Mehmet KARA |
|
Resepsiyon, malûm belge, görüşme trafiği… |
Cumhuriyet’in 86. kuruluş yıl dönümü önceki gün kutlandı. Bu seneki kutlamalara “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” etrafında yapılan tartışmalar ve domuz gribine karşı korunma yolları damgasını vurdu. Cumhurbaşkanlığına seçilmesinin ardından Köşk’teki resepsiyon davetlerine formüller geliştiren Abdullah Gül, önceki seneler uyguladığı iki ayrı resepsiyon verme davetini bu sene de uyguladı. Kendinden önceki Cumhurbaşkanı Sezer, başörtülü eşleri resepsiyonlara davet etmiyordu. Gül, geliştirdiği formülle öğlen saatlerinde verdiği resepsiyona “ A tipi” protokole dahil olan devlet erkânını “eşsiz”, akşam saatlerindeki resepsiyona da medya, sanat, sivil toplum temsilcilerini de eşli davet etti. Resepsiyon notlarını yazının sonuna bırakarak, hareketliliğin yaşandığı gündüzki kutlamalarla ilgili notlarımızı aktaralım. Tören salonlardaki liderlerin yüzlerine bakıldığında bayram havası pek görülmüyordu. Yüzler asık, birbirleri ile tokalaşmayan devlet erkânı vardı. Yapılan espriler bile kinayeliydi. Aralarındaki mektuplaşmalardan sonraki gergin havaya rağmen kameralar karşısında adeta “gülümseyen poz verme” telâşındaydılar. Erdoğan’ın “turlara devam mı?” sorusunu anlayamayan Baykal’a “Yani gezmeye devam ediyor musunuz, yurt gezilerine” dediği sonradan anlaşıldı. Baykal’ın “Sizin ne yapacağınız belli olmaz. Yurt gezilerimize devam ediyoruz” sözüne ise, “Evet haklısınız, her şey olabilir” cevabıyla bu gerginlik net şekilde ortaya çıkıyordu. Meclis’teki tören salonunda ise devlet erkânı arasındaki soğuk rüzgâr kimsenin gözünden kaçmadı. Cumhurbaşkanı’ndan kısa süre önce yerini alan Erdoğan’ın, Baykal ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile tokalaşmaması hemen değişik yorumlara yol açtı. Baykal’la tokalaşmaması bir anlamda normal karşılanabilirdi. Ama bir kaç gündür Genelkurmay karargâhında hazırlandığı söylenen “İrtica ile mücadele eylem plânı” “aslı”nın ortaya çıkması ile ilgili gergin günler yaşanıyor. Başbuğ’la bu yüzden tokalaşmadığı yorumlarına sebep olurken, bir diğer yorumda domuz gribi nedeniyle Erdoğan’ın sadece Gül ile tokalaştığıydı. Meclis’teki törenin bir küçük ayrıntısı da İçişleri, Adalet ve Ulaştırma bakanlarının asansörde kalıp, Gül ile tebrikleşmeye gidememeleri oldu. Bunun ardından Köşk’teki “eşsiz” davette, Erdoğan ile Başbuğ’un bir kenara çekilip yaklaşık 20 dakika konuşması, haftalık olağan görüşmeyi Köşk’te yaptıkları gibi yorumlara yol açsa da aslında akşamki Başbakanlık resmî konutundaki 1 saat 10 dakikalık görüşmenin habercisiydi. Gül’ün resepsiyon verdiği saatlere yakın gerçekleşen bu görüşme Ankara kulislerini hareketlendirdi. Görüşmenin “malûm belge” ile ilgili olduğu açıktı. Görüşmenin neticesinin ne olacağı ile ilgili yorumlar yapılmaya, senaryolar üretilmeye hemen başlandı. Görüşmeden sonra Başbakanlıktan yapılan açıklamada da “İrtica ile Mücadele Eylem Plânı”na yönelik tartışmalarının değerlendirildiği ve iddia edilen eylem planına ilişkin soruşturma sürecinin adlî ve askerî yargı makamları tarafından “kendi görev ve yetki alanları kapsamında” yürütüldüğü açıklandı. Şimdi bundan sonraki süreç merakla bekleniyor. Kulislerde dillendirilen görevden alma ya da azil olayı olmadı. Hatta Başbakanlık tarafından yapılan açıklamada herkese düşen görevin sürecin sonuçlanmasını beklemek olduğu belirtilirken, “kişi ve kurumları hedef olan davranış ve tutumlardan kaçınılması gerektiği” vurgusu yapıldı. Başbuğ bu görüşmenin ardından Merkez Orduevinde Ankara garnizonunda görevli askerlere verdiği resepsiyona geç de olsa giderken, Ankara’daki görüşme trafiği sakinleşmişti. Bu görüşmenin bittiği saatlerde de Köşk’teki resepsiyon devam ediyordu. Gazetemizi temsilen bizim de katıldığımız resepsiyonda Cumhurbaşkanı gelenek olduğu üzere davetlilerin tek tek elini sıkmayı bitirmesinin ardından davetlilerin arasına geldiğinde gazeteciler soruları cevaplandırdı. Gazetecilerin ‘İrtica ile Mücadele eylem Plânı’ ile ilgili Gül’ün görüşlerini merak ediyordu. Ancak bu konuda görüş almayı başaramadılar. “Türkiye yolunu Doğu’ya dönüyor” eleştirilerine uzun uzun cevap veren Gül, “Yok. Öyle kolay mı yön değiştirmek” derken, Türkiye’nin devlet politikası haline gelmiş olan Avrupa Birliği hedefinin olduğunu üstüne basarak söyledi. Son günlerde yaşanan olayları ise “olgunluk ağrıları” olarak nitelendiriyor Gül. “Çok olgun dönemdeyiz. Türkiye olgunlaşıyor. Bu olgunluğun çeşitli ağrıları olabilir. Bu ağrıları çekiyoruz. Türkiye bunların hepsini aşar” diye de ümitli olduğunu gösteriyordu. Kendisinin büyük destek verdiği demokratik açılım sürecinin durduğunun ve harekete geçirmek için kendisinin devreye girip girmeyeceğinin sorulması üzerine de bunların bir anlık, bir günlük şeyler olmadığını ve “gelişim süreci” olduğunu vurgularken, yeri geldiğinde muhalefetle de görüşülebileceğini de söyledi. Bir cumhuriyet resepsiyonu da böyle geçti. 31.10.2009 E-Posta: [email protected] |