"Gerçekten" haber verir 30 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Sessiz yürüyüş



G üngören katliamının hatırlattığı yakın dönem terör olaylarından biri olan Ankara-Anafartalar saldırısı, 27 Nisan sürecinde laiklik ve cumhuriyet mitinglerinin bütün hızıyla devam ettiği bir ortamda gerçekleşmişti.

Ve biz o günlerde şunları yazmıştık:

“AKP’yi bahane ederek ve laikliği koruma gerekçesiyle, bir kişinin burnunu bile kanatmadan milyonları mitinglerde buluşturma becerisini gösteren ve bununla övünen organizatörler, çok daha büyük kalabalıkları teröre karşı meydanlarda omuz omuza getirmeyi niçin düşünmüyorlar?

“Cumhuriyet mitinglerinde dalgalandırılan ve meydanları gelincik tarlasına çevirdiği şeklinde benzetmelere konu olan ayyıldızlı bayraklar, milletin teröre teslim olmama kararlılığını yansıtan bir dayanışma mesajıyla niye Türkiye’nin birçok yerinde tekrar tekrar yükseltilmiyor?

“Terör belâsı, laikliğin karşı karşıya olduğu vehmedilen hayalî tehlikeye kıyasla ciddîye alınmaya değmez ve önemsiz mi bulunuyor?

“Teröre lânet mitingleri niye yapılmıyor?”

2 Haziran 2007 tarihli Yeni Asya’da çıkan bu yazımızın ardından, laiklik mitinglerini, terörü kınama mitinglerine dönüştürme havası oluştu.

Sonraki günlerde birkaç vilâyette yapılan mitinglerde ağırlık terörü lânetleme mesajlarına verilmeye başlandı. Ama bunlara hem katılım hayli düşük seviyede oldu, hem de teröre karşı verilen mesajlar çok fazla gündem oluşturamadı.

Konuya böyle girmemizin sebebi, Güngören katliamı sonrasında CHP lideri Baykal’ın, evvelce İspanya’da terör saldırılarına karşı on milyonu aşkın insanın katılımıyla gerçekleşen yürüyüşü hatırlatarak, bizde de teröre karşı millî bir lânet kampanyası açılması için çağrıda bulunması ve “sessiz bir yürüyüş” önerisi yapmasıydı.

Ardından konu Başbakana iletildiğinde o da “Oturur, konuşuruz” diyerek, zahiren olumlu baktığını gösteren, ama gerçekte topu taca atıp geçiştiren bir cevap verdi. Böylece teröre karşı sessiz yürüyüş teklifi bir kez daha suya düştü.

Dahası, Baykal’ın teklifini, “halkı sokağa dökme” çağrısı olarak yorumlayıp, böyle birşeyin teröre yeni bir kanlı provokasyon fırsatı sunabileceği yönünde endişe izhar edenler oldu.

Gerçi bu endişeler bütünüyle yersiz sayılmaz. Çünkü bu çeşit toplanmalar, provokatif sızmalara, kontrolsüz sloganlara, çatışmalara açık olabiliyor ve daha büyük sorunlara yol açabiliyor.

Ama artık Türkiye’nin bu endişeleri aşma olgunluğuna erişmiş olması gerek. Nitekim gerek geçen yılki laiklik mitingleri, gerekse son haftalarda farklı illerde tekrarlanan “ortak akıl” buluşmaları gayet sakin bir şekilde yapıldı ve dağıldı.

Partilerin açık hava toplantıları da yıllardır disiplinli ve kontrollü bir şekilde yapılageliyor.

Aynı zamanda demokratik olgunlaşma göstergesi de sayılabilecek bu tecrübeleri bir araya getirip, partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının ortak organizatörlüğünde, milyonların katılacağı bir teröre lânet yürüyüşü niye yapılamasın?

Bu yürüyüş için meydan tahsis etmeye, kürsü kurmaya, konuşmalar yapmaya hiç gerek yok.

Adı üstünde; sessiz yürüyüş. Ve esasen bunun için en uygun vesile, aralarında bebeklerin ve ana rahmindeki bir yavrunun da bulunduğu terör kurbanları için kılınan cenaze namazlarıydı.

Olayın hemen ardından, çok seri bir organizasyon yapılabilir, namazların kılınacağı cami ve namazı takiben yürüyüşün gerçekleşeceği güzergâh ona göre tayin edilip televizyonlardan duyurulan bir çağrı formatı içinde halk bilgilendirilebilir ve böylece maksat hâsıl olmuş olurdu.

Ama anlaşılan o ki, Türkiye böyle birşeye hâlâ hazır değil. Aslında gelinen nokta itibarıyla tecrübe, birikim ve eriştiği olgunluk bunu yapmasına müsait, ancak pratiğe dökme konusunda biraz daha zamana ihtiyaç olduğu görülüyor.

Bilhassa rejim, laiklik ve irtica kavgalarının farklı kesimler arasında oluşturduğu önyargı duvarları kaldırılabilse, bu süre daha da kısalabilir.

30.07.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.07.2008) - Terör ve Ergenekon

  (27.07.2008) - Asırlık gecikme

  (26.07.2008) - Hürriyete hitap

  (25.07.2008) - Tan ve Ergenekon

  (24.07.2008) - Özkök ve 28 Şubat

  (23.07.2008) - Meşrutiyetten 100 yıl sonra demokrasinin neresindeyiz?

  (22.07.2008) - Kemalizmin iç kavgası

  (20.07.2008) - Bir bilirkişi raporu (2)

  (19.07.2008) - Bir bilirkişi raporu (1)

  (18.07.2008) - Peki, sonuç?

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır