AB’YE giriş meselesinde, gerek ülkemizde, gerekse Batı’da, birçok istifham hâlâ zihinlerde cirit atıyor. Üyeliğin hızlandırılması, zamanının kısaltılması; bu seslerin kısılmasına; tarihten gelen ve yeni şartlardan doğan bir kısım istifhamların da giderilmesine bağlı. Gerçekten, yanlış değerlendirme yapan bazı zihinler, AB’ye giriş meselesini hâlâ hazmedebilmiş değil. Kafaları karıştıran, birçok soru aleyhte kullanılmak istenmektedir. Bâzılarını sıralayalım:
nBir İslâm ülkesi olan Türkiye’nin, egemenlik haklarının bir kısmını terk edeceği Hıristiyan bir kültürün hâkim olduğu bir dünyada ne işi var?
nTürkiye, AB’ye girmeli mi? O takdirde, Kıbrıs dahil, başka hangi tavizler verilecektir? AB niye bizi almak için aday gösterdi? İnançlarımızdan, kültürümüzden ve sâir meselelerden tavizler koparacak mı?
nBir İslâm ülkesi olan Türkiye’nin, AB’ye girmesi, ne mânâ ifâde eder? Acaba, AB’nin Müslüman bir ülke olan Türkiye’yi aday gösterip içine almayı taahhüt etmekle; “mazide, İslâmiyetin yayılmasına ve yeryüzünü tamamen kaplamasına mâni olan perdeler açılmaya başlamış olduğunun” işâreti sayılabilir mi?
nEskiden, İslâmiyetin yayılmasına mâni olan Hıristiyan ruhbanlar, kâselisler, papazlar, bugün, insanları İslâmiyeti öğrenmeye gerçekten teşvik ediyor mu?
nDemokrasi, İslâmiyet ile bağdaşır mı?
nİnsan hakları, hürriyet, hattâ teknik ve teknolojinin kaynağı Kur’ân, Sünnet olduğuna göre; İslâmın malı olan bu değerleri Avrupa’dan alırken komplekse düşmeye gerek var mı?
nMedeniyetin kaynağı da semâvî dinler, yâni İslâmiyet değil mi?
nGerçek demokrasi ve insan hakları yerleşecek mi; o zaman Müslümanlar inançlarının gereğini sorgusuz suâlsiz yerine getirebilecek mi?
nAB’ye girersek, değerlerimiz, kültürümüz zarar görmez mi?
nBatı, dine dönüş mü yapıyor?
n21. Asırda Türkiye dünyaya şekil vermede önemli bir rol oynayacağına göre; AB’ye giriş, acaba İslâmî tebliği hızlandırır mı?
nHıristiyanlığın âhirzamanda alacağı şekil nedir?
nİslâm Güneşi Batı’dan doğacaktır, ne demektir? İslâmiyetin yayılmasına mâni olan perdeler ne idi; onlar kalkmaya mı başladı?
nHıristiyanlar, İslâm’ı ne kadar biliyor, Müslümanları nasıl tanıyor; Türkiye’nin imajı nedir?
nKur’ân, ehli kitaba nasıl yaklaşmamızı istiyor; Peygamber Efendimiz (asm) onlarla münâsebetlerinde nasıl bir metod takip etmiştir?
nAcaba, AB’ye girmekle, Türkiye’nin İslâm Ülkeleri Birliği meselesi gündemden kalkmış mı oluyor?
nZihinleri, kalp ve vicdânları meşgul eden bir diğer mesele de, “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenin kâfir, zâlim ve fâsık” olacağı meselesidir. Bundan sonra, AB’nin kanunları, sistemi geçerli olacaktır. Şu halde, inancımızla, bu uygulamayı nasıl bir araya getireceğiz?
Batılıların da kafalarındaki “İslâmiyet ve Müslüman” imâjının değişmesi, objektif kriterlere oturması gerekmektedir.
Bu dizi yazımızda bu ve benzeri suâllerin cevaplarını bulmaya gayret edeceğiz.
13.07.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|