Cevher İLHAN |
|
Yaş iş |
İşin aslına bakılırsa, haftalardır gürültü koparılan YAŞ tartışmaları, TSK Personel Kanunu’nun 65. maddesi gereğince öteden beri yapılagelen rutin uygulamalardan ibaret. Başbakan Yardımcısı Arınç’ın “Bu YAŞ işini siyasî bir alana çekmek, TSK yanında yer alıyorum görüntüsü vererek hükümeti eleştirmek çağdışı bir tutumdur” sözleri, bunun ifadesi. Ancak “dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde YAŞ’ta ne yapılıyor, kim nereye gelecek, hangi komutan emekli olacak, kim emekli olmayı düşünüyor’ konularının tartışılmadığını” belirten Arınç’ın bu tesbitiyle, medya aracılığıyla YAŞ üzerinden çarpıtmalarla siyasî iktidarın siyasî avantaj elde etmesi arasında ciddî tenâkuzlar bulunuyor. Zira “ilk kez hükûmetin YAŞ’ta dediğini yaptığı”, “Askerin direttiği, Başbakan’ın çizdiği” iddialarını, 28 Şubat’ta tankları sokaklarda yürütenlerin, “irtica eylem plânı”nda ve “internet andıcı iddianâmesi”nde ismi geçenlerin terfi ettirilip önemli kritik komutanlıklara atanmaları, çürütüyor. Bir yandan AKP’nin “sivil demokratik direnç gösterdiği” havasını veren Arınç, diğer yandan bu sözünü, “Kaldı ki bu durum geçmişte de yaşandı. Ama hiçbir zaman fevkalâdelik hissedilmedi. Süleyman Demirel zamanında, rahmetli Turgut Özal zamanında oldu. Adnan Ersöz, Necip Torumtay’ları kimse unutmadı; bugünkü olay, Demirel ve Özal zamanındakinden çok küçük” cümlesiyle nakzediyor…
SUÇLAMALAR VE ÇELİŞKİLER Arınç, bununla da kalmıyor; partisini överken, silâh zoruyla Meclisi kapatan, hükûmetleri deviren, demokrasiyi katleden ve inkıtaa uğratan darbelere mâruz kalan, Yassıada’dan Zincirbozan’a asil demokratik mücadeleyi şerefle veren “eskileri” karalıyor. “Eskilerin ‘höt’ denildiğinde şapkasını alıp kaçtıkları” hakaretini tekrarlayarak, kendinden menkul “dik durup, “izzetlerini, milletin şerefini, milletten aldıkları emâneti sonuna kadar yere düşürmedikleri”ni ileri sürüyor. “Her öksürene, aksırana karşı şapkalarını alıp gitmedikleri” tekerlemesiyle öncekileri endâzesiz suçluyor. Devamında da Demirel ve Özal’ın karşı karşıya kaldıkları olayın çok daha büyük olduğu, bugünkü krizin çok küçük kaldığı yaman çelişkisine düşüyor. Keza Başbakan Erdoğan da Genelkurmay Başkanı Başbuğ’la geceyarısı zirvesi öncesi hızlı trende bir yandan “Kara Kuvvetleri Komutanı ile yeni Genelkurmay Başkanı’nın kim olacağı üzerinde mutabakat”tan bahsediyor. “Genelkurmay Başkanıyla ilgili kararnâme imzaya açıldı mı?” sorusuna, “Şu anda bu konuyla ilgili önce bir isim üzerinde mutabakatımızı sağlayacağız” cevabını vererek işleyen normal süreci aktarıyor. Org. Atilla Işık’ın emeklilik talebinin işleme konulmayabileceğini açıklıyor. Fevkalâde bir durum olmadığını belirtiyor. “Görüşmeler yapılıyor; her şey TSK yasasında zaten açıkça ortada, buna göre görevimizi yerine getireceğiz” açıklamasını yapıyor. Ve bütün bunların ortasında beş gün süren YAŞ’ın akabinde, demokrasi mücadelesinden dem vurup muhalefete yüklenen Erdoğan, "Kimse bizi tuzağa çekmesin, Silâhlı Kuvvetlerle karşı karşıya gibi göstermesin” tepkisiyle bir “tuzak” endişesi imâsında bulunuyor…
“YAŞ KRİZİ” KULLANILIYOR… Bir taraftan, meydanlarda halka karşı kendisini merhum Menderes’le, partisini Demokrat Parti ile kıyaslayarak, bol bol 27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerini nazara vererek, “beyaz gömlek” ve “kefen” söylemiyle ne denli çetin bir demokratik direnç olduklarını söylüyor. Diğer taraftan, tumturaklı nutuklarla övündükleri “kararlar”da alttan alta “gönül alma” perdesinde “yumuşak bir dönüş”le “yasalar”dan ve “teâmüller”den söz ediyor… Özetle boy boy resimlerini Menderes’in fotoğrafı yanına bir “demokrasi havarisi” olarak yapıştırdığı, partisini, darbelere karşı demokratik direnci gösteren Demokrat Parti’ye yakıştırdığı 22 Temmuz seçimlerinde olduğu gibi, yarım kalan YAŞ’ı aşıp YAŞ işini siyasî alana çekerek popülist polemiklerle politik propagandada istimal ediyor. Sözkonusu TSK Personel Kanunu uyarınca Genelkurmay Başkanının teklifi, Millî Savunma Bakanının inhâsı ve Başbakan’ın imzasıyla Cumhurbaşkanı’nın onayına sunulan son eksik YAŞ kararlarında, 28 Şubatçıları, “irtica ile eylem mücadelesi” belgesi ile “internet andıcı”nda geçen “tartışmalı isimleri” en kritik ve önemli komutanlıklara getiren kırılgan haliyle… Peki, bu halin Erdoğan’ın iddia ettiği gibi, 27 Mayıs ihtilâlinden hesâp sormakla, 12 Eylül darbesini ve 28 Şubat postmodern darbesini ve darbecilerini hesâba çekip yargılamakla bir ilgisi var mı? Varsa 28 Şubat aktörleri, 27 Nisan e-muhtıracıları neden ortalıkta dolaşıyor, hangi sâikle terfi ettirilip en kritik komutanlıklara getiriliyor? Bu YAŞ işinin içinde bir “yaş iş” var… 09.08.2010 E-Posta: [email protected] |