YARIM saate yakın süren bu konuşmadan sonra bir terapist, İslâmiyetle ilgili yazılan olumsuz şeylerin aslını sorar. O da anlatır:
“İslâmın esaslarını getiren Hz. Muhammed (asm) aslında başka bir din getirmemiştir. İslâmiyet Hz. Adem (as) ile başlamış, Hz. Muhammed ile tamamlanmıştır. Hz. İbrahim de (as), Hz. Musa da (as), Hz. İsa da (as) aynı dini getirmişlerdir.”
Hıristiyan bir doktor, kardeşimizi ziyaret eder ve şöyle der:
“Seni tebrik ederim, benim yıllarca veremediğim dersi siz onlara ve bana verdin. Bir Müslümanın, inançlı bir insanın nasıl hareket etmesi gerektiğini gösterdiniz. Ben bunları açıklasaydım benimle alay ederlerdi. Çünkü, hepsi ateist. Evet, ben İslâmiyetin, Hz. Muhammed’in (asm), Kur’ân’ın Allah tarafından gönderildiğine inanıyorum.”
*
Terapilerde, doktorlar hastalara, hastalar doktorlara ve diğer hasta arkadaşlarına soru sorar. Bir başka terapide de aralarında şöyle diyaloglar cereyan eder:
“Siz doktor ve terapist olarak psikolojik hastalıklarımızı teşhis edip tedavi etmeye çalışıyorsunuz.”
“Evet…”
“Peki ruh nedir, hastayı nasıl tedavi edeceksiniz?”
“…”
“İşin içinden çıkamıyorsunuz. Çünkü, ruhu tanımıyorsunuz. Ruh nedir, nefis nedir, ruhun nefisle bağlantısı nedir? Bunları bilmiyorsunuz. Siz ruhu anlayamamışsınız. Bilemediğiniz bir alanda nasıl iş yapacaksınız, hastayı nasıl tedavi edeceksiniz?
“Ben bir hasta olarak bunu anlamak isterim… ölüm hakikati nedir? Demek ki, sizin tekniğiniz, teknolojiniz o kadar ilerlememiş…”
En sonunda da onlara şunu söyler:
“Ben bu seanslarda anladım ki, hasta değilim. Normal zamanlarımda bile sizin tavsiye ettiğiniz terapileri, günde beş defa tekrarlıyorum…”
Bu terapiden sonra, diğer hastaların da bu kardeşimiz hakkında rapora geçen tesbitleri şudur: “Filozof”tur…
Avrupa’daki Nur hizmetlerinden
bazı kesitler
Avusturya’daki Risâle-i Nur hizmetleri, faaliyet ve çalışmaları değerlendiren, AKEV’in (Avusturya Kültür ve Eğitim Vakfı) bir yetkilisi şöyle bir özet veriyor:
“Avusturya’da ve dolayısıyla Avrupa’da, kâmil bir şahs-i manevinin azaları olarak bir araya geldiğimizin şuurundayız. Risâle-i Nur’un aşıladığı muhabbet ve uhuvvetle kaynaştık. Göz kamaştırıcı güzel gelişmeler yaşanıyor.
“Ancak, önemli olan kalplere nüfûz etmektir. Zaman zaman evlerde ve camilerde bir araya gelerek, halkın içine karışarak Ried’lere, Schärding’lere, Heidenreichstein’lara giderek insanlara tebliğ vazifemizi ifa etmeye çalışıyorduk.
“Şimdi meşveret hey’eti teşekkül etmiş. Avrupa’nın elli merkezinde Nur’lu faaliyetler sürdürülüyor. İnşallah, Avusturya’da, ilk başlarken duyduğumuz aşk ve şevki yakalamanın çabası içindeyiz.”
Viyana, Wels ve Steyr gibi merkezlerde de yeni dershaneler açma çalışmaları sürdürülüyor. Osmanlı’nın gerilemeye başlamasıyla fetih hareketlerinin de durmasının bir sebebi; artık fütuhat ve cihadın; İslâmın parlak bürhan ve delilleriyle olacağının da bir işareti sayılabilir. Zira, cihad-ı manevîde yegâne kuvvet, İslâmın kesin aklî, mantıkî ve ilmî delilleridir.
Almanya / Ahlen
Her yıl Aralık Almanya’nın Ahlen şehrinde “Avrupa Nur talebeleri toplantısı” tekrarlanır. İşte bu toplantılardan birine katılma imkânı bulduk.
Akşam namazından sonra başlayan programa, yapılan sohbetlerden sonra gazetemizin imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular, tekrar kürsüye dâvet edildi. Herkesin suallerine cevap verildi. Son gelişmeleri de ihtiva eden, ülkemiz, Avrupa ve hatta dünyayı ilgilendiren içtimâî ve siyasî soruları cevaplandırdı. Gece yarılarına kadar devam eden program iştirak edenlerin aşk ve şevk yüklü hareketlerinden, mütebessim çehrelerinden gayet faydalı geçtiği okunuyordu.
Köln yakınındaki Ahlen, hizmetlerin fevkalâde geliştiği şirin bir belde. Büyük bir mescid ve dershanenin yanı sıra, 3000 bin metrekare üzerine kurulu komplike bir hizmet merkezi inşa edilmiş. Dershane, mescid, konferans salonları, derslikler, spor salonları, bayanlara ait hizmet bölümü, misafirhane vs.
Buradaki muazzam hizmetleri, göz kamaştırıcı hizmet binasını; teferruatlı olarak inşallah daha sonra tamamlandığında nazara verilecek.
18.07.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|