Oruç, tiryakilik ve obezite esaretine nasıl son verebilir, diye düşünülebilir. Fakat, ilmî verilerin sonuçlarına bakıldığında, herkes orucun harika koruyucu hekimlik işlevi gördüğünü ve sağlıklı hayatın özünü teşkil ettiğini anlar. Şöyle ki:
Aslında çok yeme-içmeye mecbur ve muhtaç değiliz. Ne var ki, yemeyi alışkanlık ve tiryakilik haline getirip bağımlısı oluyoruz. Ve yemekleri kendimiz için hastalığa çeviriyor ve krizlere giriyoruz…
Kaliforniya Üniversitesi’nden Gerontoloji (Yaşlılık bilimi) uzmanı Longo ekibi araştırmacıları, açlığın sağlıklı hücreleri koruduğunu ve açlığın, kemoterapinin zararlı etkisine karşı sağlıklı hücrelerin korunmasına yardımcı olabileceğini bildirdi. Makale, Amerikan Bilimler Akademisi yıllığında yayımlandı.
Konya Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları Anabilimdalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sait Gönen ise, 32 yıl süren ve 12 bin kişinin izlendiği bir araştırmada, insanların birbirinden etkilenerek obez olduklarının ortaya çıktığını söyledi.
Artık içinde yaşadığımız yüzyılın bulaşıcı bir hastalığı olarak kabul edilen obezitede yüzde 50 oranında genetik geçiş varsa yüzde 50 çevre etkisi olduğunu belirten Doç. Dr. Sait Gönen, “Onun için çocukların bilinçli eğitilmesi son derece önemli. Burada ailelere ve Millî Eğitim’e büyük görevler düşüyor. Ailelerin çocuklarını sağlıklı beslenmeye yönlendirmesi gerekiyor. Obezite ile ilgili mücadelede birinci basamak eğitim olduğu için ilk öğretim çağında bu eğitime başlanması gerekiyor. Bunun ilk öğretim çağında obezitenin ders olarak okutulması gerekiyor. Çünkü gelecekte obezite bütün toplumun birinci maddesi haline gelecek” dedi.
Obezite ile ilgili rakamlar da veren Doç. Dr. Gönen, “Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı çalışma toplumların yüzde 25’inin normal kilolu, yüzde 25’inin normal kilolu ama obeziteye eğilimli, yüzde 25’inin obez, yüzde 15’inin morbit obez olduğunu gösteriyor. Türkiye’de ise 40 ve 60 yaşlarında obezite olma ihtimali çok yüksek. Türkiye’de yüzde 24.6 kişinin obez olduğu ve kadınlarda obezitenin daha fazla görüldüğü yapılan araştırmalarda ortaya çıkıyor” dedi.
Oruç, yemek bağımlılığı ve esaretine son verir. Tutanları, obezite ve benzeri hastalıklardan kurtarır. Bu ve buna benzer hikmetlerine binâen Yüce Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuşlardır: “Oruç tutun, sağlık bulun.”1
Bediüzzaman, henüz yukarıdaki ilmî ve tıbbî keşif ve tesbitler yapılmadan seneler önce, naklettiğimiz hadisin bir yönünü şöyle yorumlar:
“İnsana en mühim bir ilâç nev'înden maddî ve mânevî bir perhizdir. Ve tıbben bir hımyedir ki, insanın nefsi yemek, içmek hususunda keyfemâyeşâ hareket ettikçe, hem şahsın maddî hayatına tıbben zarar verdiği gibi, hem helâl-haram demeyip rastgelen şeye saldırmak, adeta mânevî hayatını da zehirler. Daha kalbe ve ruha itaat etmek, o nefse güç gelir, serkeşâne dizginini eline alır. Daha insan ona binemez; o insana biner.”2
Orucun pek çok hikmetleri vardır. Ferd ve toplum hayatında önemli fonksiyonlar icrâ eder. Mide dolu iken diğer duygular, fonksiyonlarını kolay kolay icra edemezler. Obur olanların akıl ve dikkatleri midelerinde, yiyeceklerde ve nefsî arzuların etrafında dolanır. Oruç ile bir nev'î perhize girilir. Akıl, kalb ve vicdân gibi duygu ve lâtifeler ulvî meselelere yönelir. Oruç ile, duygu ve hislerine gem vuranlar, başkalarının maddî esâretleri altına girmezler.
Dipnot:
1- Keşfü’l-Hafâ, 1: 445.; 2- Mektubat, s. 392.
22.04.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|