Cevher İLHAN |
|
“Açılım”ın stratejisi yok… |
Sınırdaki “giriş” şamatası, “açılım” gündemini bambaşka bir boyuta taşıdı. “Açılım” tartışmaları, Türkiye’nin diğer bütün gündemlerini kapatıyor. Ankara’da ortalık toz duman, her kafadan bir ses çıkıyor… Yılsonuna doğru, akaryakıttan köprü ve otoyol geçişlerine, doğal gazdan temel tüketim maddelerine yüzde 26’lardan yüzde 50’lere varan, son bir yıldır yüzde 100’leri bulan zam furyası ve yeni vergi zamları, yaygınlaşan “domuz gribi” başta olmak üzere birçok önemli konu, “dönüş” tartışması gürültüsünde kayboluyor. Özellikle “teslim” olan PKK’lıların hiçbir şekilde “pişman olmadıkları” edâsıyla birer “kahraman” gibi sınırda üniformalı kıyafetleriyle otobüsün üzerinde şov yapmaları; âlây-ı vâlâyla âdeta “zafer havası”nda mitinglerle karşılanmaları, Türkiye’nin havasını bozdu. Süreç, Başbakan’ın “sevindirici tablo” nitelemesinden “itidal” ve “ikaz”a gelen tavrıyla, muhalefetin “utanç tablosu” tepkisi arasında ciddî bir kırılmayla karşı karşıya. Sınıra taşınan mahkemenin “jet yargılaması”, hukukun çiğnendiği tartışmalarına sebebiyet veriyor. Bu arada terör örgütünün fiilî lideri Karayılan’ın Kandil’de teslim olacak PKK’lılara “tâlimatlar” verip, terör örgütünün propaganda organı Roj Tv’de “Teröristlere karşı operasyonlar devam ederse bu sürecin kesileceği ve terörün devam edeceği” tehdidini savurması, en hararetli “açılım” taraftarlarını dahi işkillendirmekte… Hele gelen PKK’lıların, İmralı ve Kandil’deki terör örgütü liderlerini kastederek, “Önderlikten gelen çağrı üzerine geri geldikleri”ni, “dönüşler”in doğrudan Öcalan ve Karayılan’ın emri ile olduğunu söylemeleri, “dönüş”ün “pazarlık” sonucu bir “siyasallaşma denemesi” olduğu kanaatini daha da kuvvetlendirmekte…
SÜRECİ TERSİNE DÖNDÜREN KIRILMA… Dahası, kamuoyunda “Öcalan’ın muhatap alınıp ‘yol haritası’na göre hareket edildiği”, “terör örgütünün aklandığı”, “hukukun katledildiği” endişesini arttırmakta. Bunun, etnik tefrika fitnesinin azdırılacağı, süreci dinamitleyip tersine çevireceği, “toplumsal uzlaşma”nın “toplumsal kargaşa ve çatışma”ya dönüşeceği iddialarını haklı çıkarmakta. Bundandır ki Ankara’da en üst düzeyde “uyarılar” yapılmakta… Aslında 7 saat 40 dakika süren MGK toplantısı bildirisinde, terörle mücadele operasyonlarının devam edeceğinin belirtilmesine karşılık, Türkiye’nin gündemini kilitleyen ve hükûmetin övündüğü “dönüşler”den tek kelime bahsedilmemesi, medyada “açılımın sessiz onayı” olarak yorumlanmasının aksine, Ankara’nın derin kaygısını açığa çıkarmakta. PKK’lıların Ankara’ya Meclis’e gelecekleri ve İstanbul’da bir kısım san'atçılarca karşılanacağı haberleri ortasında Başbakan’ın, bu “gidiş”in, “sınır kapısında sergilenen kışkırtıcı siyasî şovların bölücü terör örgütünün ekmeğine yağ sürdüğü” ikrarı, “açılım”ın sürüklendiği açmazını deşifre etmekte. İktidarın kaderini “açılım”a endeksleyen Erdoğan’ın “siyasî şov”dan sakındırmasının ardından Cumhurbaşkanı Gül’ün, “Görüntüler hiç hoş değil, provokatif gösteriler iyi niyetin istismarıdır” diye konuşması ve “Umarım bu fırsat kaçmaz” demesi, bunun ifâdesi… Ve bu vaziyet, Ankara’nın esaslı bir “açılım plânı” olmadığını ele vermekte. AKP siyasî iktidarının “ABD’nin baskısı”yla başlattığı bu “proje”nin, baştan beri PKK’ya ve terör fitnesine destek veren “dış dinamikler”den geldiği tezini, teyid etmekte.
“AÇILIM”I BUNALIMA DÖNÜŞTÜREN BELİRSİZLİK… Gelinen safhada, hegemonya ve çıkar hesabına şimdiye kadar terör örgütünü himâye edip kullanan, her türlü silâh ve lojistik destek veren küresel güçler, “kullanma miâdı”nın dolması üzerine, yeni ifsad senaryolarını devreye sokmakta… Terör örgütünün güya “teslim olma” sürecinde bile hâlâ terörü “koz” olarak kullanması, operasyonlara karşı “terörü sürdürme” şantajında bulunması, bunun en açık göstergesi… Terör örgütünün telkini, tahriki ve zoruyla yörelerinden, evlerinden koparılanlar, yıllardır birer küçük kasaba ve koloni haline getirilen mülteci kamplarında. Sâdece Mahmur Kampı’nda çoluk-çocuk 11 bin 500 kişi kalıyor. Hükûmet öncelikle bu vatandaşların yurtlarına, evlerine dönüşlerini sağlamalı… Ancak asıl “teslim” olması gereken Kandil’deki ve diğer terör yuvalarındaki beş bin terörist. Bunları Kuzey Irak’ta ve Avrupa’da yönlendiren, lüks ve şatafat içinde yaşayan –çoğu uyuşturucu tüccarı, silâh ve insan kaçakçısı- üçyüzü aşkın terörist elebaşı. Terör örgütünün tasfiyesi, terörün durması ve “anaların gözyaşlarının dinmesi” için, evvela bunların “teslim alınması” lâzım. Bunun için “dönüş” ve “teslim”i düzenleyen, sorgulama yöntemini belirleyen yasaların çıkması gerekiyor. Ne var ki hükûmetin, daha baştan “tıkanma”yla karşı karşıya kalan “açılım” için hiçbir hazırlığı yok. Bolca lâfı edilen “açılım”ın çerçevesinin çizilmediği, belirsizlik içinde “yol haritası”nın ve takviminin olmadığı ve stratejisinin bulunmadığı, “dönüş”lerden sonra baş gösteren bunalım ve kargaşa ile ortada… AKP siyasî iktidarı, artık “açılım”ın değil, bu bunalım ve kargaşayı dindirme derdinde… 24.10.2009 E-Posta: [email protected] |