Hayat, birlik ve ittihadın neticesidir. Müslümanlarla kaynaşarak ittihat için çalışmak.1 Bilhassa fırtınalara karşı dayanışmaya, ittihada önem vermek.2
Emniyeti muhafaza için müsbet iman hizmeti içinde herbir sıkıntıyı sabırla, şükürle mukabele etmek.
Hürriyet imanın özelliği olduğundan hürriyetçi olup, demokratik zihniyete yardımcı olmanın, dolayısıyla imana hizmet olduğunu bilmek.
Kimden olursa, kime karşı yapılırsa yapılsın şiddete, zulme, istibdada, haksızlığa karşı gelmek. Müstebitleri/diktatörleri asla alkışlamamak.
İnsan, tabiatında medenî olduğundan, hem kendi hakkını hemcinsleri içinde, hem de onların hakkını aramakla mükellef olduğunu bilmek.
Kur’ân ve hadîsçe haber verilen, her tarafı kasıp kavuran deccalizm, süfyanizm ve ifsat komitelerinin fitnelerine karşı uyanık olmak. Onlara siyasetle değil, ancak imân ve Kur’ân nurlarıyla mukabele edilebileceğinin şuuruna varmak.3
Âl-i Beyte, Peygamberimizin (asm) soyundan gelen hizmetkârlara sevgiyi esas tutmak.
Şeytandan ve “fasık siyasetdaşını melek; dindar muhalifini şeytan görme” gibi dehşetli ve lânetlenmiş siyasî anlayıştan Allah’a sığınmak.
Hakkın hatırını yüksek tutmak; hiçbir hatıra fedâ etmemek.4
Müfsitlere/bozgunculara aldanmamak.
Hizmet ehlini tenkit etmek değil, kusurlarını örtmek, eksiklerini tamamlamak, hizmetine yardım etmek; ancak mihenge (Kur’ân ve Sünnet’e) vurmak.5
Dünyaya, enaniyete ait her şeyi fedâ etmek; nefsi susturmak.6
Başkalarını dalâletle suçlamak yerine, yardımcı olmak.7
Çaresi bulunan şeyde acizlik gösterip bahanelere; çaresi bulunmayacak meselelerde de cezaya sarılmamak.
Ümit ve korku dengesini korumak ve asla ümitsizliğe düşmemek. Gelişmenin birinci düşmanının ümitsizlik olduğunu bilmek.
Bediüzzaman’ın orijinal ifadesiyle “herbiriniz herbirisine birer tesellici ve ahlâkta ve sabırda birer nümune-i imtisal ve tesanüd ve taltifte birer şefkatli kardeş ve ders müzakeresinde birer zeki muhatap ve mucîp ve güzel seciyelerin in’ikâsında birer ayna olmanız, o maddî sıkıntıları hiçe indirir”.8
İslâmın yüzde doksan dokuzu iman, ibadet, ahlâk; yüzde biri siyasettir. Dolayısıyla siyaseti en geri plana itmek. En büyük vazifenin, en küçük ve dar dairede olduğunun şuuruyla yaşamak. (İlgi alanı ile etki alanını karıştırmamak.)
Dipnotlar:
1- Barla Lâhikası, s. 87.
2- Kastamonu Lâhikası, s. 172.
3- Tarihçe-i Hayat, s. 131.
4- Münâzarât, s. 49.
5- Münâzarât, s. 49.
6- Kastamonu Lâhikası, s. 181.
7- Muhakemat, s. 32.
8- Şuâlar, s. 272.
05.11.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|