Dedesi, annesi ve ailesinin durumu hakkında yazdıklarımızdan memnun ve müteşekkir olan Reyhan Hanım, geçtiğimiz hafta sonu ziyaretimize geldi.
Reyhan Hanım, 15 Mayıs 2008 tarihli yazımızda kendisinden söz ettiğimiz "Habibe Ana"nın tek kızı ve Son Şahitler'den Dr. Asaf Dişçi'nin de tek torunudur. Aynı zamanda sekiz çocuk annesi olup, yaşlı annesi ve kalp hastası eşiyle birlikte ailenin geçimini temine çalışıyor.
Aslen Erzurum'lu olan dedesi vefat ettikten sonra sahipsiz kalan ve malları–mülkleri fırsatçı zalimler tarafından gasp ve garet edilen bu mağdur aile, yine de Allah'tan ümidi kesmeyerek ayakta kalma mücadelesini vermeye devam etti.
Ödeyemedikleri elektrik ve su borçları sebebiyle hayli sıkıntılı günler yaşayan Dişçi ailesi, değerli okuyucularımızın ve hayırseverlerin yardımları sayesinde, çok şükür şimdilik bir derece olsun rahata kavuşmuş bulunuyor. Sevindirici bir gelişme.
İşte, hayatını ailenin dirliğini korumaya ve moralini yüksek tutmaya çalışan Reyhan Hanım da, sizlerden görmüş olduğu bu desteğe teşekkür kabilinden, sizler adına bizi ve gazetemizi ziyaret ettiler. Desteğini esirgemeyen sizlere çokça duâda bulundular.
Bu vesileyle, kendisinden ailenin durumu hakkında daha detaylı bilgi edinme fırsatını da bulmuş olduk. Bilhassa, okula giden çocuklarının, torunlarının durumunu bilmek, bizim için çok önemliydi. Bu sene bitti; ancak, seneye onlara burs, kırtasiye ve okul malzemeleri hususunda yardımcı olmamız gerekiyor.
Bir–iki saatlik zaman zarfında çok şeyler konuştuk. Dedesi tarafından ismi konulan Reyhan Hanım, bizi hem sevindiren, hem de hüzünlendiren çok şeyler anlattı. Size, bunların küçük bir kısmını özetle aktarmak istiyoruz...
Reyhan Hanım, küçüklüğünde harp gazisi olan dedesinden Said Nursî'nin esaret hayatı hakkında çok hatırlar dinlemiş. Ancak, bunları sadece o yıllara ait bir mesele şeklinde düşünmüş. Üstad Bediüzzaman'ın, sonraki yıllarda ve bilhassa bugünlerde karşısına tekrar çıkacağını ve onun talebeleri tarafından ailece maddî–mânevî yardım göreceklerini hiç düşünememiş, aklına dahi getirmemiş.
Şimdi ise, gördükleri ilgiden, sevgiden, saygıdan son derece memnunlar. Ayrıca, artık kimsesiz ve sahipsiz olduklarını düşünmüyorlar.
Reyhan Hanımın şu anlattıkları da çok dikkatimizi çekti ve rikkatimize dokundu: "Çocuklarımız, hiç dışarıya çıkmaz, sokakta gezinmezler. Sadece evden okula, okuldan eve gidip gelirler...."
Ziyaretçimizin boğazı düğümlenerek devam etti... Neticede, bu halin iki önemli sebebe dayandığını anladık: Birincisi, mecburiyet tahtında oturdukları muhit, pek de tekin bir yer değil. Çocukların ahlâkı bozulmasın diye, evlerinde oturup ders çalışmayı tercih ediyorlar. İkinci sebebin ise, ancak yarı izahını sizlere aktarabiliriz: Sokağa çıkan komşu çocuklarının ceplerinde para var, harçlık var. Onlar, bununla bakkala, markete giderek kendilerine birşeyler alabiliyorlar....
Tarihin yorumu 9 Haziran 0068
Nero(n), sonunda kendini de yaktı
Beşinci Roma İmparatoru olan Nero(n), zalimâne pekçok icraata imza attıktan sonra sinir buhranına girdi, aklî melekesini kaybetti ve nihayet bir mağaraya çekilerek 9 Haziran 68'de intihar etti.
Aynı Nero, zevkine göre yepyeni bir şehir inşa etme takıntısıyla, (MS) 64 senesinde de koca Roma'yı ateşe vermiş ve şehri baştan başa yakıp küle döndürmüştü.
* * *
Milâdî 37 senesinde İtalya'da doğan Nero, henüz üç–dört yaşında iken babasını kaybetti. Annesi ise, aynı zamanda 4. İmparator olan amcası ile evlendi. Kendisi de bu vesileyle hem üvey evlât, hem de tahtın varislerinden biri oldu.
54'te amcası ölünce, 17 yaşındaki Nero, annesinin girişimiyle imparator oldu.
İktidarının ilk dört–beş yılı başarılı geçen Nero, yaşı ilerledikçe değişti ve sefahate, eğlenceye meyletti. Bu uğurda çok büyük masraflarda bulundu.
Onun bu tutumunu eleştiren annesini dahi öldürtmekten çekinmedi. Arkasından, diğer muhaliflerini bertaraf etmeye yöneldi. Tanınmış sayısız insanı idam ettirdi.
Mısır'dan Filistin'e, Yunanistan sınırından Britanya'ya kadar çok geniş bir coğrafyada hakimiyet kuran Nero, sonunda öyle bir bunalımın içine düştü ki, onu bu sıkıntıdan hiçkimse kurtaramadı.
Öldürüleceği korkusuna kapılan imparator, bir mağaraya çekildi ve orada hayatına son vererek "tarihin en aykırı tipleri" arasındaki yerini almış oldu.
09.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|