Önümüzdeki günlerde, ülkemizi uzun yıllar ‘tek parti’ olarak idare eden (1950’ye kadar) Cumhuriyet Halk Partisi’nin kongresi yapılacak. Bu ‘kurultay’da CHP’nin ‘değişmez genel başkanı’ olarak görülen Deniz Baykal’a karşı yeni rakipler ortaya çıkmış görünüyor.
Bu rakiplerden biri de, ticaret hayatından gelen bir isim: Umut Oran. Oran, 2002’de Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nin başkanlığını yaptı. 2006’da ise Türkiye Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayi Meclis Başkanlığı yaptı. Gazetelere verdiği beyanlarına bakılırsa, bu konuda iddiâlı konuşuyor.
Tabiî ki CHP’ye kimin genel başkan olacağı doğrudan bizi ilgilendirmez. Kendisine güvenen ve şartlarına uygun hareket eden her CHP’li, genel başkanlık için aday olabilir. Önemli olan, ‘yeni’ genel başkan adaylarının, Türkiye siyasetinde çığır açabilecek yeni fikirler dile getirip getirmediği...
Her partinin olduğu gibi CHP’nin de kendisine göre bir tabanı ve yapısı var. Dolayısı ile, ‘taban’ın benimsemediği bir ismin genel başkan olması mümkün değil. Bu açıdan bakılınca, millet ekseriyetinin ihtiyaçlarına cevap vermeyi düşünen bir ismin, CHP’ye genel başkan olması akla yakın görünmüyor. Kazaen böyle bir isim genel başkan olsa bile, uzun süre o koltukda durması mümkün değil. Çünkü CHP, gerek kuruluş tarihi itibarıyla ve gerek başka pek çok konuda ‘eski’ bir partidir ve kendisini yenileyememiştir. ‘İhtiyar’lar alınmasın, ama CHP; ‘kayıtlı üye’ bakımından da Türkiye’nin ‘en yaşlı’ partisidir.
Baykal’ın yerine genel başkan olmaya karar veren Umut Oran, kendisiyle yapılan bir röportajda bazı güzel tesbitlerde bulunmuş olmakla birlikte, “Memleket meseleleri” konusunda “klasik CHP’li” gibi görüşler beyan etmekten kendisini alamamış. Meselâ, başörtüsü konusunda şöyle demiş: “Bundan önce türbanla ya da başörtüsüyle eğitim almakla ilgili bir yasak yoktu, birtakım olaylar oldu ve yasak getirildi. (...) Türban, Türkiye’nin öncelikli konusu değildir, öncelikli konu işsizlik, yoksulluk, sosyal devletin olmamasıdır.” (Sabah, Pazar eki, 13 Nisan 2008)
Elbette “Başörtüsüne karşıyız, bu laikliğe aykırıdır, biz iktidara gelirsek yasağı daha da yaygınlaştıracağız” diyen siyasetçilere nisbetle daha gerçekçi bir görüş beyan edilmiş. Fakat, başörtüsü yasağının ‘öncelikli konu olmadığı’ tesbiti, Türkiye ve dünya gerçekleriyle örtüşmüyor.
Nasıl bir yasaktır ki, uygulanmaya başladığı ilk yıllardan beri milyonları etkilemiş ve etkilemeye devam ediyor. Pek çok başörtülü öğrenci sırf bu sebeple okullarını terk etmiş, hatta bazıları ‘gurbetçi’ olmak durumunda kalmış. Üstelik bu uygulama, yürürlükteki kanunlara da dayanmıyor. Kanunsuz bir uygulamanın kişileri mağdur etmesi nasıl ‘öncelikli konu’ olmaz?
‘Kanunsuz olarak devam eden başörtüsü yasağı’ Türkiye için öncelikli bir meseledir. Hangi siyasetçi bu gerçeği inkâr ederse millet nezdinde itibar kazanamaz. Şunu da biliyoruz ki, CHP’ye genel başkan adayı olan herhangi bir siyasetçi, “Başörtüsü yasağına karşıyız, bu yasağı kaldıracağız” dese en başta ‘eski CHP’liler buna karşı çıkar. O zaman da aday olmanın bir anlamı kalmaz.
Her parti gibi CHP’liler de Türkiye ve dünya gerçeklerine gözlerini kapayarak siyaset yapmayı sürdüremez. Sürdürmeye devam edenler, ‘sandık’lardan gereken cevabı alır...
16.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|