye kendimizi yiyip bitirmemiz gerekmiyor.
Bu akıllılık değil. “Kadere iman eden kederden emin olur” buyurulmuş. Allah kısmetimizi takdir etmiş. Bazan çok verir, ama başa belâ olur o nimet. Bazan az verir, ama bereketli olur, huzurlu bir hayat süreriz. Onun için isterken hakkımızda hayırlısını istemeliyiz.
İşte Allah Resûlü'nün (asm) sunduğu mutluluk reçetelerinden birisi:
Buyuruyorlar ki: “Dünya işlerinde kendinizden aşağıda olanlara bakınız. Ahiret işlerinde de kendinizden yukarıda olanlara bakınız. Elinizdeki nimeti hor görmemenize en yarayışlı olan budur.”1
Eğer çalışıp kazandıklarımıza kanaat edemiyorsak, gözümüz hep yukarılarda ise mutlu olmamız mümkün değil. Çünkü her zaman kendimizden yukarıda olanları buluruz. Ama kendimizden aşağıda olanlara bakıp da hâlimize şükretmesini biliyorsak bizden mutlu kimse olmaz.
“Nasılsın?” diye hal hatır soran Hz. İsa’ya (as), bir hastanın verdiği cevap ne kadar düşündürücü değil mi? Hasta felçli, cüzzamlı, alaca hastalığından muzdarip, hem de âmâ. Şöyle cevap veriyor: “Hamd olsun Allah’a. Rabbim beni birçok kimsenin maruz kaldığı dertlerden kurtardı.” Şüphesiz kendinden dertli olanlar da var. “Nedir bu dertler?” diye soruyor Hz. İsa (as). Adam, “Neler olacak! Allah’ı tanımamak, O'na inanmamak! Rabbime sonsuz hamd ü senalar olsun ki beni Kendini tanımama bilgisizliğinden kurtardı, bana marifet kaftanını giydirdi.”
Demek Allah’ı tanımamak en büyük dert! Dertlerin başı! O'nu tanımadıktan sonra isterse insan bütün dünyanın sultanı olsun kaç para eder? O'nu tanıdıktan sonra ise zindanlar saray olur, O'nun emir ve izniyle her şey yoluna girer.
Demek huzur ve mutluluk, Allah ve Resûlünün koyduğu kurallara uymakla mümkün.
Dipnotlar:
1- Müslim, Fiten: 18.
18.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|