AB yolu zorlu, mayınlı...
“Bu uzun ince bir yoldur. Meşakkatli bir yoldur. Bu yolda bizi caydırmak isteyecekler, hatta küçültücü şeyler yapacaklar. Ama yılmamalıyız.”
Bu sözler Avrupa Birliği yolunda Türkiye’ye ivme kazandırmaya çalışan Turgut Özal’a ait.
AB adaylığı, rahmetli Adnan Menderes ile başlayan uzun bir hikâye. Bilhassa Süleyman Demirel ve Tansu Çiller ile, Turgut Özal’ın bu uğurda gayretleri olmuştur.
40 yılı aşan uzun yürüyüşte gerek içerde, gerekse dışarıda Türkiye’yi aldatarak caydırmak isteyenler çıktı. Oyaladılar, geciktirdiler, fakat adaylık ve üyeliği engelleyemediler.
Türkiye, 31 Temmuz 1959’da, AET’ye ortaklık için başvurdu. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül darbesi ve çeşitli oyunlar ile kesilen bir serüven...
Ve 10 Aralık 1999’da Helsinki’de yapılan AB zirvesinde, “adaylık teklifini”, AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi, “resmen” açıklar.
Adaylığın kronolojik tarihi ve serüveni bir çırpıda sıralanabilir. Takdir edilir ki, “adaylık” o kadar kolay olmadı. “Üyelik” için de, birçok mayınlar, dikenli teller döşenecektir.
Fransa Cumhurbaşkanı eski Başdanışmanı Jacques Attali, “Ekonomi, insan hakları bahane. Avrupa’nın asıl derdi din. Siz Müslümansınız diye sizi almıyorlar” diyerek destek vermişti bu zihniyete geçen senelerde tertiplenen 6. Ulusal Kalite Kongresi’nde...
Kimi maksatlı kafalar da, İslâmiyet ve terörü özdeşleştirerek, “Türkiye köktendinci, fundamentalisttir” diye diretiyordu.
Oysa, Alman eski Cumhurbaşkanı Roman Herzog, “İslâmiyet insanlığa hoşgörüyü getirmiştir” derken, Alman Yayımcılar Birliği’nin, 1995 yılı Barış Ödülünü Doğu-Batı yakınlaşması çalışmaları dolayısıyla alan Prof. Annemarie Schimel, “İslâm bağnaz değil, fundamentalist hiç değil” diye anlatıyordu o çevrelere.
Bunun yanında İngiltere Veliahtı Prens Carls, Fransız düşünürleri ve birçok tarafsız ilim adamı, aynı görüşü paylaşıyordu. Bilhassa Fransa’da birçok sosyal bilimci, politikacı ve idâreci de, müsbet duygular besleyerek, “İslâmiyetten ve Müslümanlardan öğrenecekleri, alacakları pek çok şeyin bulunduğunu” söylüyorlardı.
AB Dönem Başkanlığında, Alman Cumhurbaşkanı Herzog, “AB’nin kapısı Türkiye’ye hiçbir zaman kapanmadı. Türkiye, laiklik ve ekonomik meseleyi halletti. Şimdi insan hakları ve hukuk sistemini halletmesi lâzım. AB, problemli bir üye kesinlikle istemiyor!” demişti.
***
Aslını isterseniz, “sekiz yıllık eğitim”, imam-hatip okullarının kapatılması ve Kur’ân kurslarının çok sıkı denetim altına alınıp, âdeta kapılarına kilit vurulması; başörtüsüne karşı inanılmaz baskılar; AB’ye adaylığı engellemeye yönelik politikalardı. Çünkü, II. Avrupa “dinî bağları kuvvetli” bir üye istemiyordu! Onlara göre Türkiye “fundamentalist” bir ülke idi.
Diğer taraftan, Dr. Theo Sommer, hak, hürriyet ve dinden yana olan I. Avrupa’nın da görüşlerini yansıtarak, “Türkiye’nin AB’ye girmesini engelleyen konu, Türkiye’nin Müslüman bir ülke olması değildir” (Die Zeit Hamburg, 1999) diye açıkça beyan etmişti.
***
Biz “AB bizi alır, almaz!”, bâzı Avrupalılar da “Müslüman Türkleri alabiliriz, alamayız!” derken, adaylığımız 1999 Aralık 10’unda tescil edilmiş.
Halbuki, NATO’dayız; ama Müslümanız! BM’deyiz; Müslümanız! IMF’deyiz; oysa Müslümanız! UNDP, UNİCEF, WEP, İLO, AFO, UNESCO, WHO, GTTD’yiz vesâire...
Öte yandan, Hıristiyan din adamları da, “Türkiye’nin AB’ye üye olması dinî tehdit değil” diye ifâde ederken, kraldan fazla kralcılar, dine, bilhassa İslâmiyete olan kinlerini kusmak için bu iddiâları ileri sürdü. Bundan sonra da sürmeye devam edecektir!
Fener Rum Patriği I. Bartholomeos bile, Atina’da yayınlanan Şubat 2000 Elefterotipia gazetesindeki beyanatında, Türkiye’nin dinlere karşı tarafsız laik bir devlet olduğunu, AB’ye tam üye olarak girmesi durumunda dışa karşı herhangi bir dini telkin ya da yönlendirme hareketinde bulunmayacağını ifade ederek, “Ayrıca, sizin tehdit olarak tanımladığınız bir dinin yayılmasına, Ortodoks anlayışına göre siyasî yöntemlerle değil, sadece dinî yöntemlerle karşı konulabilir” diye demokratik bir tavır sergiler.
Demek ki, “Müslümansınız!” dayatması, sadece bir oyalamaca-boyalamaca siyasetinin bir taktiğiydi.
14.07.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|