Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Cevher İLHAN

“Kırılma noktası” ve “dram”



Başkent kulislerinde bir dizi siyasî senaryodan söz ediliyor. Ekonominin riskli belirsizliğine siyasetin belirsizliği de eklenince, tıpkı demokrasinin rafa kaldırıldığı dönemlerdeki gibi ortalık yine toz duman; bir yığın söylenti dolaşıyor. İktidar partisinin “kapatma davası”na karşı kararsız tavrı, pusuda bekleyen “ara dönem akbabaları”nı iştahını kabartıyor. Bundandır ki hergün yeni bir politik proje ortaya atılıyor. Baştan beri ABD’ye endekslenen politikalarıyla uzun zamandır AB’yi bir kenarda bırakan AKP, “kapatma davası”yla birlikte AB müzâkere sürecini ve Türkiye’nin vaad ettiği demokratik reformlara dair uyum yasalarını hatırladı. Lakin bunda da kararsızlık ve belirsizlik içinde yalpalamakta…

Bir yandan, salt parti kapatmayı zorlaştıran Anayasa ve yasalardaki sınırlı değişiklikler ortaya atılıyor. Ardından CHP ve MHP’nin bu hususta “destek vermeyecekleri”nin ilânı üzerine, bundan cayıldığı bildiriliyor. Bu iki partinin anayasal değişiklikleri Anayasa Mahkemesi’ne vermesinden çekinerek…

Diğer yandan, partinin sâdece kendini kurtarma ve bir tek kapatmayı engelleme peşine düşmediği intibâını vermek hesabına kapsamlı bir “demokratikleşme paketi”den bahsediliyor. Ancak çok geçmeden bu ihtimalin de “yüzde 50” olduğu, bundan da vazgeçilebileceği, bizzat parti yetkilileri tarafından dile getiriliyor.

Bütün bunların yanısıra Anayasa değişikliğinin referanduma götürülüp sonuçların partiye verilen oylar olarak lanse edilerek mahallî seçimlerde oya tahvili tezi ileri sürülmekte. Ne var ki krizi daha da içinden çıkılmaz hale dönüştüreceği endişeleriyle şimdilik bu da askıya alınmakta…

Kısacası kimse ne olacağını bilmiyor. Siyasî iktidar, Erdoğan’ın başkanlığındaki “dar kadro”nun yapacağı “güçlü savunma” hazırlığının ötesinde bir adım atmıyor, atamıyor. Demokratikleşmede ise yetersiz bir iki makyaj değişiklikle kalınıyor. Bu kırılganlık ve kararsızlık, en iddialı partililerde bile “partinin kapatılacağı” telaş ve tedirginliğini tetiklemekte, alttan alta bir çok proje ve siyasî senaryonun uç vermesine sebebiyet verdirmekte. Bundandır ki daha şimdiden kapatma sonrası AKP’nin devamı olacak “yeni AKP” ya da “post AKP” hesapları yapılmakta…

Söz konusu senaryoların önemli bir kısmının, Abdüllatif Şener’in isimi etrafında dolaştığı görülmekte. Şener’e atfedilen “yeni oluşum” söylentileri bir yana, katıldığı partisinin son Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nda dile getirdikleri, son siyasî sürece âdeta ayna tutmakta. “Partiyi birlikte kurduklarını, çok iyi hazırlanıp iyi başlangıç yaptıklarını” belirten Şener’in, sözünü ettiği “kırılmalar” ve “hatalar”, işin püf noktasını teşkil etmekte. Dahası, Şener’in toplantıda 22 Temmuz seçimleri öncesi Başbakanlık Resmî Konutunda yapılan “gece yarısı özel bir görüşme”ye atıfta bulunması, “işin içindeki iş”in perde arkasını aralamakta. Zira Şener’in, Yargıtay’ın AKP hakkında resmî kurumlardan bilgi istemesiyle ilgili bir “belge”yi Erdoğan’a verdiğini ve daha o zamandan “kapatma”ya dikkat çektiğini belirtme bahanesiyle anlattıkları oldukça enteresan! Erdoğan’a, “Sizinle baş başa görüşmemiz olmuştu; hatta Abdullah Gül’ü de dışarı çıkartmıştınız; başbaşa kalmıştık, sizlere bir belge verdim” demesi, “belge”nin ötesinde, özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde AKP içindeki başka başka “kırılma kavşakları”nı ve “fay hatları”nı açığa çıkarmakta…

Dikkat çekicidir; Şener’in, Yargıtay’ın AKP’yi tâkip edip resmî kurumlardan bilgi ve belge istediğini haber verdiğini belirtirken, onca kurul üyesi içinde Erdoğan’la “gece yarısı özel bir görüşme”de “Gül’ün dışarı çıkartıldığı”nı açıklamasının amacı ne? Neden salt Başbakan’a “kapatma davası” ikazıyla yetinmeyip, toplantının ortasında Erdoğan’ın Gül’ü dışarı çıkarttığını açıklama gereği duyuyor? Basına kapalı MKYK’daki bu “açıklama”nın medyaya ayrıntılarıyla sızmasının maksadı ne? (Vatan, 8.4.2008)

Üzerinden altı ay geçtikten sonra Şener’in, AKP’de “kırılma noktası”nın Erdoğan’ın laiklikle ilgili konuşması olduğunu ve “Cumhurbaşkanı seçim süreciyle bu noktaya geldik” demesinin anlamı nedir? Erdoğan’ın, “Abdüllatif Bey’in sözlerini dikkate almamız lazım” yorumu hangi mânâya geliyor? “Gül’ün Çankaya’daki yalnızlığını, çırpınışını, etkisizliğini, hareket kabiliyetinden yoksun kalışını ve önyargı duvarlarıyla sarmalanmış olmasını” ve “ Köşkü bir dikkat merkezi olmaktan çıkarıp önemini kaybettirdiğini” Ahmet Hakan, köşesinde “acıklı mı acıklı bir dram” olarak yazıyor. Gerçekten bunun, “Gül’ün, ‘Keşke Tayip Erdoğan’ı beni aday göstermek zorunda bırakmasaydım’ diye içinden geçiriyor mu?” sorusuyla bir ilintisi var mı? (Hürriyet, 11.4.2008)

Yoksa bu “kırılma” ve “dram”, AKP’nin seçim meydanlarında “367 çarpıtması”nın siyasî rakiplerine karşı siyasî rant temininde insafsızca kullanmasının vebâlinin ilk tezâhürü mü?

Siyaset, “kırılma” ve “hatalar”ın itiraf edildiği ilginç bir sürece giriyor…

16.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.04.2008) - Kararsızlık kaybettirir…

  (13.04.2008) - Film başa sardırılıyor

  (11.04.2008) - Afganistan’a “ek asker”

  (10.04.2008) - Yamalarla demokratikleşme olmaz

  (09.04.2008) - Gündem demokratikleşme olmalı

  (08.04.2008) - Demokratikleşme paketinin içi boş olmasın

  (07.04.2008) - AB’yi ihmalin akıbeti

  (05.04.2008) - Şaşırtma

  (04.04.2008) - Siyasî yanlışların ceremesi

  (03.04.2008) - Demokratik zaafın “bedeli”

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri