AB Hıristiyan, Türkiye ise Müslüman. Acaba, bu farklı toplumlar nasıl kaynaşacak, nasıl yan yana gelecek, nasıl aynı kanun, aynı sistem, aynı anlayış ile idâre edilecek?” diye düşünülebilir.
Aslında Müslümanlar Hıristiyanlara, Hıristiyanlar Müslümanlara çok yabancı değiller. Müslüman-Hıristiyan toplumlar İslâmiyetin doğuşundan günümüze kadar birbirlerini tanıyorlar, biliyorlar. Yan yana, içi içe yaşamışlar. Kilise ile câmi, omuz omuza, yüz yüze... Asr-ı Saadetten başlanarak günümüze kadar, muhtelif devirlerde, hep böyle ola gelmiş...
Hazret-i İsa’nın (as) memleketinin, bugün İsrail’de Arap çoğunluk nüfusunun bulunduğu tek şehir olan Kudüs’ün 120 km kuzeyindeki Nasıra olduğuna da inanılır. Beytüllahim’in 45 bin olan nüfusunun yüzde 60’ı Müslüman, yüzde 40’ı Hıristiyan.
Gözden uzaklık, gönülden ıraklığı; yabancılık korkuyu oluşturuyor. Korku da düşmanlığı getiriyor. Bugün, Avrupa’da Hıristiyanlar, pek çok ülkede Müslümanlarla tarihte ilk defa bu boyutta bir arada yaşıyorlar. Aynı ülke, aynı şehir, aynı apartman ve aynı işyerini paylaşıyor.
Tarih, ekonomik şartlar, cehâlet, vahşetin getirdiği tortular ve İslâmî ahlâkı yaşamamanın kötü bir neticesi olarak, birbirimizi anlayamıyorduk veya anlamak istemiyorduk.
Bugün, dünyayı aldatan ve saçma-sapan teorilerini “yegâne ilmî hakikatler ve din” diye sunan Freud, Darwin, Comte, Marx, Durkheim gibi şarlatanların maskeleri, yine ilimlerin mârifetiyle indirilmiş.
Başta Avrupa olmak üzere, bütün dünyada, hürriyet meyli ve hakikati araştırma fikri uyanmış. Hakikat, eski vahşeti, taassubu büyük ölçüde törpülemiş.
İnançsızlar inanca, “teslîs” akidesindeki Hıristiyanlar tevhîde, İslâm cemiyetleri tekniğe ve medenîliğe, çöküntüye düşenler de ahlâkî ve moral değerlere muhtaç olduğunu idrâk etmiş.
Ve en nihayet, ruhsuz, mâneviyatsız teknolojinin çarkları arasında bocalayan ve müthiş kalabalıklar içinde yalnızlığın girdabına düşen insanlık; daha çok kaynaşma, yardımlaşma ve dayanışma ihtiyacını duyuyor.
Bütün bunlar, yakınlaşmayı, yaklaşmayı, yardımlaşmayı, teşrik-i mesâiyi, birlikte hareket etmeyi zarûrî kılmaktadır.
10.07.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|