Dumansız hava sahası ve çevre
Bugünlerde çok ciddî mesele olarak gördüğüm ve ilgilileri takdir ettiğim ve ayrıca teşekkür ettiğim “Dumansız Hava Sahası” reklâmlarını, hem belediyelerin bilboardlarında, hem de televizyon ekranlarındaki afişleri, içinde yaşadığımız çevre için çok önemli bir hadiseler olarak değerlendirdiğimi ifade etmek isterim.
Müslüman toplumu, çevre ve ekolojik yapı konusunda daha duyarlı olmalıdır. Çünkü Müslüman, kaynakların sadece kendine ait olmadığını daha iyi bilendir. Saçıp savurmak sûretiyle sosyal kirlenmeye yol açmamalıdır. Cenâb-ı Hâkk’ın:
“Bir de akrabaya, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma. Zira böyle saçıp savuranlar şeytanın dostlarıdır. Şeytan ise Rabbi’ne karşı çok nankördür”1 buyruğuna uygun hareket etmelidir.
Toplumda birçok kirlilik söz konusudur. Hava, gürültü, görüntü, maddî, mânevî ve sosyal kirlilikler... Bunları önleme bilinci geliştirilmelidir. Bu konuda medyaya büyük bir görev düşmektedir. Yeryüzünün her tarafı sanki bir cami gibi yaşanır hâle getirilmeli ve tertemiz olmalıdır. Hz. Peygamber (asm): “Yeryüzü bana (ve Müslümanlara) bir ibadet yeri (mescid) ve temizleyici kılınmıştır”2 buyurur.
Kâinatta cereyan eden her şey, Cenâb-ı Hâkk’ın Esmâ-i Hüsna’sından her bir isminin ayrı bir tecellîsidir. Yeryüzündeki kirlenmeleri önleyen bir takım tanzifât memurları vardır. “Demek bu saray-ı âlem ve bu fabrika-i kâinat, İsm-i Kuddûs’ün bir cilve-i Azam’ına mazhardır ki, o tanzif-i kudsiden gelen emirleri, değil yalnız denizlerin akilü’l-lahm (et yiyen) tanzifatçıları (temizleyicileri) ve karaların kartalları, belki kurtlar ve karıncalar gibi, cenazeleri toplayan sıhhiye memurları dahi dinliyor.”3 Kâinat bahçesinin temizliği ve ekolojik dengenin kurulması hususunda her canlı görevini ifa ederken, mükerrem ve ahsen-i takvim üzere yani en güzel biçim ve kıvamda yaratılan insanoğlunun duyarsızlığını makul karşılamak mümkün değildir.
Hz. Peygamber’e (asm) inen ilk vahiylerden birinin “Elbiseni tertemiz tut”4 olması, İslâmın ilk anlarından itibaren temizliğe ne kadar önem verdiğinin göstergesidir. Bu duyarlılık karşısında Hz. Peygamber’inde (asm) bir takım tavsiyeleri vardır.
“Kim Müslümanların gelip geçtiği yerden onları rahatsız eden bir şeyi kaldırıp atarsa, Allah ona sevap yazar. Allah kime sevap yazarsa o sayede onu Cennete koyar.”5
“Avlularınızı ve meydanlarınızı temiz tutun.” 6
Hz. Peygamber (asm); “Lâneti gerektiren iki hareketten sakının” buyurmuştur. “O iki şey nedir?” diye sorulduğunda ise; “İnsanların gelip geçtiği yollara ve gölgelendikleri yerlere abdest bozmayın” 7 diye cevap vermiştir.
Yine Hz. Peygamber (asm), halkın kullandığı genel yerlere çöp dökdürtmemiştir. Bu konuyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
“Allah pak ve temizdir. Pak ve temizliği sever; kerim ve cömerttir, kerem ve cömertliği sever. Öyle ise, avlularınızı ve boş sahalarınızı temiz tutun. Yahudilere de benzemeyin. Onlar çöplerini evlerde toplarlar.” 8
Dünyanın ilk çevre nizamnâmesinin Kanuni zamanında, bundan yaklaşık 500 sene önce hazırlanmış olması ecdâdımızın bu hususa verdiği önemi göstermektedir.
Asırlar önceki bu hukukî düzenlemede günümüzde dahi tatbik edilebilecek hükümlerin bulunması, gerçekten dikkat çekicidir. Meselâ; evlerin ve dükkânların çevrelerinin temiz tutulması (Mad. 1); görülen pisliklerin o çevre halkına temizlettirilmesi (Mad. 2); hamam ve oteller gibi umuma ait yerlerin temizliğine dikkat edilmesi (Mad. 3, 4); çevreyi kirleten esnafın artık maddeleri ve pis sularını, tamamen boş yerlere ve şehir dışına taşımaları mecburiyeti (Mad. 6, 7); en önemlisi de, arabacıların yani bugün de oto sahiplerinin arabalarını ev ve dükkânların önüne park etmemeleri ve mutlaka özel park yerlerinde durdurma mecburiyetleri (Mad. 10), bugün de muhtaç olduğumuz ve yürürlükte bulunan esaslardır. 9
Dipnotlar:
1- İsra Sûresi, 17/26,27.
2- Müslim, a.g.e. c.2, s.131.
3- Özdemir, İbrahim; (Dr.) Çevre ve Din, Çevre Bakanlığı Yayınları, Ankara-1997, s.143.
4- Müddessir Sûresi, 74/4.
5- Buharî Muhtasarı Tecrid-i Sarih, h.223.
6- Aclunî, Keşfu’l-Hafa, c.1, s.216.
7- Nasıf, M. A.; Taç, Beyrut-1961, c.1, s.216.
8- İbn Kayyum, Tıbbü’n-Nebevî, s.216.
9- Akgündüz, Ahmed; (Prof. Dr.) Öztürk, Said; (Doç. Dr.) Bilinmeyen Osmanlı, Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul-1999. S.161.
|