31 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Cevher İLHAN

Demokrat Parti’nin toparlanması


A+ | A-

Bugün Demokrat Parti’nin bütünleşme kongresi var. Toparlanma sürecini başlatan DP’de bütünleşmeyi yapanlar partiyi bir süre daha götürecek. Ardından bir büyük kongre daha yapılacak. Ve bu kongrede seçilen kadrolar partiyi genel seçimlere götürecek…

Demokrasiyi tahrip eden darbeler, Demokratları dağıttı. Türkiye’nin maddî ve mânevî kalkınmasına damgasını vurmuş Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi iktidarlarını devirmekle, partiyi kapatmakla ve vetolarla sabote etmekle kalmadılar, partinin tavanından tabanına bölme ve parçalama taktiğine başvurdular. Yeniden toparlanmasına müsaade etmediler. Oyun üzerine oyunlar, kumpaslar kurdular. Siyasetin satranç tahtasında DP-AP-DYP’nin yerine hep sahteleri, taklitleri imâl ettiler.

Demokrasi cinâyetleri ve inkıtalarda, DP’nin mirâsını devralan AP’ye karşı muvazaa partiler türetildi. DP’ye karşı yapılan 27 Mayıs kanlı darbesinin ardından, AP’ye dayatılan 12 Mart muhtırasının ve 12 Eylül ihtilâlinin peşinden saptırıcı sahte siyasî oluşumlar oluşturuldu. Merkez sağı yeniden toparlayacak Büyük Türkiye Partisi’ne ancak 11 gün tahammül edilebilidi. 28 Şubat “postmodern darbe”sinin mağduru DYP’ye tezgâh kuruldu.

Oysa DP ve devamı partiler bu ülkede birlik ve beraberlik içinde fevkâlade başarılı bir kalkınma ve sanayi hamlesini başarmış; barajlar, fabrikalar, köprüler, binlerce kilometrelik yollar yapmıştı. Yıllarca yüzde 8-9 kalkınma içinde yüzde 5-6 enflasyonla Türkiye kat kat büyümüştü…

DARBE KALINTILARI DURUYOR…

Gerçek şu ki 28 Şubat’ın “irtica ile mücadele” konseptinde meydana gelen travmadan nemâlanan siyasî rant AKP’ye rampa edilerek, tek başına anayasayı değiştirecek bir güçle iktidara getirildi. DYP’nin Meclis’e girmemesi için iç ve dış mihrakların ve medyanın ortak saldırılarıyla ve propagandasıyla her türlü saptırmada bulunuldu.

Dış politikada, DP-AP-DYP’nin AB’den Kıbrıs’a kadar elde ettiği kazanımlar, bir bir kaybedildi. Irak’ta, Afganistan’da işgale “destek hamûleleri”yle tam destek veren Amerikan endeksli politikalarla AB’den uzak duran, öteleyen bir politika izlendi. Ekonomide ABD’nin kontrolündeki IMF ve Dünya Bankası’nın güdümünde güdük kaldı. Son iki yılda yüzde 100’leri aşan, yüzde 200’lere varan zam ve vergi furyası devam etmekte; 2002 krizinden bu yana Türkiye’nin cenderesine girdiği krize yeni krizler eklenmekte…

İslâm dünyasıyla ilişkiler bile Amerikan-İsrail hegemonyası ve çıkarları hesabına yürütüldü. İsrail’le her türlü ekonomik, savunma sanayii anlaşmaları yapıldı. Silâh alımı ihâleleri, stratejik işbirliğine “one minute”den sonra da tam gaz devam edildi. Müzâkere sürecinde AB’ye taahhüd edilen demokratikleşme reformları sürekli askıya alındı. Siyaseti demokratikleştirecek ve vesâyet altından kurtaracak siyasî partiler ve seçim kanunundan, yargı reformuna, hukukun üstünlüğünden düşünceyi ifâde ve inanç hürriyetine varan insan hak ve özgürlüklerinde hep tutuk kalındı. Doğru dürüst bir gelişme sağlanamadı. Darbeleri ve darbecileri her türlü demokrasi dışı karar ve tasarruflarını “koruma ve kollama” altına alan antidemokratik “darbe anayasası” değiştirilemedi. 28 Şubat’ın “irtica ile mücadele” konseptinden kalma yasaklar kaldırılamadı…

Hâlâ, YAŞ kararlarında yargısız infaz, Kur’ân kurslarında yaş yasağı sürüyor. Evinde meccânen Kur’ân öğretenlere hapis cezâsı ceza yasasında duruyor. Yeni Cumhurbaşkanı’yla birlikte YÖK ve rektörler değiştirildi; lâkin kırılgan politikalarla kanunsuz başörtüsü yasağı daha da katmerleştirip azdırıldı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez AKP hükûmeti, AİHM’e gönderdiği “savunma”da, Diyanet’in kararıyla, dinî bir vecîbe olan başörtüsüne getirilen yasadışı yasağın, “laikliğe aykırı ve siyasî simge” olduğunu bildirdi. Yine Kur’ân âyetleri ve hadislere dayanarak depreme “İlâhî ikaz” denmesinin “suç” sayılıp cezalandırılmasını bütün dünyanın gözü önünde AİHM nezdinde savundu. Tıpkı “yeni sivil anayasa” ve “demokratikleşme” gibi lây-ı vâlâ ile başlattığı “açılımları” da askıya aldı…

SİYASETTE DP ALTERNATİFİNE İHTİYAÇ VAR…

Siyasette AKP’ye alternatif gerektiği ortada. Ve bu alternatifin DP olduğu, kulislerde “DP toparlanmadan erken baskın seçim yapalım” diyen AKP yöneticilerinin ikrarıyla sabit.

Meclis’te güçlü bir DP, aslında iktidarın da yararına olur, yanlışlarını tâdil eder. Türkiye’nin tamamını temsil eden, milletin değerleriyle barışık, devletle milleti barıştıran DP’nin siyasî kulvarda hak ettiği yeri alması, siyaseti canlandırır; AKP’yi de irâde zâfiyetinden, CHP-MHP tipi muhalefetin kıskacından, sathilikten, günübirlik kayıkçı kavasından kurtarır. Siyasî kulvarı demokratik zemine oturtur.

Anayasada, kanunlarda yapılacak düzenlemelerde, hak ve hürriyetlerin sağlanmasında, demokratikleşmede millet irâdesini, Meclis’i güçlendirir. Demokratikleşmeyi hızlandırır, darbe tortularının temizlenmesinde etkili olur. Türkiye, AKP’nin ürkek, çekingen, tâvizkâr ve teslimiyetçiliği yerine, Demokratların Ezân-ı Muhammedînin aslına çevrilmesile başlayan, 571 imam hatip okulu, onlarca yüksek İslâm enstitüsü-ilâhiyat fakültesi, binlerce Kur’ân kursu, okullara din derslerinin okutulması ve Diyanet’e 80 bin kadro teminiyle tezâhür eden mânevî kalkınma hamlesine kaldığı yerden devam eder. Bugün siyasette yegâne alternatif olan DP, demokrasinin, temel hak ve hürriyetlerin geliştirilmesi, inanç ve mânevî değerlere hizmetleri, dinî-mânevî eğitimi ve öğretimini, demokratik kararlılığıyla kuvvetlendirir. Cumhuriyet ve demokrasinin noksan kalan mânevî yönünü tahkim eder.

Ülkenin maddî ve mânevî kalkınmasında harcı bulunan DP’nin toparlanması, iktidar olarak Türkiye’ye hizmet, muhalefet olarak “muvâzene-i adâlet unsuru” olur. Demokrasi ve millet kazanır…

31.10.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.10.2009) - Demokratikleşmeye ve “açılım”a komplo…

  (29.10.2009) - Cumhuriyetin “mânevî potansiyelinin bataryaları boş…”

  (28.10.2009) - Gündemi, “gündem”le kapatma taktiği…

  (27.10.2009) - Yanlış hesap Habur’dan döndü…

  (26.10.2009) - “Açılım”ın asıl açmazı…

  (24.10.2009) - “Açılım”ın stratejisi yok…

  (22.10.2009) - “Açılım” çıkmazları…

  (21.10.2009) - Sınırdaki “dönüş”ün akıbeti (2)

  (20.10.2009) - Sınırdaki “dönüş”ün akıbeti (1)

  (19.10.2009) - Irak çarpıklığı…

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.