Başörtüsü asla affetmez! Milyonlarca mağdur başörtülülerin âhı, Arş-ı A'lâya çıkıyor! Ve başörtüsü, bir yorum meselesi değil ki, öyle veya şöyle anlaşılsın, yorumlansın. Kur’ân’da, iki yerde açıkça, “başörtüsü!” diye geçmektedir…
Dolayısıyla ona karşı yapılan haksızlıklar veya hafife almalar, asla affedilmez!
***
Anayasa Mahkemesi, 411 milletvekilini, dolayısıyla millet iradesini hiçe sayarak başörtüsünü üniversitelerde serbest bırakan kanunu iptal etti!
Kime ne diyeyim?
AKP’nin acemiliğine, üniversitede başörtüsü çözümünü anayasa maddesiyle yapmaması yönündeki ikazları dinlememesine, her şeyi yüzüne gözüne bulaştırmasına ne diyeyim?
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, “Şüphesiz ki verilen kararlar, bir kısım insanımızı sevindireceği gibi bir kısım insanımızı da üzebilecektir. Bence verilen karar ne olursa olsun, ülkemizde birliğimizi beraberliğimizi ve birlikte yaşama azmiyle sevincimizi asla ortadan kaldırmamalıdır” diye tavsiyede bulunuyor.
Ne diyeyim?
Yani, başkan demek istiyor ki, “Biz sizi ateşe attık, ama, yanmayın ha!”
Ne diyeyim?
Yani, “Biz başörtülüleri üniversitelerden atarak ve sokmayarak bölünme ve parçalanmayı hızlandırdık, ama, siz sakın birlik ve beraberliğimizi bozmayın!” diyor.
Ne diyeyim?
Aslında başörtünün, başörtülünün başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi!
Ben başörtüsünü “füruat gören” ve 28 Şubat 1997 postmodern darbecilere destek veren hocalara, efendilere ne diyeyim!
“Rektörler başörtülülere selâm duracak” diyenlere ne diyeyim.
“Bedel ödemeye hazır değiliz!” deyip, iktidarını icraata tercih edenlere ne diyeyim…
Hiçbir hak ve hürriyet için, vatandaşın derdi için bedel ödemek istemeyen “hubb-u cah!” meftunlarına ne diyeyim…
Aslında başörtüsü yasağının devamının en büyük müsebbiplerinden birisi de yine maalesef başörtülüler! Ki, AKP iktidar olunca, “Bizdendir!” deyip, “şıp” diye tüm meşrû dirence ve hak arama şuuruna son verdiler! Kendilerinin talep etmediği bir hakkı, Anayasa Mahkemesi veya başka mahfiller onlara verir mi, niye versin?
Ve, başörtüsü, Kur’ân kursu, YÖK’ün yok edilmesi, imam-hatiplilerin, dolayısıyla meslek liselilerin katsayısı haksızlığı için bedel ödemeyenlere gerekli cezayı vermeyen; ancak, “ekonomik istikrar, TOKİ evleri, hastane, postane” için oy verenlere ne diyeyim?
“Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam!” diyen felsefeyi benimseyip; sonradan, “Haksız, hukuksuz, hürriyetsiz yaşarım, ama, ekmeksiz, istikrarsız yaşayayam!” diyenlere ne diyeyim?
Ancak şunu söyleyebilirim:
Başörtüsü asla affetmez!
Niyazımız odur ki, İlâhî ikaz, bize bunu pahalıya satmasın!
07.06.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|